İmanın Anlamı ve Hayattaki Yeri
İmanın günlük yaşamımızdaki etkilerini incelemeden evvel, bu kavramın tanımını ve özünü anlamak büyük önem taşır. Kelime anlamıyla iman, bir şeyi doğru kabul etme ve onaylama eylemidir. Dini terminolojide ise İslam dinine ait olduğu herkesçe bilinen ilahi hükümleri kalben onaylamak, yani doğruluğunu kabul etmek anlamına gelir. Örneğin, Allahü Teâlâ’nın birliği, ölümden sonra diriliş, namazın farz oluşu ve içki, zina gibi eylemlerin haram kılınması bu hükümlerdendir.
İnsan ve İnanma İhtiyacı
İnsan, beden ve ruhtan meydana gelen çift boyutlu bir varlıktır. Yeme, içme gibi bedensel faaliyetlerin yanı sıra inanmak, sevinmek gibi ruhsal deneyimlere sahiptir. İnsanı diğer canlılardan ayıran en temel özellik de budur; ruh ve bedenden oluşan yapısı. İnsan ruhunun en belirgin vasfı ise inanma yetisidir. Tarih boyunca inanma ihtiyacı duymayan hiçbir insan topluluğuna rastlanmamıştır. Bu gerçek, insanlığın kültürel, sanatsal ve geleneksel miraslarında açıkça görülmektedir.
Kişi, hayata imanla başlar ve bu sayede değer kazanır. İnanç sahibi bir birey, imanının bir gereği olarak hem kendisine hem de içinde yaşadığı topluma faydalı olma çabası güder. İmanını güçlendirmek isteyen kişi, sürekli öğrenmeli, öğrendiklerini tefekkür etmeli ve hayatını bu doğrultuda şekillendirmelidir. İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı bu süzgeçten geçirerek ayırt eden insan, ahlaki ve davranışsal olarak olgunlaşır. Bu nedenle iman, insanın fıtratından gelen doğal bir olgudur ve her insanın temel ihtiyacıdır.
Evrenin Düzeni ve Yüce Yaratıcı
Etrafımıza baktığımızda sayısız insan, farklı özelliklerde hayvanlar ve rengarenk bitkiler görürüz. Gökyüzü ise ay, güneş ve milyarlarca yıldızla süslenmiştir. Tüm bu varlıkları ve yaratılışlarındaki kusursuz dengeyi düşündüğümüzde, bunların tesadüfen var olamayacağını anlarız. Onları yoktan var eden, her şeye gücü yeten bir yaratıcının, yani bir kâdir-i mutlak‘ın varlığı aşikardır. Evet, hiçbir şey kendi kendine var olmamıştır. Gözlerimizle göremesek de, bu muazzam evrenin düzeni O’nun varlığını bize açıkça kanıtlamaktadır. İşte bu kainatı ve içindeki her şeyi yaratan Yüce Yaratıcı, “Allahü Teâlâ”dır.
İmanın Türleri: İcmalî ve Tafsilî İnanç
İman, insanın yaratılış gayesidir. İnsan, Yaradan’ına iman ve ibadet etmek için yaratılmıştır. Bu ulvi amaca uygun yaşayanlar ahirette ebedi mutluluğa erişerek cennete girecek, aksi halde ise ebedi hüsrana uğrayarak cehenneme atılacaktır. Bu açıdan iman, ebedi saadetin anahtarıdır. İnanç, temelde ikiye ayrılır:
1. İcmalî İman (Özet İnanç)
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sallallahü aleyhi ve sellem) vahiyle Allah’tan alarak bildirdiği tüm hükümlere topluca ve özetle inanmaktır. Bir kişinin, anlamını bilerek ve kalpten gelerek şu sözleri söylemesi icmalî imana girmesi için yeterlidir:
“Eşhedu ellâ ilâhe illellâh ve eşhedu enne Muhammeden abdühü ve resûlüh.”
(Ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki Hz. Muhammed, Allah’ın kulu ve elçisidir.)
2. Tafsilî İman (Ayrıntılı İnanç)
Peygamberimiz’in Allah’tan alıp bildirdiği hükümlerin her birini delilleriyle bilerek inanmaktır. Diğer bir deyişle, zarurat-ı diniyye olarak bilinen ve her Müslümanın bilmesi gereken dini esasları tüm detaylarıyla öğrenip tasdik etmektir. Örneğin, imanın altı şartının yanı sıra namaz, oruç, hac ve zekâtın farz; adam öldürmek, içki içmek ve zina yapmanın haram olduğunu bilmek bu kapsama girer.
İnşaallah gelecek haftadan itibaren imanın hayatımızdaki yansımalarını maddeler halinde işlemeye devam edeceğiz…
(Devamı haftaya…)