Silivri Koridorlarından Sosyal Medya Sahnesine Uzanan Bir Tiyatro
Ne tuhaf bir devirdeyiz; ülke adeta bir tiyatro sahnesi! Bir dönemin şatafatlı belediye başkanı, şimdilerde Silivri’nin soğuk duvarları arasında bel ağrısı şikayetiyle jandarma eşliğinde hastaneye götürülüyor. Elleri kelepçeli, yüzü asık bir haldeyken, dışarıya yansıyan hikaye ise bambaşka: “Hastaneye gidiyor, avukatlarıyla görüşüyor!”
Bu tür yalanlar, bazıları için nefes almak kadar doğal hale gelmiş durumda. Daha dün dost meclislerinde küfürler savuran, tutuklanmadan altı ay önce evini terk eden ve psikolojik tedavi masraflarıyla gündeme gelen bir eş, şimdi sosyal medyada “Ah canım kocişim, vah cici eşim” diyerek ağıtlar yakıyor. Bu nasıl bir aşk oyunu?
560 Milyar Liralık Vurgunun Gölgesindeki Aşk
Bu durum, 560 milyar lira gibi devasa bir meblağı zimmetine geçirdiği iddia edilen birine duyulan saf bir merhamet mi, yoksa bu paranın yurtdışına, özellikle de İngiltere’ye kaçırılmasının arkasındaki bir planın parçası mı? Hanımefendiye bir tavsiye: Bu rolünüz, Hürrem Sultan’ın Kanuni’ye yazdığı mektuplardan bile daha komik bir hal alıyor. Hürrem de saray entrikalarıyla bilinirdi ama en azından hazineyi çalıp kaçmamıştı. Sizin eşiniz ise iddialara göre 560 milyar lirayı paketleyip sırra kadem basmış, şimdi de hastane koridorlarında figüranlık yapıyor.
Tarihten İbretlik Aldatılma Hikayeleri
Tarih, bu tür olaylarla dolu. Gelin birkaçına göz atalım:
- Damat İbrahim Paşa: Lale Devri’nde hazineden milyonlar çalıp lale soğanlarına yatırırken, karısı Fatma Sultan “Ah sevgilim” diye ağlıyordu. Sonuç? Paşanın kellesi gitti.
- Hacı Hüseyin Ağa: IV. Murat döneminde maliye hazinesini boşaltıp sevgilisiyle kaçma planları yaparken yakalanıp zindana atıldı.
- İmparatoriçe Theodora: Bizans’ta kocasının ihanetini görmezden geldi ve tarihe “aldatılan hatun” olarak geçti.
- Kral XIV. Louis’nin Maliyecisi Fouquet: Milyonları çalıp şatafatlı şatolar yaptırdı, karısı “Ah sevgilim” diye ağlarken o kendini zindanda buldu.
‘Hastanedeyim’ Masalı ve ‘Derya’ Şüphesi
Aman dikkat! Bu “hastaneye gidiyorum” masalının sonu meşhur Derya’ya çıkmasın! Silivri hastanesi civarında bir Derya var mı, araştırmak lazım. Unutmayın, Derya var, Deryâ var! Bu adam, yerin yedi kat altına girse film çevirecek, sirkte palyaço gibi zıplayacak potansiyele sahip.
Hapishanede değil de sanki bir sirkteymiş gibi her gün sosyal medyada pişmiş kelle gibi sırıtıyor. Belki de bel ağrısı değil, “Deryacığına” poz keserek Oscar provası yapıyordur. Siz en iyisi sosyal medya paylaşımlarının arka planını bir kontrol edin, belki Derya da oralarda bir yerlerdedir.
Büyük sözü dinleyin: 560 milyarın peşini bırakmayın, ama Derya’yı da gözden kaçırmayın. Bu komedi Oscar’a aday gösterilebilir, ama siz bu oyunda aldatılan olmayın!