Suriye’de Seçim Tarihi Belli Oldu: Yeni Yasa Neler Getiriyor?
Suriye’de seçim sürecinden sorumlu yetkili Muhammed Taha, devlet haber ajansı SANA aracılığıyla yaptığı açıklamada, ülkede yeni Halk Meclisi üyelerinin belirleneceği seçimlerin 15-20 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirileceğini duyurdu. Bu gelişme, ülkenin siyasi geleceği açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Yeni Seçim Yasası ve Meclis Yapısındaki Değişiklikler
Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara’ya sunulan yeni seçim yasası taslağı, meclis yapısında köklü değişiklikler öngörüyor. Bu değişikliklerin en dikkat çekenleri şunlardır:
- Halk Meclisi’ndeki sandalye sayısı 150’den 210’a yükseltiliyor.
- Toplam 210 sandalyenin üçte biri, yani 70’i, doğrudan cumhurbaşkanı tarafından atanacak.
- Hükûmet, seçimlerin şeffaflığını artırmak amacıyla süreci denetlemek üzere yabancı gözlemcilere izin verileceğini açıkladı.
Azınlıklar ve Hükümet Dışı Bölgelerin Temsili
Yeni düzenlemeyle birlikte, hükûmetin kontrolü dışında kalan bölgeler için de temsil hakkı korunuyor. Özellikle Suriye’nin kuzeyinde yer alan Kürt bölgeleri ve Dürzi nüfusun yoğun olduğu Süveyda vilayeti için nüfus oranlarına göre mecliste sandalye ayrılmaya devam edileceği belirtildi. Bu, kapsayıcılık adına atılmış bir adım olarak öne çıkıyor.
Yeni Meclisin Stratejik Görevleri
Seçimlerin ardından oluşacak yeni meclisin, Suriye’nin geleceğini şekillendirecek kritik görevler üstlenmesi bekleniyor. Meclisin gündeminde, uzun süredir devlet kontrolünde olan ekonomik politikaların yeniden yapılandırılmasına yönelik yasaları onaylamak ve Suriye’nin dış politikadaki ittifaklarını yeniden düzenleyebilecek uluslararası antlaşmaları oylamak bulunuyor. Ancak bazı eleştirmenler, özellikle azınlık gruplarının temsilinin yetersiz kalacağı yönündeki endişelerini dile getiriyor.
Anayasal Bildiri ve Uluslararası Tepkiler
Mart ayında yürürlüğe giren anayasal bildiri, geçiş süreci için yeni bir hukuki çerçeve çizmişti. Bildiri, bir yandan kadın hakları ve ifade özgürlüğünü güvence altına alırken, diğer yandan İslam hukukuna merkezi bir rol tanıyor.
Bu durum, sivil toplum kuruluşları ve bazı Batılı ülkeler tarafından, iktidardaki İslamcı liderliğin yetkileri aşırı derecede merkezileştirdiği gerekçesiyle eleştiriliyor.
Bu eleştiriler, yeni siyasi yapının meşruiyeti ve kapsayıcılığı konusundaki tartışmaları beraberinde getiriyor.