Rusya-Ukrayna savaşı ve İran-İsrail gerilimi gibi Türkiye’nin yakın coğrafyasındaki çatışmalar, modern savaş taktiklerinde drone ve füze sistemlerinin önemini bir kez daha ortaya koydu. Bu yeni nesil tehditlere karşı Türkiye’nin savunma sanayii, ‘Çelik Kubbe’ adını verdiği katmanlı hava savunma mimarisini geliştirdi. 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı ‘IDEF 2025’te tanıtılan bu mimarinin kilit unsurları olan Korkut, Gürz ve Eralp sistemleri büyük ilgi topladı. Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan, bu sistemlerin yeteneklerini Milliyet.com.tr’ye değerlendirdi.
Türkiye’nin hava savunma alanındaki yatırımları, çok alçak irtifadan yüksek irtifaya kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Korkut ve omuzdan ateşlenebilen Sungur gibi sistemlerden başlayarak, Hisar A, Hisar O ve Siper gibi daha gelişmiş sistemlerin entegrasyonuyla ‘Çelik Kubbe’ yapısı oluşturuluyor.
Yenilenen Güç: Yeni Nesil Korkut
IDEF 2025’te OTOKAR’ın ARMA 2 aracı üzerine entegre edilmiş olarak sergilenen KORKUT hava savunma sistemi, önemli yenilikler barındırıyor. Kozan Selçuk Erkan, bu sistemin en kritik özelliğinin yeni AESA radarı olduğunu belirtiyor. “Bu aslında yeni bir Korkut,” diyen Erkan, sistemin detaylarını şöyle açıklıyor: “Eski sistemde döner bir radar bulunuyordu. Bu sefer sabit yüzeyli, yani Korkut ne tarafa dönerse dönsün sürekli bilgi aktarabilen bir radarı var. Çok daha hassas, çok daha gelişmiş, çok daha becerikli bir radar.” Bu gelişme sayesinde Korkut, drone sistemlerine karşı daha etkili hale gelirken, üzerindeki radarlar sayesinde karadan gelebilecek anti-tank füzesi gibi tehditleri de önceden tespit edip engelleyebilme potansiyeli taşıyor.
KORKUT’un drone savunması yapabilmesi için özel bir tesis kuruldu. O tesiste zaten denemeler yapılıyor. Sürekli yazılımlar güncelleniyor. Sürekli farklı senaryolar deneniyor. AESA radarla ‘Biz bunlarla üzerimize gelen lazer güdümlü füze sistemlerini görebileceğiz’ dediler. Yani Korkut’un kendisi aktif savunma olacak.
Hem Namlu Hem Füze: GÜRZ Hava Savunma Sistemi
İlk kez IDEF 2023’te tanıtılan GÜRZ, hem topçu namlusuna hem de füzelere sahip hibrit yapısıyla dikkat çekiyor. Erkan, Gürz’ün sürekli gelişen bir sistem olduğunu ve yapılan denemelerde önce Hisar-A füzesinin, ardından da ASELSAN’ın kendi Göksur füzelerinin entegre edildiğini belirtiyor. Erkan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterinde GÜRZ’ün alternatifleri olsa da, sistemin özellikle yabancı müşteriler için dünyada çok az alternatifi olan cazip bir ürün olduğunu vurguluyor.
Çelik Kubbe’nin Gözleri: ERALP Erken İhbar Radarı
Resmi olarak 400 km menzile sahip olduğu açıklanan ERALP erken ihbar ve kontrol radarı, ‘Çelik Kubbe’nin ana gözleri olarak nitelendiriliyor. Kozan Selçuk Erkan, AESA başlığına sahip bu yeni nesil radarın, mevcut eski sistemlerin yerini almaya başladığını ifade ediyor. “Bu radarlar Çelik Kubbe’nin altyapısını da yapıyoruz” diyen Erkan, sistemin en can alıcı noktasının komuta kontrol yeteneği olduğunu belirtiyor.
ERALP, sadece tehdidi tespit etmekle kalmıyor, aynı zamanda Siper 1 ve 2 füzelerini doğrudan kullanabiliyor. Entegre çalıştığı diğer komuta kontrol sistemleri aracılığıyla Hisar sistemleriyle de ‘konuşarak’ onları kontrol edebiliyor. Gelen veriyi analiz ederek tehdide en uygun füzenin hangisi olduğuna karar verip ateşleme emrini iletiyor.
Siper sistemini kullanan komuta kontrol sistemi, Hisar’a da komut verebiliyor. Hisar’dan da belki veri alabiliyor. Onun füzesi ve radar sisteminden de veri alabiliyor ve ona göre nasıl bir cevap vermesi gerektiğine karar verip hangi füze o iş için uygunsa onu kullanabiliyor.