Türkiye’nin Unutulan Acıları: Güngören, Soma ve Toplumsal Hafızamızın Sınavı

‘Unutmayacağız’ Sloganı ve Toplumsal Hafıza Kaybı

Her büyük acının ardından hep bir ağızdan aynı sloganı atıyoruz: “Unutmayacağız”. Bu ifadeyi büyük harflerle, kalın puntolarla manşetlerde, sosyal medya etiketlerinde ve basın açıklamalarında görüyoruz. Ancak gerçek şu ki; unutuyoruz. Hem de çok hızlı bir şekilde. Acının hafızası bile zihnimizde kısa ömürlü oluyor. Sadece yas tuttuğumuz anlarda hatırlıyor, sonra hayatın yoğun temposunda her şeyi bir kenara bırakıyoruz. Tıpkı 17 yıl önce, 27 Temmuz 2008‘de yaşananlar gibi.

Güngören Saldırısı: Unutturulan Bir Katliam

O gün İstanbul Güngören’de, kalabalık bir pazar akşamında, insanların arasına haince bırakılan iki bomba patladı. Bu alçak saldırıda 5’i çocuk, biri hamile olmak üzere toplam 18 yurttaşımız hayatını kaybetti. Fail terör örgütü PKK’ydı. Fail hep aynı olsa da, bu olayın hafızamızdaki izi ne yazık ki kalıcı olmadı. Bugün gazetelerin sayfalarında bu saldırının yıl dönümüne dair tek bir haber bile bulmak neredeyse imkansız. Çünkü “unutmayacağız” dediğimiz nice olay gibi, o da unutuldu ve unutturuldu.

Soma’dan Sele: Hafızamızdan Silinen Diğer Trajediler

Unuttuğumuz tek olay bu değil. Toplumsal hafızamız, yaşadığımız her büyük travmayı hızla geride bırakıyor. İşte unuttuklarımızdan sadece birkaçı:

  • Soma Faciası (2014): 301 madencimizin göz göre göre ölüme gönderilmesini de unutmadık mı? “Bu bir kaza değil, cinayet!” diye haykırdıktan sonra birer birer sessizliğe büründük. Sosyal medyada bir baret fotoğrafı paylaşarak vicdanlarımızı rahatlattık.
  • İstanbul Sel Felaketi (2009): 7 Eylül 2009’da İstanbul’un merkezinde meydana gelen sel felaketinde 31 kişi yaşamını yitirdi. Bir metropolde insanların sele kapılarak ölmesi ne kadar ironik, değil mi? Bugün kaç kişi bu tarihi veya sorumlularını hatırlıyor?
  • Diğer Kayıplar: Orman yangınlarında can veren köylüleri ve gönüllüleri, kadın cinayetleriyle birer istatistiğe dönüşen isimleri… Hangi birini tam anlamıyla hatırlıyoruz? “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” dedik, ancak her yeni kayıpla aynı slogana sığındık: #Unutmayacağız!

Neden Unutuyoruz? Gündem ve Medyanın Etkisi

Toplum olarak acıyı hızlı yaşıyor ve aynı hızla tüketiyoruz. Hafızamızın yerini, sürekli değişen gündem maddeleri alıyor. Bugün bir konuya öfkelenirken, ertesi gün bambaşka bir başlığa odaklanıyoruz. Medya da bu döngüyü besliyor; hafızayı diri tutmak yerine, unutmayı hızlandıran bir akış sunuyor.

Belki de asıl amaç, kayıplarımızı değil, bu trajedilere sebep olanları unutmamızı sağlamaktır!

Hatırlatmak Bir Sorumluluktur

Artık sadece “Unutmayacağız” demek yeterli gelmiyor. Keşke bu kadar çok acı yaşamasaydık ve bu sloganı bu kadar sık kullanmak zorunda kalmasaydık. Ancak hafızamızı canlı tutmak için ısrarla hatırlatmak zorundayız. Güngören’de yitirdiğimiz 18 canı, Soma’daki 301 madenciyi, selde boğulanları, yakılan ormanları ve öldürülen kadınları… Her birini tekrar tekrar anmalıyız.

Eğer “Unutmayacağız” diyorsak, sadece hatırlamakla yetinmemeli, aynı zamanda anlatmalıyız. Bu acıları sessizliğe terk etmemeliyiz. Çünkü unutmak yalnızca bir ihmal değil, aynı zamanda büyük bir vebaldir.