Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı: Kalite Arayışı mı, Ekonomik Zorunluluk mu?

Hukuk Eğitiminde Derinleşen Kriz: HMGS Sadece Bir Kalite Kontrolü Mü?

Piri Reis Üniversitesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Uğur Tülü, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nın (HMGS) yalnızca pedagojik bir kalite arayışı olmadığını, aynı zamanda Türkiye’deki yapısal-ekonomik dönüşümün kaçınılmaz bir sonucu olduğunu belirtiyor. Resmi söylemde sınavın temel amacının hukuk mesleklerine “nitelikli bireyleri” kazandırmak olduğu vurgulansa da, meselenin kökeninde derin ekonomik gerekçeler yatmaktadır.

Son yıllarda hukuk fakültelerinin ve öğrenci kontenjanlarının kontrolsüz bir şekilde artması, mezun sayısında patlamaya yol açarak mesleklerde ciddi bir yığılma yarattı. Bu durum, sürdürülebilir bir gelir modeli sunamayan bir hukuk piyasası doğururken, yeni mezunları mesleğe erişemeyen bir “diplomalı işsizler” ordusuna dönüştürdü.

Neoliberal Politikalar ve Planlamanın Çöküşü

Bu tablonun arkasındaki en önemli nedenlerden biri, uzun vadeli kamu planlaması yapan kurumların işlevsiz hale getirilmesidir. Uğur Mumcu’nun 24 Ocak 1980 kararlarını eleştirdiği yazısındaki tespiti, bugünkü durumu özetler niteliktedir:

“Ülkenin toplumsal, ekonomik, siyasal yaşamına bir bomba gibi inmiş, ama acısı sonradan fark edilen bir bıçak yarası”

Mumcu’nun işaret ettiği gibi, serbest piyasa ve kapitalist neoliberal sistem, Türkiye’nin toplumsal dokusuyla uyum sağlayamadı ve 24 Ocak kararlarının etkileri zamanla derin sosyal sorunlara yol açtı. 1980 sonrası dönemde yükseköğretim metalaştırıldı, kamusal planlama terk edildi ve kalite denetimi rekabetin insafına bırakıldı. Özellikle 2011 yılında kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), eğitim-istihdam dengesini koruyan en kritik mekanizmalardan biriydi. DPT’nin tasfiyesiyle birlikte kontenjan planlaması ortadan kalktı ve arz-talep dengesi tamamen bozuldu. Bu bağlamda HMGS, hukuk eğitiminde yaşanan bu yapısal kırılmanın en somut göstergesidir.

Sınav ve Güvencesiz Staj Kıskacındaki Mezunlar

HMGS, Türkiye’de ilk olarak 2001’de uygulanmış, 2006’da kaldırılmış ve 2019’da yeniden getirilmiştir. Son yapılan sınavda başarı oranının yüzde 23 gibi endişe verici bir seviyeye düşmesi, durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Mezunlar, bir yandan bu zorlu sınavla mücadele ederken diğer yandan ücretsiz staj süreçleri nedeniyle ciddi ekonomik zorluklarla yüzleşmektedir.

Almanya Örneği ve Türkiye’deki Durum

Karşılaştırmalı bir örnek olarak Almanya’da hukuk stajı iki yıl sürmekte ve bu süreçte stajyerlere devlet tarafından maaş ödenmektedir. Türkiye’de ise staj dönemi, hem sosyal güvenceden yoksun hem de gelir getirmeyen bir süreç olarak mezunları yapısal olarak sistemin dışına itmektedir.

Kalıcı Çözüm İçin Ne Yapılmalı?

Dr. Uğur Tülü’ye göre HMGS, hukuk eğitimindeki plansızlığın ve istihdam sorunlarının bir sonucu, bir semptomudur. Kalıcı çözüm, sınavın formatını tartışmaktan ziyade, onu zorunlu kılan temel sorunları ortadan kaldırmaktır. Bunun için atılması gereken adımlar şunlardır:

  • Hukuk fakültesi kontenjanlarının acilen azaltılması.
  • Pedagojik standartların ve eğitim kalitesinin yükseltilmesi.
  • Kamu planlama kapasitesinin yeniden inşa edilmesi.

Sonuç olarak, gerçek bir sosyal devlet anlayışı, mezunlarını sınavlarla elemek yerine onları üretken bireyler olarak topluma kazandırmayı amaçlar. Sınav merkezli ve dışlayıcı mekanizmalar ise yalnızca piyasa odaklı bir yönetim zihniyetinin ürünü olabilir.