Terörsüz Türkiye Girişimi: Eleştirilerin Ötesinde Gerçek Bir Barış Umudu

Geçmişten Günümüze Barış Arayışları: Çözüm Sürecinden Terörsüz Türkiye’ye

Türkiye’nin 2009-2015 yılları arasında terörü sosyolojik ve ideolojik temelde sonlandırmak amacıyla başlattığı Çözüm Süreci, ülkenin yakın tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu dönemde atılan adımlar şunlardı:

  • Akil İnsanlar Heyeti’nin oluşturulması,
  • Doğu illerinin kapsamlı bir şekilde ziyaret edilmesi,
  • Bölgedeki kanaat önderleriyle yoğun fikir alışverişinde bulunulması.

Ancak bu süreç, maalesef “çukur eylemleri” olarak bilinen hadiselerle son bulmuştur.

Yeni Bir Umut: “Barış Süreci” ve Terörsüz Türkiye Hedefi

Yaşanan olumsuzluklara rağmen, ülkede kardeşlik duygusunu pekiştirmek ve bölgesel barışı tesis etmek amacıyla umutlar tükenmedi. Önceki süreçten dersler çıkarılarak, bu defa Devlet Bahçeli‘den gelen destekle “Barış Süreci” olarak adlandırılan yeni ve anlamlı bir adım atıldı. Bu girişim, etnik söylemlerden uzaklaşarak, farklı etnik ve mezhepsel kökenden gelen vatandaşlarla yeni bir kardeşlik hukuku kurmayı amaçlıyordu.

“Terörsüz Türkiye” sloganı, İstanbul’un fethinden Çanakkale’ye kadar omuz omuza mücadele etmiş halkları birbirine düşman eden ırkçı milliyetçilik anlayışına bir karşı duruş niteliğindeydi. Bu yeni anlayış, “Türk, Kürt, Arap kardeştir. Hep birlikte Türkiye’yiz” ilkesini temel alıyordu.

Süreç Bir Tiyatro mu, Yoksa Tarihi Bir Adım mı?

İmralı ve Kandil’den gelen olumlu sinyallerle birlikte, 11 Temmuz 2025 Cuma günü silahların sembolik olarak yakılması, Türkiye ve bölge için tarihi bir an ve yeni bir umut olarak kayıtlara geçti. Fakat bazı çevreler, bu süreci bir “tiyatro” veya “sahne şovu” olarak nitelendirerek sabote etmeye çalıştı ve Türkiye’yi daha büyük tehlikelere sürüklediğini iddia etti.

Başarının Arkasındaki Gerçekler

Ancak bu iddiaların aksine, terörün kalıcı olarak bitirilmesi için ideolojik ve sosyolojik altyapısının çökertilmesi gerektiği evrensel bir gerçektir. “Terörsüz Türkiye” çıkışı, tam da bu hedefe yönelik atılmış doğru bir adımdı ve karşılığını buldu. PKK’nın kendini feshetme kararının arkasında yatan temel nedenler şunlardır:

  • Askeri Operasyonlar: Türkiye’nin Irak ve Suriye’de gerçekleştirdiği başarılı askeri harekâtlar, örgütün hareket kabiliyetini tamamen yok etti.
  • Halk Desteğinin Kesilmesi: Başta Diyarbakır Anneleri örneği olmak üzere, halkın örgüte olan desteği ve insan kaynağı kurudu.
  • Uluslararası Diplomasi: Suriye’deki iç savaşın seyrinin değişmesi ve Türkiye’nin bölgedeki etkin rolü, üçüncü ülkelerin örgüte olan desteğini kesti.

Bölgesel Güvenlik ve Türkiye’nin Yeni Rolü

Terör prangasından kurtulan Türkiye, sadece kendi iç güvenliğini değil, aynı zamanda bölgesel güvenliğin tesisini de sağlayacaktır. Bu başarı, bölge halklarının bir arada yaşama kültürünü güçlendirecek ve iç çekişmeleri sonlandıracaktır. Sürecin ilerlemesi, özellikle İsrail ve Batılı emperyalist güçlerin bölgedeki planlarını boşa çıkarmaktadır. İsrail’in “Türkiye Suriye’den çıkarılmalıdır” yönündeki endişeli çıkışları, “Terörsüz Türkiye” sürecinin somut bir kazanımıdır.

Bu tarihi adımı itibarsızlaştırmaya yönelik çabaların, ülkemizin değil, doğrudan İsrail ve destekçilerinin çıkarlarına hizmet ettiği açıktır. Bu sürecin başarıya ulaşması, Türkiye’nin bölge barışına doğrudan katkı sağlayacak diplomatik ve askeri adımlar atmasının önünü açacaktır.