Türkiye’de Yangın Tehdidi Büyüyor: Risk Haritası Değişiyor
Türkiye, iklim krizinin tetiklediği orman yangınlarıyla giderek daha büyük, hızlı ve yıkıcı bir tehdit altında. Önceden sadece Akdeniz ve Ege bölgeleriyle anılan bu tehlike, artık Marmara ve Karadeniz bölgelerini de içeren yeni bir risk haritası çiziyor. Öğretim görevlisi Dr. Merih Göltaş, son dönemde Bolu, Tekirdağ Şarköy, Bilecik, Sakarya, Bursa ve Karabük’te çıkan yangınların bu endişe verici tabloyu doğruladığını belirtiyor.
Artan Rakamlar Endişe Veriyor
Orman Genel Müdürlüğü’nün verileri, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. 1988-2019 yılları arasında yıllık ortalama 2100 orman yangını yaşanırken, 2020 sonrası bu rakam yıllık ortalama 3000‘e yükseldi. Benzer şekilde, yanan alan miktarı da yıllık ortalama 100 bin dönümden 400 bin dönüme çıktı.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nden Dr. Merih Göltaş, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, “Yangın sayısındaki artış daha çok insan kaynaklı. Ancak yanan alanın büyümesinde iklim değişikliğine bağlı ekstrem hava olaylarının etkisi çok büyük” ifadelerini kullandı.
‘Mega Yangın’ Tehlikesi ve Yeni Risk Bölgeleri
İklim projeksiyonları, Türkiye’nin ortalama sıcaklığının 2040’a kadar 1-3 santigrat derece artacağını öngörüyor. Bu durum, özellikle güney ve batı bölgelerinde kuraklığı artırarak yangın sezonunu uzatacak ve etki alanını genişletecek.
Dr. Göltaş, “2021 yılında sadece 15 günde 1 milyon dönümden fazla orman alanı yandı. Bu tür ‘mega yangın’larla gelecekte daha sık karşılaşabiliriz. Akdeniz ve Ege’ye aşinayız ancak artan sıcaklıklar nedeniyle gelecekte Marmara ve hatta Karadeniz’in bazı kesimleri de risk altına girebilir” diyerek uyarıda bulundu.
En Etkili Mücadele: Yangını Çıkmadan Önlemek
Yangınların yüzde 90’ının insan kaynaklı olduğuna dikkat çeken Göltaş, en iyi mücadelenin önleyici tedbirler olduğunu vurguladı ve şu önerileri sıraladı:
- Sıcak ve kuru havalarda ateşli piknik, havai fişek ve anız yakma gibi riskli davranışlardan kaçınılmalıdır.
- Sönmüş olsa bile sigara izmaritlerinin yerlere atılması kesinlikle yasaklanmalıdır.
- Orman içi ve çevresindeki denetimler artırılmalıdır.
- Artan yangınlara paralel olarak orman işçisi sayısı çoğaltılmalıdır.
- Riskli ormanlarda, yangın sezonu dışında yanıcı maddeleri azaltmak için kontrollü yakma uygulamaları yapılmalıdır.
- Kırsalda hayvancılık teşvik edilerek yanıcı madde azaltıcı planlı otlatmalar yapılmalıdır.
- Yerleşim alanları ile ormanlar arasına yangına dirençli türlerden oluşan tampon bölgeler (zonlama) oluşturulmalıdır.
- Enerji nakil hatlarının bakımları düzenli olarak yapılmalıdır.
İspanya’nın ‘Muhafız’ Modeli Örnek Olabilir mi?
Türkiye’de 27 Haziran-24 Temmuz arasında çıkan yangınlarda 311 konut, 16 işyeri ve 50 ahırın yıkılması, sürdürülebilir savunma hatlarının gerekliliğini ortaya koydu. Benzer tecrübeler yaşayan İspanya’nın Valencia bölgesinde geliştirilen Guardian (Muhafız) Projesi, bu konuda ilham verici bir örnek teşkil ediyor.
2022’de hayata geçirilen proje, yaklaşık 20 bin dönümlük bir alanda yaşayan 15 bin kişiyi korumayı amaçlıyor. Arıtılmış atık su kullanan sistem, 42 su püskürtme kulesi ve ormanın nem seviyesini izleyen sensörlerden oluşuyor. Proje üç aşamada çalışıyor:
- Önleyici Sulama: Yangın mevsimi boyunca orman zeminindeki yanıcı maddelerin nemini artırır.
- Savunma Öncesi Sulama: Yakın bir yangın durumunda alevlere karşı nemli bir tampon hat oluşturur.
- Doğrudan Müdahale: Yangın anında sahaya otomatik olarak su püskürtür.
Ayrıca, orman sınırlarına yanıcılığı düşük bitkilerden oluşan ‘yeşil yangın bariyerleri’ de eklenmiştir. Toplam maliyeti yaklaşık 230 milyon TL olan bu model, Türkiye’nin yangın riski yüksek bölgelerindeki yerleşim yerleri için dirençli bir altyapı oluşturma konusunda önemli fırsatlar sunabilir.