Her Gelişin Ardındaki Anlam
Hayatımızda bazı anlar vardır ki getirdikleri duygu paha biçilmezdir. Bir dostun aniden çıkıp gelmesi, yağmurun beklenmedik bir anda toprağa düşmesi, uzaktan gelen bir mektubun yarattığı tarifsiz sevinç ya da tabiatı canlandıran baharın gelişi… Tüm bu gelişlerin kendine has bir heyecanı ve eşsiz bir güzelliği bulunur.
Özlemin Son Bulduğu Kavuşma Anları
Uzak diyarlarda biriken hasret, bir gün rüya gibi kalbimizin kapısını çalar. Aniden belirir ve tüm benliğimizi sarar. Tıpkı kabul olmuş bir dua gibi içimize huzur bırakır. Bu gelişle birlikte omuzlarımızdaki yüklerden kurtulur, adeta hafifleriz. Tüm sıkıntılarımızı unutturan bu an, umduğumuzu bulduğumuzun ve andığımızı çağırdığımızın bir işaretidir.
Gelmek, bir nevi bulmaktır. Belki de gelemeyenler, bir türlü aradığını bulamayanlardır. Bazen bir davet olmaksızın kapınızı çalan biri, aslında görünmeyen bir canın, manevi bir varlığın davetiyle gelmiştir. Çünkü bazı buluşmaların ve karşılaşmaların ardındaki sebebi tam olarak çözemeyiz. Bu gizemin hikmetini idrak etmek yerine, belki de ona inanmak ve teslim olmak en iyisidir.
Aileden Kültüre Gelişin İzleri
Bir çocuğun gurbetteki babasını beklemesi ve o babanın nihayet eve dönüşünü düşünün. Bu anı bir tabloya sığdırmak mümkün müdür? Çocuğun gözlerindeki parıltı, kalbindeki coşku ve içindeki sevinç her şeyi anlatır. Benzer şekilde, askerden dönen bir evlatla kavuşmak, adeta dünyaların sizin olmasıdır.
Doğanın döngüsünde de gelişler vardır. Bahar gelir, umutlar yeşerir. Yaz gelir, hasat zamanı başlar ve emeğinin karşılığını alan çiftçinin yüzü güler. Kışın gelişiyle ise tabiat dinlenir ve sessizliğe bürünür. Her gelişin kendine özgü bir hikayesi vardır.
Toplumda “Gelin Gelmek”
Dilimizde “gelmek” fiilinden türeyen en güzel kelimelerden biri şüphesiz “gelin” kelimesidir. Gelin, yeni bir yuva kurmak ve yüzlerce hayali gerçekleştirmek üzere atılan adımın en somut halidir. Bir eve gelin geldiğinde, o evde bambaşka bir hava eser; konu komşu o eve bereketin ve neşenin timsali olan gelini görmeye gelir.
Gönül Daveti ve Manevi Gelişler
Gelmek, bir bekleyişin sonucudur ve içinde daima sevinç barındırır. Bu geliş, bir davetle başlar ve bu davet dağları taşları aşarak yolları bir eder. Büyük ozan Neşet Baba‘nın dediği gibi:
“Dost elinden gel olmazsa varılmaz.”
Bu söz, gönülden gelen bir çağrı olmadan kavuşmanın mümkün olmayacağını anlatır. Böylece geldiğiniz yere huzur, elinizin değdiği yere güzellik getirirsiniz.
Eski nağmelerde geçen “Bugün bize pir geldi / Gülleri taze geldi” sözleri, gönlümüzde çiçekler açtıran manevi gelişleri ifade eder. Bir pîrin meclise veya gönle gelmesi, nefesi tazeler, içimizde bir şenlik başlatır. Karşılıksız sevgiyle atılan bu adımlar güç verir ve inancı pekiştirir.
Yabancı Gelen Hatıralar ve İstenmeyen Gelişler
Ancak her geliş sevinç taşımaz. Bazen “kötü gelmek” veya “iyi gelmemek” gibi durumlar da vardır. Şair Cahit Sıtkı Tarancı‘nın dizelerindeki gibi:
“Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız / Hatırası bile yabancı gelir”
Bir şeyin yabancı gelmesi, insanı tedirgin eder. Unutulmak ve hatıraların bile yabancılaşması, hayatın en acı tecrübelerinden biridir.
Nihayetinde, sular durulduğunda ve gönül otağı kurulduğunda gerçekleşen geliş, en hoş olanıdır. Bu yüzden, baharı yaprağında taşıyan bir misafire “Hoş geldin!” denir. Gelmek, er ya da geç gelen bir müjdeydi; bahar çiçekleri gibi içimizi kaplayan, kalbimizi yatıştıran bir laleydi. Bütün bunlar, sen gelinceydi.