İkizlerin Gizemli Dünyası: Genetik mi Çevre mi?
İkizler, insanlık tarihi boyunca büyük bir merak konusu olmuştur. Onlara sıkça yöneltilen “Telepatik güçleriniz var mı?” veya “Birbirinizin acısını hissediyor musunuz?” gibi sorular, bu merakın en basit yansımalarıdır. Bu olağanüstü benzerlik, antik mitolojiden modern sinemaya kadar pek çok sanat dalına ilham kaynağı olmuştur.
Ancak ikizler sadece popüler kültürün değil, bilimin de odağındadır. Özellikle genetik ve çevrenin, kişilik özelliklerimiz ve davranışlarımız üzerindeki etkilerini anlamak için eşsiz bir fırsat sunarlar. Bizi biz yapan şey kalıtım mı, yoksa içinde büyüdüğümüz çevre ve yetiştirilme tarzımız mı?
İki Farklı İkiz Türü
Temelde iki tür ikiz vardır. Çift yumurta ikizleri, iki ayrı yumurtanın iki farklı sperm tarafından döllenmesiyle oluşur ve genlerinin ortalama %50’sini paylaşırlar, tıpkı diğer kardeşler gibi. Tek yumurta ikizleri ise döllenmiş tek bir yumurtanın bölünmesiyle meydana gelir. Bu nedenle genetik materyallerinin neredeyse tamamını paylaşırlar ve bu durum, aralarındaki şaşırtıcı benzerliğin temelini oluşturur. Bu tür ikizlik oldukça nadirdir ve her bin doğumda yaklaşık üç kez görülür.
Bilimsel Bir Mercek: İkiz Araştırmaları
Kendisi de bir çift yumurta ikizi olan Prof. Nancy Segal, tüm kariyerini bu konuyu araştırmaya adamış bir davranışsal genetikçi ve psikologdur. California State Üniversitesi’ndeki İkizler Araştırmaları Merkezi’nin yöneticisi olan Segal, ikizlerin bilim için önemini şöyle açıklıyor:
“İkizler; zekadan koşu hızına, kişilikten boy ve kiloya kadar her türlü özellikte genetik ve çevresel etkileri incelememizi sağlıyor.”
Tipik ikiz araştırmalarında, belirli bir özellik açısından tek yumurta ikizleri ile çift yumurta ikizleri karşılaştırılır. Eğer tek yumurta ikizleri bir özellikte daha fazla benzerlik gösteriyorsa, bu durum genetiğin o özellikte rol oynadığının bir kanıtı olarak kabul edilir.
Genlerin Şaşırtıcı Rolü
Boy, kilo ve zeka gibi fiziksel ve bilişsel özelliklerimizin genetikten etkilendiği bilinse de, araştırmalar genlerin en kişisel özelliklerimizi ve davranışlarımızı bile şekillendirdiğini ortaya koymaktadır. Prof. Segal, “İkizler, dindarlıktan sosyal davranışlara, idam cezasına destek verip vermediğinizden, uyuşturucu kullanımına ve ne kadar yatırım yaptığınıza kadar çok sayıda farklı davranışın araştırılmasında kullanıldı” diyor. Örneğin, ABD, Hollanda ve Avustralya’da yapılan çalışmalar, tek yumurta ikizlerinin dindarlık konusunda çift yumurta ikizlerine göre daha tutarlı olduğunu göstermiştir. Bu, doğrudan bir inanç geni olmasa da, zeka ve duyarlılık gibi inanca yöneltebilecek karmaşık özelliklerin genetik bir temeli olabileceğini düşündürmektedir.
Ayrı Büyüyen İkizler: Doğanın Deneyi
Prof. Segal’ın araştırmasındaki en çarpıcı sonuçlar, doğumdan sonra ayrılmış ve farklı ortamlarda büyümüş tek yumurta ikizleri üzerine yapılan çalışmalardan gelmektedir. Bu çalışmalarda ortaya çıkan şaşırtıcı bir bulgu, saldırganlık ve gelenekçilik gibi kişilik özelliklerinde, ayrı büyüyen tek yumurta ikizlerinin birlikte büyümüş olanlar kadar birbirine benzemesidir. Bu durum, benzerliğin arkasındaki itici gücün paylaşılan çevre değil, doğrudan genetik etkiler olduğunu göstermektedir.
Tuhaf Alışkanlıklar ve Tesadüfler
Ayrı büyüyen ikizlerde gözlemlenen ortak özellikler bazen oldukça tuhaftır:
- Birbirinden habersiz büyüyen bir tek yumurta ikizi çiftinin her ikisi de yedi yüzük, yedi bileklik ve bir saat takıyordu.
- Başka bir vakada, ikizlerden biri belirli bir İsveç markası diş macunu kullanırken, diğeri de aynı markayı tercih ediyordu.
- Bir ikiz çifti, tuvalete gitmeden önce ve sonra ellerini yıkama gibi ortak bir alışkanlığa sahipti.
- İskoç bir ikiz çifti ise kızarmış ekmeklerini dörde bölüp sadece üç parçasını yiyordu.
Prof. Segal, “Bu olanlar rastlantı olmadığını gösteriyor. Hepimizin garip alışkanlıkları var ama bunlar durduk yere ortaya çıkmıyor, bir dereceye kadar bizi yansıtıyor” diye açıklıyor.
Efsanevi “Jim İkizleri” Vakası
En ünlü vakalardan biri, ABD’nin Minnesota eyaletinde yaşanan “Jim İkizleri” olayıdır. Doğumda ayrılan ve 39 yıl sonra bir araya gelen ikizlerin ikisinin de adı Jim’di. Hayatlarındaki benzerlikler inanılmazdı:
- Her ikisi de Linda adlı kadınlarla evlenmiş, boşanmış ve ikinci evliliklerini Betty adlı kadınlarla yapmıştı.
- İkisinin de Toy adında bir köpeği ve James Alan adında bir oğlu vardı.
- İkisi de tırnak yiyor ve aynı sahillerde tatil yapıyordu.
Minnesota Üniversitesi’nden Dr. Thomas Bouchhard tarafından incelenen ikizler, hiç temasları olmamasına rağmen kişilik testlerinde de çok benzer sonuçlar elde etmişlerdi.
Genetik Etki Özgür İradeyi Ortadan Kaldırır mı?
Bu sıra dışı örnekler, “Seçimlerimizde ve davranışlarımızda sandığımız kadar irade sahibi miyiz?” sorusunu akla getiriyor. Prof. Segal bu konuda net bir görüşe sahip: “Bir şeylerin genetik etkisinde olmamız irade sahibi olmadığımız anlamına gelmiyor. Genler size ‘boşan’ demez! Boşanma kararını siz verirsiniz. Dolayısıyla özgür iradenin herhangi bir şekilde etkilendiğine inanmıyorum.”
Sonuç olarak, kişiliğimiz ve özelliklerimiz söz konusu olduğunda, bizi şekillendiren tek bir kaynak yoktur. Prof. Segal’ın da belirttiği gibi, “İnsanlar bizi tamamen çevremizin şekillendirdiğini düşünmeye eğilimlidir. Fakat bence bu bir yanlış anlama.” Gerçek şu ki, bizler genetik mirasımız ve yaşadığımız çevrenin karmaşık bir etkileşiminin ürünüyüz.