Ortadoğu’da Dengeleri Değiştiren Plan: İsrail, SDG-PKK-YPG’yi Nasıl Kullanıyor?
Abdullah Öcalan’ın, Suriye’deki SDG-PKK-YPG yapılanmasının İsrail ile olan ilişkilerinden duyduğu rahatsızlığın haklı gerekçelere dayandığı ortaya çıkıyor. Edinilen bilgilere göre İsrail, bu yapıyı kullanarak hem Suriye’yi hem de Türkiye’yi hedef alan karmaşık planlar yürütüyor. Temel hedef, Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozmak ve bu süreçte SDG-PKK-YPG‘yi bir araç olarak konumlandırmak. Ayrıca, PKK’nın silah bırakma sürecini baltalamak için de örgüt içindeki önemli isimlerden Mazlum Abdi‘yi devreye soktuğu belirtiliyor.
Silah Bırakma Sürecine İsrail Engeli
Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısıyla başlayan süreç, PKK’nın 12 Mayıs’ta silah bırakma ve tasfiye kararı almasıyla somut bir adım atmıştı. 11 Temmuz’da ise KCK Eşbaşkanı Bese Hozat liderliğindeki bir grubun silahlarını imha etmesiyle süreç fiilen başlamıştı. Ancak PKK Kandil kanadı bu kararı alırken, Suriye’deki SDG-PKK-YPG kanadı, Mazlum Abdi önderliğinde direniş gösteriyor. Abdi’nin, 10 Mart’ta Şam’da ABD helikopteriyle katıldığı toplantıda varılan anlaşmaya uymadığı rapor ediliyor.
Mazlum Abdi İsrail’den mi Talimat Alıyor?
İddialara göre Mazlum Abdi, bir süredir doğrudan İsrail’den talimat alarak hareket ediyor. İsrail’in bu hamleyle iki temel hedefi güttüğü öne sürülüyor:
- PKK içinde bir liderlik krizi yaratarak Öcalan’ın yerine Mazlum Abdi‘yi getirmek.
- PKK’nın silah bırakmasını engellerken, SDG-PKK-YPG‘nin de Suriye ordusuna entegrasyonunu önlemek. Bu, İsrail’in Suriye’yi bölme planlarının önemli bir parçasını oluşturuyor.
ABD’nin Tutumu ve Üçlü İttifak
Amerikalı yetkililer, SDG-PKK-YPG ile olan işbirliklerini sürdürdüklerini ancak yapının askeri bir operasyonla yok edilmesine sıcak bakmadıklarını ifade ediyor. Washington’un tercihi, SDG’nin silah bırakarak Suriye ordusuna entegre olması yönünde. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack‘ın sözleri bu durumu özetliyor:
“SDG, Suriye’nin tek vatan, tek ordu ve tek Suriye halkı olduğu gerçeğini bir an önce kabul etmelidir. Tek bir şansları var: Şam hükümetine bağlanmak.”
Bu noktada, SDG’nin Suriye devletine entegrasyonu konusunda Türkiye-ABD ve Suriye yönetimi arasında nadir bir anlayış birliği bulunuyor. Ankara, bu ittifakın bozulmaması için stratejik bir sabır politikası izleyerek diplomatik baskıyı önceliklendiriyor. Ancak şu ana kadar somut bir ilerleme kaydedilemediği için askeri harekât seçeneği de masada tutuluyor. Nihayetinde süreç, PKK içerisindeki liderlik mücadelesinin sonucuna, yani Öcalan‘ın mı yoksa Mazlum Abdi‘nin mi direktiflerinin uygulanacağına bağlı görünüyor.