Küresel Nükleer Güvenlik: UAEA’nın Misyonu, Yetkileri ve Karşılaştığı Engeller

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İzzet Arı, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) nükleer krizlerdeki kritik rolünü ve karşılaştığı zorlukları AA Analiz için değerlendirdi. 1957 yılında Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı olarak kurulan ve 2025 itibarıyla 178 üye ülkeye ulaşan UAEA, nükleer enerjinin barışçıl kullanımını teşvik etme ve nükleer silahların yayılmasını önleme misyonuyla hareket etmektedir.

UAEA’nın Temel Görevleri Nelerdir?

UAEA’nın faaliyetleri üç ana sütun üzerinde yükselmektedir:

  • Denetim ve Güvence: Ajansın en kritik görevi, nükleer tesislerin beyan edildiği gibi barışçıl amaçlarla kullanılıp kullanılmadığını ve gizli nükleer silah programları yürütülüp yürütülmediğini denetlemektir.
  • Teknik İşbirliği ve Destek: UAEA, özellikle gelişmekte olan ülkelere nükleer teknoloji transferi, eğitim, ekipman ve tedarik konularında destek sağlayarak sektörel gelişimlerine katkıda bulunur.
  • Nükleer Güvenlik ve Emniyet: Nükleer tesislerden kaynaklanabilecek radyoaktif sızıntı ve kazaları önlemek, ayrıca nükleer materyallerin kötü amaçlı kullanımının önüne geçmek için rehberlik sağlar.

Son yıllarda, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında nükleer enerjinin sıfır emisyonlu bir kaynak olarak kabul edilmesiyle UAEA için yeni bir alan doğmuştur. Ajans, Paris Anlaşması hedefleri doğrultusunda ülkelere enerji planlamasında teknik destek sunmakta ve küçük modüler reaktörler (SMR) gibi yeni nesil teknolojilerin yaygınlaşması için eğitimler düzenlemektedir. Atoms4Climate inisiyatifi ile bu alandaki faaliyetlerini sürdüren UAEA, Dünya Bankası gibi kurumların da nükleer enerji yatırımlarını yeniden finanse etmesini teşvik etmektedir.

UAEA Tek Başına Yeterli Bir Otorite mi?

UAEA’nın barışçıl nükleer teknoloji alanındaki başarılarına rağmen, nükleer silahsızlanma gibi küresel sorunlarda tek başına yeterli olamadığı görülmektedir. Ajansın denetim yetkisi, 1968 tarihli Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na (NPT) taraf olan ülkelerle sınırlıdır. NPT’ye taraf olmayan ülkelerin nükleer faaliyetlerini denetleyememesi ve nükleer silah sahibi devletlerin silahsızlanma süreçlerini izleyememesi, UAEA’nın etkinliğini kısıtlayan en önemli faktörlerdendir.

UAEA’nın Sınırlılıkları ve Gelecek Vizyonu

İsrail, Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore gibi ülkelerin NPT’ye taraf olmaması, bu coğrafyalardaki riskleri artırmakta ve UAEA’nın denetim görevini yerine getirmesini engellemektedir. Örneğin, UAEA üyesi olmasına rağmen NPT’yi imzalamayan İsrail’in denetimleri yalnızca sivil tesislerle sınırlı kalmaktadır. Benzer şekilde, ABD’nin 2018’de çekilmesiyle işlevselliği azalan İran Nükleer Anlaşması (JCPOA) kapsamında UAEA, anlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesini beklemekten öteye geçememektedir.

Bu zorluklar karşısında UAEA, 2024-2029 Orta Vadeli Stratejisi (MTS) ile vizyonunu güncellemiştir. Strateji, nükleer enerjinin barışçıl kullanımını teşvik ederken askeri uygulamaları önlemeyi hedeflemektedir. Bu dönemde öne çıkan tehditler ise şunlardır:

  • İklim değişikliği, salgın hastalıklar ve artan küresel enerji talebi.
  • SMR, füzyon ve nükleer-yenilenebilir hibrit sistemlerin yaygınlaşması ihtiyacı.
  • Tıp ve sanayide radyasyon ile izotop kullanımının artması.
  • Siber riskler ve denetimleri etkileyen bölgesel çatışmalar.

Sonuç olarak, UAEA’nın nükleer güvenliği sağlama misyonunu tam anlamıyla yerine getirebilmesi için çok taraflı anlaşmaların etkin uygulanmasına ve yeni diplomatik girişimlere ihtiyaç duyulmaktadır. Ajansın, küresel güç dengelerinden ziyade acil önlemleri önceleyen bağımsız ve tarafsız bir tutum sergilemesi beklenmektedir.

[Doç. Dr. İzzet Arı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi’dir.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.