İsrail’in Gazze’deki operasyonlarına karşı uluslararası bir duruş sergilemek amacıyla 30 ülkenin temsilcisi, 15-16 Temmuz tarihlerinde Kolombiya’nın başkenti Bogota’da bir araya geldi. Lahey Grubu Olağanüstü Bakanlar Konferansı olarak bilinen bu toplantıda Türkiye’yi Dışişleri Bakan Yardımcısı Zeki Levent Gümrükçü temsil etti.
İlk Tartışmalar ve Dışişleri Bakanlığı’nın Açıklaması
Konferansın ardından İsrail’e yönelik 6 maddelik bir eylem planı içeren Ortak Bildiri yayımlandı. Başlangıçta Türkiye’nin bu bildiriye katılmadığı yönünde iddialar ortaya atıldı. Bu iddialar üzerine Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaparak durumu netleştirdi:
“Toplantı sonunda yayımlanan Ortak Bildiride yer alan hususlardan bazıları, ülkemizin uluslararası hukuki yükümlülükleri bakımından kurumlararası eş güdüm gerektirmektedir. Bu çerçevede, Ortak Bildiriye katılım öncesinde ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımızın gerekli hazırlıkları tamamlaması icap etmektedir. Esasen, Ortak Bildiride zikredilen tedbirlerin tamamına yakını ülkemiz tarafından halihazırda uygulanmaktadır. Türkiye, bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da Filistinlilerin haklarını koruyan her türlü girişimi en güçlü şekilde destekleyecektir.”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise 25 Temmuz’da katıldığı bir televizyon programında, bildiri için son imza tarihinin 30 Eylül olduğunu ve metinde yer alan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (UNCLOS) yapılan atıf nedeniyle bir değerlendirme süreci olduğunu belirtmişti.
Bildirideki Kritik UNCLOS Maddeleri
Türkiye’nin çekincesinin temelini, Ortak Bildiri’nin 2. ve 3. maddelerinde UNCLOS’a yapılan atıflar oluşturuyordu. Bu maddeler, İsrail’e yönelik askeri sevkiyatları engellemeyi amaçlıyordu.
Madde 2: Liman ve Geçiş Kısıtlamaları
İkinci madde, gemilerin İsrail’e silah ve mühimmat taşıma riski bulunduğunda limanların kullandırılmamasını öngörüyordu:
“…kara sularımız ve limanlarımızın soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve diğer uluslararası hukuk ihlallerini mümkün kılan veya kolaylaştıran faaliyetlere aracılık etmemesini teminen; kendi yetki alanımızda, uygun olduğu hallerde, UNCLOS dahil olmak üzere ilgili uluslararası hukuk kurallarına tam riayetle, herhangi bir limanda gemilerin geçişine, demirlemesine ve hizmet almasına engel olunması.”
Madde 3: Bayrak Devleti Sorumluluğu
Üçüncü madde ise bayrak taşıyan gemilerin sevkiyat yapmasını önlemeye odaklanıyordu:
“Bayraklarımızı taşıyan gemiler aracılığıyla İsrail’e silah, mühimmat, askeri yakıt, ilgili askeri teçhizat ve çift kullanımlı malzemelerin taşınmasının önlenmesi; …bu süreçte UNCLOS dahil olmak üzere ilgili uluslararası hukuk kurallarına tam riayetle hareket edilmesi…”
Türkiye’nin Şerhli İmzası ve Nihai Durum
Türkiye, Ege’deki statü sorunları nedeniyle taraf olmadığı UNCLOS’a yapılan bu atıflara şerh koyarak Ortak Bildiri’yi imzaladı. Bildiride, Bolivya, Kolombiya, Küba, Endonezya, Irak, Libya, Malezya, Namibya, Nikaragua, Umman, Saint Vincent ve Grenadinler, Güney Afrika ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 13 ülkenin İsrail ile suç ortaklığı bağlarını koparmak için altı önlemi derhal uygulamaya koymayı taahhüt ettiği belirtildi.
Bildirinin sonuna Türkiye’nin resmi şerhi şu ifadelerle eklendi:
“Türkiye Cumhuriyeti, Ortak Bildiride 10 Aralık 1982 tarihli ‘Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne yapılan atıflarla bağlı değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu Ortak Bildiriye katılması, söz konusu Sözleşme’ye ilişkin mevcut hukuki tutumunda herhangi bir değişiklik doğurmayacaktır.”
Siyasi Gündem ve CHP’nin Tepkisi
Konu, iç siyasette de yankı buldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, hükümetin ilk başta bildiriye imza atmamasını eleştirerek konuyu gündeme taşıdı.
“En son Kolombiya’da Lahey grubu Filistin için bir eylem planı hazırladı bizim temsilci imzalamadan kaçıp gitti. En son Hakan Fidan cevap veriyor bazı çıkarlarımızdan dolayı imzalamadık. Ufak atta civcivler yesin.”
Özel, eleştirilerini, “Netanyahu’ya tık yok, Trump’a tık yok. Millet eylem planı alıyor, tık yok. Ondan sonra orada burada geziyor, TikTok’a Kurtlar Vadisi koyuyor. Papucumun kenarı!” sözleriyle sürdürdü.