Direnişin ve Dirilişin Merkezi: Erkam’ın Evi
İslam’ın henüz ilk ışıklarını aradığı, Mekke’nin tarihi sokaklarında derin bir sessizliğin hakim olduğu bir dönem… Safa Tepesi‘nin eteklerinde, meraklı gözlerden uzakta konumlanmış bir ev, hakikatin ilk nefesine kucak açıyordu. Bu mütevazı duvarların ardında atan genç bir yürek, zamanla bir ümmete dönüşecek olan o kutlu nefesin ve çağlara meydan okuyacak bir direnişin habercisiydi. Erkam’ın evi, sıradan bir yapı değildi; o, İslam’ın ilk mektebi, ilk sığınağı ve ilk diriliş merkeziydi.
Erbay Kücet’in Kaleminden Tarihe Dokunan Bir Roman
Yazar Erbay Kücet‘in kaleminden çıkan “Erkam’ın İzinde”, bir evin nasıl koca bir ümmetin kalbine dönüştüğünü etkileyici bir dille okura sunuyor. Eser, genç bir adanmışlığın çağlara yön veren büyük bir medeniyetin temellerini nasıl attığını, o sade duvarlardan sokaklara yayılan fısıltıları ve ayetlerin yeryüzüne inen ilk yankılarını hissettiriyor.
O ev, adeta suskunluğa bürünmüş Mekke’nin kalbinde bir başkaldırının simgesiydi. Zincirlerin kırıldığı, unutulmuşların izzetle hatırlandığı bir diriliş meclisiydi. Hz. Peygamber‘in mübarek sesi Mekke sokaklarında yankılanmadan çok önce, ilk olarak o dört duvar arasında çınladı. İslamiyet ilk nefesini orada aldı, umut ilk kez orada yeşerdi.
Bir Ev Dünyayı Değiştirebilir mi?
“Erkam’ın İzinde” romanı, gençliğin yüreğinde taşıdığı o muazzam kudreti ve bir avuç inancın çağlara nasıl yön verdiğini gözler önüne seriyor. Sadakatin, cesaretin ve hikmetin beşiği olan o evin yankısı, bugün bile yeryüzünde dolaşarak bize o kadim soruyu soruyor:
“Bir ev, dünyayı değiştirebilir mi?”
Ve roman, geçmişten bugüne uzanan sarsılmaz bir inançla cevabı fısıldıyor: “Eğer inancın varsa, kapını aç…”
Bu eser, yalnızca bir şahsiyetin değil, bir ruhun dirilişini anlatıyor; bir isimden çok daha fazlası, adeta bir çağrı niteliği taşıyor. Her satırıyla besleyen, her sayfasıyla uyandıran, sadece okunan değil, adeta yaşanan bir iz bırakıyor. Erbay Kücet’in usta kaleminden süzülen “Erkam’ın İzinde”, Beyan Yayınları aracılığıyla gönül kapılarımızı aralamayı bekliyor.
Belki de bugün hepimiz bir Erkam bekliyoruzdur, ne dersiniz?
