Filistin’in Devlet Olarak Tanınması: Hangi Ülkeler Neden Karşı Çıkıyor?

Uluslararası arenada Filistin’in devlet olarak tanınması yönündeki diplomatik adımlar hız kazanıyor. Son olarak İngiltere Başbakanı Keir Starmer, İsrail’in belirli şartları yerine getirmemesi halinde Eylül ayındaki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Filistin’i devlet olarak tanıyacaklarını açıkladı. Starmer’ın bu adımı, Fransa’nın da benzer bir kararı duyurmasından hemen sonra geldi.

Başbakan Starmer, düzenlediği basın toplantısında İsrail’den beklentilerini şu şekilde sıraladı:

  • İki devletli çözüme yönelik uzun vadeli bir barış sürecine bağlılık gösterilmesi.
  • Gazze’deki insani krizi sonlandırmak için somut adımlar atılması.
  • Batı Şeria’nın ilhak edilmeyeceğine dair net bir taahhüt verilmesi.

Bu gelişmelerle birlikte, İspanya, Norveç, İrlanda, Slovenya ve Ermenistan gibi ülkelerin de geçtiğimiz yıl Filistin’i tanıma kararı almasıyla, Filistin’i devlet olarak tanıyan BM üyesi ülke sayısı 149’a yükseldi. İngiltere’nin de katılımıyla bu sayının 150’ye ulaşması bekleniyor. Filistinli liderler bu kararları memnuniyetle karşılarken, bu adımların barış görüşmelerini teşvik edeceğine inanılıyor. Ancak İsrail, böyle bir tanınmanın “kendi varlığına tehdit” oluşturacağını savunarak bu duruma kesin bir şekilde karşı çıkıyor.

Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store

Filistin’i Devlet Olarak Tanıyanlar ve Tanımayanlar

Günümüzde Birleşmiş Milletler’e (BM) üye 193 ülkeden 148’i Filistin’i devlet olarak tanımaktadır. Bu ülkeler arasında BM’deki 22 üyeli Arap Grubu, 57 ülkeli İslam İşbirliği Teşkilatı ve 120 üyeli Bağlantısızlar Hareketi gibi önemli bloklar yer alıyor. Türkiye, 15 Kasım 1988’de sürgünde ilan edilen Filistin Devleti’ni ilk gün tanıyan ülkelerden biri olmuştur.

Öte yandan, aralarında ABD, İngiltere, Almanya, Kanada, Avustralya, Japonya ve İtalya gibi 40’tan fazla ülke Filistin’i henüz devlet olarak tanımıyor. Ancak Avustralya, Mayıs 2024’te “iki devletli çözüme destek olmak amacıyla” Filistin’i tanıyabileceğini belirtmişti.

BM Güvenlik Konseyi’ndeki Veto Engeli

Nisan ayında ABD, BM Güvenlik Konseyi’nde Filistin’in tam üyeliğini öngören tasarıyı veto ederek süreci engellemişti. Cezayir tarafından sunulan teklif, ABD’nin daimi üye olarak veto hakkını kullanması nedeniyle reddedildi. Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas, bu vetoyu “etik dışı” olarak nitelerken, İsrail tasarıyı “utanç verici” bulduğunu açıkladı.

BM

Tanımamanın Arkasındaki Gerekçeler Neler?

Filistin’i devlet olarak tanımayan ülkelerin temel argümanı, bu statünün İsrail ile Filistin arasında doğrudan müzakereler sonucunda varılacak bir anlaşmayla belirlenmesi gerektiğidir.

Londra Ekonomi Okulu’ndan Prof. Fawaz Gerges, “ABD, Filistin devletini sözde desteklese de, İsrail ile Filistin arasındaki doğrudan müzakerelerde ısrar ederek aslında İsrail’e Filistin’in özerkliğini veto etme hakkı tanıyor,” şeklinde durumu analiz ediyor.

1990’larda başlayan ve 2014’te durma noktasına gelen barış görüşmelerinde sınırlar, Kudüs’ün statüsü ve Filistinli sığınmacıların durumu gibi temel konular çözümsüz kalmıştır. İsrail’in BM Büyükelçisi Gilad Erdan, üyeliğin onaylanmasının “7 Ekim’deki Hamas saldırıları sonrası terörü ödüllendirmek” anlamına geleceğini iddia ediyor.

Filistin’in BM’deki Mevcut Statüsü

Filistin, 2011’de BM’ye tam üyelik için başvurmuş ancak Güvenlik Konseyi’nde yeterli desteği bulamamıştı. 2012 yılında ise BM Genel Kurulu’nda yapılan oylama ile “üye olmayan gözlemci devlet” statüsü kazandı. Bu statü, Filistin’e Genel Kurul tartışmalarına katılma hakkı verse de oy kullanma yetkisi tanımıyor.

Filistin

Washington’daki Orta Doğu Enstitüsü’nden Khaled Elgindy, tam üyeliğin diplomatik statüyü yükselteceğini ancak iki devletli çözümün yalnızca “İsrail işgalinin sona ermesiyle” mümkün olacağını vurguluyor. Uzmanlar, BM üyeliğinin sembolik bir zafer olacağını, ancak işgal altındaki topraklarda bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin hala uzak bir hedef olduğunu belirtiyor.