Hayatın Kontağını Tekrar Çevirin: Korkuyu Yenip Harekete Geçmenin Yolları

Hayatın Motoru Durduğunda Ne Yapmalı?

Aracınızın aniden yolun ortasında durduğunu ve dünyanın hızla akıp gittiği o anı hatırlıyor musunuz? Genellikle bir çekici telefonu bu sorunu çözer. Peki, hayatınızın motoru sustuğunda ne olur? İşte o an, insanı yol kenarına iten dönemeçtir: İşten çıkarılma, bir yakının kaybı, biten bir ilişki, ağır borçlar veya anlamını yitirmiş bir kariyer…

Korku: Hayatın El Freni

Bu kilitlenmenin asıl adı korkudur. Yanlış karar verme korkusu, geçmişin üzerimizdeki gölgesi ve “Ya yine yanılırsam?” endişesi. Bazen başarısızlıktan korktuğumuz kadar başarının getireceği sorumluluktan da ürkeriz. Ancak bu kilit yalnızca hareketle kırılır. Unutmayın, beynimiz doğası gereği durgunluğu sever ve değişimi bir tehdit olarak algılar.

Alice Harikalar Diyarı’ndaki bilge kedinin dediği gibi: “Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin önemi yoktur.”

Bu yüzden sadece hareket edin. İşte atılacak bazı küçük adımlar:

  • Size şüpheli gelen o iş teklifini değerlendirin.
  • Gözünüze takılan o kursa kaydolun.
  • Daha önce hiç girmediğiniz sokaklarda kaybolmayı göze alın.

En kötü senaryoda, bildiğiniz yollara geri dönersiniz. Ancak atılan her adım, bir sonrakinin kapısını aralar.

Küçük İşaretleri Okuma Sanatı

Sürekli büyük resmi çözmeye çalışmaktan vazgeçin. Bunun yerine hayatın size sunduğu küçük işaretleri okuyun. Defter kenarına karaladığınız şekiller hangi anlarda beliriyor? Hangi konuları konuşurken zamanın nasıl geçtiğini unutuyorsunuz? Ben de avukatlık cübbemi çıkarırken bu işaretleri izledim. Karşıma çıkan “freelance yazarlık” ilanları ve okuduğum makaleler beni bu yola sürükledi ve bir gün “Neden olmasın?” dedim.

Motivasyon Hareketi Takip Eder

Motivasyonun gelmesini beklemek yerine, onun hareketin bir sonucu olduğunu kabul edin. Kendinize dev adımlar atma baskısı kurmayın. Örneğin, kitap yazarken tıkandığım günlerde çözümü küçücük bir not kağıdında buldum: “Bugün sadece bu beyazlığı dolduracağım.” O kağıda yazılan bir cümle, bir sonraki gün diğerini getirdi. Önemli olan, durgunluğu delecek o ilk çiziktir.

“Ne Yapmalıyım?” Yerine “Nasıl Biri Olmalıyım?”

Klasik “Ne yapmalıyım?” sorusunu bir kenara bırakın ve kendinize “Nasıl biri olmalıyım?” diye sorun. Daha erken kalkan biri mi olmak istiyorsunuz? O halde bu rolün gerektirdiği gibi davranın. Akşamdan telefonunuzu uzağa koyun, alarmı yatağın diğer ucuna kurun. Sahneyi şimdiden hazırlayın.

Sıradanın Büyüsünü Keşfedin

Hayatın sıradan anlarındaki sihri keşfettiğim günlerde kendime bir oyun yarattım: “Şef Seniority”. Önümdeki basit bir yemeği, sanki üç Michelin yıldızlı bir şefmişim gibi özenle hazırlayıp sundum. Peynir dilimlerini zarifçe yerleştirdim. Bu küçük ritüel, bulaşık yıkamayı bile ferahlatıcı bir eyleme dönüştürdü.

Son Viraj: Korkuya Rağmen Yola Çıkın

Gün batarken yapamadıklarınız için yas tutmak yerine, sadece bir dakikanızı ayırın. Tek bir telefon görüşmesi, tek bir e-posta, tek bir sayfa yazı… Unutmayın, çorak toprağa düşen tek bir damla su, yaklaşan fırtınanın habercisidir. Yol kenarında kalışınız geçicidir. Motor soğumuş gibi görünse de, ilk kıvılcım sadece bir adım uzağınızda. Cesaret, korkusuz olmak değil, titreyen ellerle de olsa kontağı çevirebilmektir.

“Yola çıkmayan düze varamaz,
Suya değmeden ıslanmaz.
Korkunun üstüne bas ki,
Hayat seni savurup atmasın.”

Şimdi kontağı çevirin. Gerisi sadece bir teferruattır.