Melisa Tapan’dan Sürdürülebilirlik Vizyonu: “Bu Bir Karar Değil, Varoluşsal Mesele”

Kökler ve Kanatlar: Kurumsal ve Girişimci Kimliklerin Sentezi

Sabancı Holding ve Vista Turizm AŞ’de yönetim kurulu üyesi, Sabancı Üniversitesi’nde mütevelli heyeti üyesi ve uluslararası konuk yaratıcı programı Gate 27’nin kurucusu olan Melisa Tapan, kurumsal yaşam ile girişimciliği “kök ve kanat” olarak nitelendiriyor. Bu iki alanın kendisine hem içgörü hem de ilhamla hareket etme yeteneği kazandırdığını belirtiyor. Tapan, “Kurumsal yaşam bana stratejik düşünme, analitik derinlik ve çok paydaşlı yapılar içinde hareket etme becerisi kazandırdı. Girişimcilik ise sezgilerimi dinlemeyi, bilinmeyene adım atmayı, yaratıcı risklere cesurca sarılmayı öğretti,” diyor. Günümüz liderliğinin, yaratıcılığı sadece sanatta değil, kurum kültüründe ve kolektif vizyonda yeniden tanımlamakla ilgili olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Değer olan nedir ve onu nasıl kalıcı kılabiliriz? Her şey bu soruda düğümleniyor.”

Varoluşsal Bir Mesele Olarak Sürdürülebilirlik

Melisa Tapan için sürdürülebilirlik bir karardan ziyade, varoluşsal bir mesele. Bu kavramı, sevgi alıp verebilme kapasitesiyle özdeşleştiren Tapan, doğanın bir parçası olduğumuzu ve onunla bir hikâye yazdığımızı sıkça unuttuğumuzu ifade ediyor. Ailesinin sürdürülebilirliği daima uzun ömürlü değerler yaratmak olarak gördüğünü belirten Tapan, bu yaklaşımın kendisini erken yaşta sistemleri, kültürel çeşitliliği ve doğa ile iletişimi sorgulamaya ittiğini söylüyor.

Bu merak, üniversite yıllarında bilinçli bir seçime dönüştü. Columbia Üniversitesi’ndeki yüksek lisansı sırasında kültür ve sanatı doğayla bir iletişim biçimi olarak okumaya başladı. Sabancı Üniversitesi’nden Ümit Şahin’in iklim politikaları ve Cambridge Üniversitesi’nin sürdürülebilir iş modelleri dersleriyle bu alandaki bilgisini derinleştirdi. Bu birikim, kolektif dönüşüm için ne yapabileceği sorusunu sormasına ve nihayetinde Gate 27’nin doğmasına zemin hazırladı.

İklim Krizi: Sadece Çevresel Değil, Ahlaki Bir Sınav

Tapan’a göre iklim değişikliğindeki en acil meselelerin başında kısa vadecilik ve sistemsel körlük geliyor. Kısa vadeli kâr-zarar mantığının, varoluşsal tehdidi görmeyi engellediğini belirtiyor. İkinci olarak, krizin adalet boyutuna dikkat çekiyor: “Küresel Güney’deki topluluklar, krizden en az sorumlu olmalarına rağmen en fazla zararı görüyor. Mülteciler, kadınlar, çocuklar ve yerli halklar gibi kırılgan gruplar daha savunmasız.” Son olarak, sorumluluğun yanlış yerlerde arandığını ifade ediyor. Küresel emisyonların %80’inden fazlasının büyük şirketlerden kaynaklanmasına rağmen tartışmanın bireysel alışkanlıklara odaklanmasını eleştiriyor. Tapan için iklim krizi, insanlığın yaşadığı yönsüzlük, adaletsizlik ve bağlantı kaybının bir yansımasıdır.

İlham Kaynakları: Doğa, Sanat ve Aile Mirası

Melisa Tapan, en büyük ilham kaynağının doğa olduğunu söylüyor. “Doğanın dinginliğinde, zamanın ağır akışının bana farkındalık kazandırdığına inanıyorum,” diyen Tapan, sürdürülebilirliğin ötesinde restoratif (onarıcı) yaklaşımların kendisini düşündürdüğünü ekliyor. Bu konuda Daniel Christian Wahl’ın “Designing Regenerative Cultures” kitabını ve Gate 27’de ağırladıkları Ekin Kano, KHORA, Nergiz Yeşil gibi sanatçıların işlerini örnek gösteriyor. Ailesi ve köklerinin de büyük bir ilham kaynağı olduğunu belirten Tapan, bu yıl ilk defa Sakıp Sabancı Spor Ödülleri’nin sorumluluğunu üstlenmenin motivasyonunu artırdığını dile getiriyor.

Tüketim Alışkanlıkları ve 6R Felsefesi

Tüketim alışkanlıkları ile gerçek ihtiyaçlar arasındaki uçuruma dikkat çeken Tapan, kendi yaşamında 6R modelini benimsediğini ifade ediyor. Bu model, sürdürülebilir bir yaşam için şu adımları öneriyor:

  • Reddet (Refuse)
  • Azalt (Reduce)
  • Yeniden Kullan (Reuse)
  • Onar (Repair)
  • Geri Dönüştür (Recycle)
  • Yeniden Dönüştür (Rot)

“Ürünlerin izini sürüyorum: Nasıl üretildi? Kim yaptı? Ne kadar yaşayacak? Sürdürülebilirlik benim için sadece alışkanlık değil, bir saygı biçimi. Doğaya, emeğe ve zamana,” diyerek gündelik tercihlerinin bu felsefeyle şekillendiğini belirtiyor.

Gate 27: Yaratıcılıkla Sürdürülebilir Bir Geleceğe

Gate 27’de sürdürülebilirlik, kurumun dokusuna işlemiş çok katmanlı bir kültür olarak ele alınıyor. Sadece ekolojik değil, aynı zamanda düşünsel bir dönüşümü hedeflediklerini belirten Tapan, konuk sanatçıları seçerken çevresel, toplumsal ve kültürel bağlamlarda üreten isimlere öncelik verdiklerini söylüyor. Bu doğrultuda, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden 11 (Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar), 12 (Sorumlu Tüketim ve Üretim), 13 (İklim Eylemi) ve 16 (Barış, Adalet ve Güçlü Kurumlar) maddelerini kapsayan projelere odaklanıyorlar. Amaçlarının, sanatın dönüştürücü gücünü kullanarak sürdürülebilir bir gelecek için somut adımlar atmak olduğunu vurguluyor.