Pasifik’i Sarsan 8.8’lik Deprem: Türkiye’nin Yarısı Büyüklüğünde Kırık Oluştu!

Rusya’nın Kamçatka Adası açıklarında, 29 Temmuz sabahı tarihin en büyük depremlerinden biri kaydedildi. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS) tarafından büyüklüğü 8.8 olarak açıklanan sarsıntı, Petropavlovsk-Kamçatka kentinin doğusunda ve yaklaşık 20 kilometre derinlikte meydana geldi.

Bu deprem, 2011’de Japonya’da büyük yıkıma neden olan 9.0 büyüklüğündeki depremden bu yana yaşanan en şiddetli sarsıntı olarak kayıtlara geçti. Aynı zamanda, sismolojik ölçümlerin başlangıcından bu yana gerçekleşen en büyük 10 deprem arasına girdi. “Pasifik Ateş Çemberi” olarak bilinen ve sismik aktivitenin yoğun olduğu kuşakta meydana gelen deprem, ABD’den Yeni Zelanda’ya, Japonya’dan Meksika’ya kadar geniş bir coğrafyada tsunami alarmı verilmesine ve milyonlarca insanın tahliye edilmesine yol açtı.

Pasifik Ateş Çemberi: Dev Depremlerin Merkezi

Peki, yeryüzünün en büyük sarsıntıları neden bu bölgede yoğunlaşıyor ve Pasifik Okyanusu’ndaki tsunamilerin potansiyel etkileri nelerdir? Uzmanlar, Kamçatka’nın, sismolojik olarak dünyanın en aktif hatlarından biri olan Kuril-Kamçatka hattı üzerinde bulunduğuna dikkat çekiyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nden Doçent Doktor Tuna Eken, bölgede 1990’dan bu yana 5 ve üzeri büyüklükte yaklaşık 700 deprem meydana geldiğini belirtiyor. Eken, bu hat üzerinde 1923’te 8.4 ve 1952’de 9.0 büyüklüğünde iki büyük depremin daha yaşandığını hatırlatarak, son 8.8’lik sarsıntının “tarihsel açıdan önemli bir boşluğu doldurmuş olabileceğini” ifade ediyor.

“Türkiye’nin Yarısı Kadar Bir Blok Hareket Etti”

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nden Doktor Öğretim Üyesi Ömer Kamacı, depremin merkez üssünde okyanus derinliğinin 7 bin metreyi bulduğunu söylüyor. Kamacı’ya göre bölgedeki büyük depremler, Pasifik Okyanusu’nun yoğun tektonik levhasının, daha hafif olan karasal levhaların altına dalmasından (dalma-batma zonu) kaynaklanıyor.

Kocaeli Üniversitesi Sismoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör Doktor Ergin Ulutaş, bu dalma-batma süreciyle okyanus tabanında devasa bir hareketlilik yaşandığını ve büyük su kütlelerinin yer değiştirdiğini anlatıyor. Ulutaş’a göre son deprem, okyanus tabanında yaklaşık 400 ila 500 kilometrelik bir kırığa neden oldu.

“Türkiye’nin yarısı kadar bir blok deniz içerisinde yukarı doğru hareket etti. Bu nedenle tüm Pasifik’i etkiliyor. Bütün ülkeler önlem almaya başlıyor ve kıyı şeridindeki kentlerine erken uyarı sinyalleri gönderiyor.”

Prof. Dr. Ergin Ulutaş

Bölgedeki Yüksek Tsunami Riski ve Uyarı Sistemleri

Pasifik Okyanusu’nda meydana gelen dev depremler, tarihin en yıkıcı tsunamilerini tetiklemesiyle biliniyor. Hawaii Üniversitesi’nden Doktor Öğretim Üyesi Helen Janiszewski, depremle harekete geçen su kütlelerinin oluşturduğu dalgaların, okyanus derinliğine bağlı olarak saatte 700 kilometre hıza ulaşabildiğini vurguluyor. Bu hız, bir yolcu uçağının hızına eşdeğer.Pasifik adaları ve kıyı bölgelerinde tsunami uyarıları yayınlanan bölgeler haritası

Prof. Dr. Ergin Ulutaş, 1980’lerden itibaren Pasifik Okyanusu’na yerleştirilen ölçüm cihazları sayesinde gelişmiş bir erken uyarı sistemi kurulduğunu belirtiyor. Sistemin işleyişini ise şöyle açıklıyor: “Tsunami erken uyarı sistemi, tsunaminin ne zaman olacağını öngörmez. Deprem olduktan sonra modellemeler yaparak dalgaların hangi kıyılara, ne zaman ve kaç metre yükseklikte ulaşabileceğini hesaplar ve ilgili ülkeleri uyarır.”

Volkanik Aktivite Uyarısı

Dr. Öğr. Üyesi Ömer Kamacı, 8.8’lik depremin ardından beş-altı metrelik dalgalar ölçüldüğünü ve daha büyük bir dalga beklemediğini belirtirken, bölgedeki bir başka tehlikeye dikkat çekiyor: volkanik aktivite. Kamacı, “Kamçatka’da 29’u aktif 160 volkan bulunuyor. Pasifik Ateş Çemberi’nde ise dünyadaki volkanların %75’ini oluşturan 450 volkan var ve bunların yarısı aktif” diyerek olası volkanik patlamalara karşı uyarıda bulunuyor.

Japonya'daki Chiba şehrinde bulunan Tokyo Bay'de halk sahil bölgelerinden ayrılıyor, iki kadın ellerinde şişme deniz yataklarını taşıyor

Türkiye’de Benzer Büyüklükte Bir Tsunami Olası Mı?

Uzmanlar, Pasifik’teki “dalma-batma” tipi depremlerin, Türkiye’de görülen “yanal atılımlı” faylardan farklı olduğunu vurguluyor. Dr. Ömer Kamacı, Türkiye’deki depremlerin büyüklük olarak daha düşük olmasına rağmen, yerleşim yerlerinin hemen altında gerçekleşmesi sebebiyle yıkım gücünün çok daha yüksek olabildiğini belirtiyor.

Ancak Kamacı, özellikle Ege’deki Girit Yayı‘nda dalma-batma tehlikesi olduğuna ve bu bölgede geçmişte tsunamiler yaşandığına dikkat çekiyor.

“Buradaki en son büyük deprem MS 365’te gerçekleşiyor ve 8.5’ten büyük olduğu tahmin ediliyor. Oluşan tsunami dalgalarının Lübnan ve Mısır’a kadar ulaştığı, hatta gemileri karaya sürüklediği rivayet ediliyor.”

Dr. Öğr. Üyesi Ömer Kamacı

Prof. Dr. Ergin Ulutaş da Ege kıyılarında deprem sonrası tsunami olasılığının bulunduğunu, ancak bu bölgedeki levha hareketliliğinin Pasifik’e kıyasla çok daha yavaş olması nedeniyle büyük depremlerin daha seyrek aralıklarla meydana geldiğini ekliyor.