Sana Göre Haber

8.8’lik Rusya Depremi: Tsunaminin Yıkıcı Olmasını Engelleyen Faktörler Nelerdi?

Dev Deprem Sonrası Korkulan Olmadı: Rusya’daki Tsunami Neden Sınırlı Kaldı?

Rusya’nın doğusunda meydana gelen ve dünya tarihinin en büyük sarsıntılarından biri olarak kaydedilen 8.8 büyüklüğündeki deprem, beklentilerin aksine yıkıcı bir tsunamiye yol açmadı. Yerel saatle 11:25’te gerçekleşen deprem, Pasifik kıyılarında büyük bir endişe yarattı ve milyonlarca insanın tahliye edilmesine neden oldu. Bu durum, akıllara 2004’teki Hint Okyanusu ve 2011’deki Japonya tsunamilerini getirse de, sonuç korkulduğu gibi olmadı.

Depremin Merkez Üssü ve Tsunami Dalgalarının Etkisi

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS), depremin merkez üssünün yerin yaklaşık 20 kilometre altında olduğunu bildirdi. Bu derinlik, deniz tabanında ciddi bir yer değiştirmeye neden olsa da, oluşan tsunami dalgaları kıyılarda en fazla 4 metreye ulaştı. Geçmişte yaşanan ve dalga boyları onlarca metreyi bulan tsunamilerle karşılaştırıldığında, bu dalgaların etkisi nispeten hafif kaldı.

Depremlerin Yuvası: Pasifik Ateş Çemberi

Depremin meydana geldiği Kamçatka Yarımadası, çok sayıda deprem ve volkanik faaliyet nedeniyle “Pasifik Ateş Çemberi” olarak bilinen bölgede yer alıyor. Bu bölge, Pasifik Okyanusu’nu çevreleyen tektonik levhalardan oluşur ve sismik açıdan oldukça aktiftir.

İngiliz Jeoloji Araştırmaları Kurumu’na göre, dünyadaki depremlerin yaklaşık %80’i bu halka üzerinde gerçekleşmektedir.

Bu bölgede Pasifik levhası, Kuzey Amerika levhasının altına doğru yılda yaklaşık 8 cm hızla hareket eder. Bu süreç her zaman pürüzsüz ilerlemez ve levhaların sıkışması sonucu büyük depremler meydana gelir.

Büyük Bir Tsunami Neden Yaşanmadı?

Deprem sonrası okyanus tabanındaki ani dikey hareket, suyu iterek tsunami dalgalarını oluşturur. Ancak dalgaların yıkıcılığını belirleyen tek faktör depremin büyüklüğü değildir.

Uzman Görüşleri ve Diğer Faktörler

Southampton Üniversitesi’nden tektonik profesörü Lisa McNeill, tsunami dalgalarının yüksekliğinin depremin şiddeti kadar, deniz tabanının yapısı ve kıyı şeridinin coğrafi özellikleriyle de yakından ilişkili olduğunu belirtiyor. Kıyının sığ veya derin olması ve nüfus yoğunluğu gibi etkenler, tsunaminin nihai etkisini belirler.

University College London’dan Dr. Stephen Hicks ise ilk tsunami modellerinin, depremin derinliği konusunda ihtiyatlı tahminler yapmış olabileceğini öne sürdü.

Hicks, “Eğer deprem beklenenden daha derinde meydana geldiyse, bu durum tsunami dalgalarının büyüklüğünü önemli ölçüde azaltmış olabilir” şeklinde konuştu.

Erken Uyarı Sistemlerinin Hayati Rolü

Felaketin önlenmesindeki bir diğer kritik unsur, gelişmiş erken uyarı sistemleriydi. Pasifik bölgesindeki ülkeler, sık yaşanan depremler nedeniyle halkı hızla uyarabilen tsunami merkezlerine sahiptir. Bu sistemler sayesinde, depremin hemen ardından bölge halkına tahliye uyarıları gönderildi ve olası can kayıpları en aza indirildi.

Bu durum, 2004’teki Noel tsunamisi ile büyük bir tezat oluşturuyor. O dönemde etkin bir uyarı sisteminin olmaması, 14 ülkede 230 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açmıştı. Bilim insanları, bölgede artçı sarsıntıların devam edebileceği konusunda uyarılarda bulunurken, Rusya Bilimler Akademisi’ne bağlı Jeofizik Araştırma Servisi (GS RAS) sismik hareketliliği yakından izlemeye devam ediyor.

Exit mobile version