CHP’nin Kritik Komisyon Sınavı: Masaya Oturmak Neden Büyük Bir Hata Olabilir?

CHP İçin Kritik Komisyon Kararı: Masaya Oturmak Meşruiyet Sağlar mı?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Merkez Yürütme Kurulu’nun, gündemdeki yeni meclis komisyonuyla ilgili ikazları dikkatle değerlendireceğine olan inanç tam. Siyasetin en sıcak gündemi, CHP’nin bu komisyona katılıp katılmayacağı üzerine yoğunlaşmış durumda. Sayın Özel’in üzerindeki baskılara rağmen, “barışa karşı çıkmış olmayalım” düşüncesiyle geri dönülmez bir hataya düşmemesi büyük önem taşıyor.

Komisyonun adı bile bir tartışma konusu. DEM Parti’nin “Terörsüz Türkiye” yerine “Kardeşlik ve Dayanışma Komisyonu” ismini önermesi, CHP’nin ise metinde “demokrasi” kelimesinin geçmesini talep etmesi, meselenin özünden uzaklaşıldığını gösteriyor. Peki, bir komisyonun adında “demokrasi” geçmesi onu demokratik yapar mı? Eğer gerçekten anayasa, hukuk ve demokrasi talepleri olsaydı, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uyulur, masum insanlar yıllarca hukuksuzca tutuklu kalmazdı.

LDP eski Başkanı Cem Toker’in şu sözleri durumu özetliyor: “AKP’nin özgürlükçü ve sivil anayasa yapması, KFC’nin tavuk hakları bildirgesi yayınlaması gibidir!”

Komisyona “demokrasi” kelimesinin eklenmesi veya kararların nitelikli çoğunlukla alınması talebi neyi değiştirecek? AKP-MHP ve DEM bir araya geldiğinde bu çoğunluğa zaten ulaşıyor. Bu durumda CHP’nin varlığı, masayı meşrulaştırmaktan öteye geçmeyecektir. Yılmaz Özdil’in de hatırlattığı gibi, CHP’nin bugüne dek reddedilen yüzlerce araştırma önergesi varken, bu komisyonda neden bu kadar ısrarla isteniyor?

Karşı Tarafların Gerçek Niyetleri Ne?

Öncelikle bir niyet analizi yapmak gerekiyor: Muhataplar gerçekten barış ve kardeşlik mi istiyor, yoksa farklı hesaplar mı peşindeler? DEM Parti, daha ilk günden adeta bir hesaplaşma manifestosuyla niyetini ortaya koydu. Bu bildiride Türkiye Cumhuriyeti, terörle mücadelesi nedeniyle soykırımla suçlandı. Diğer yanda AKP’nin tek derdi ise anayasayı değiştirerek Recep Tayyip Erdoğan’ın görev süresini uzatmak. Çünkü ufukta muhalefete karşı ağır bir yenilgi görünüyor.

“12 Eylül darbe anayasasından uzaklaşalım” söylemleriyle tek adam rejimine geçiş yapıldı. Aynı oyuna tekrar gelmek akıl kârı değil. CHP’li belediyelere yönelik saldırılar sürerken, DEM Parti’nin bu masada yer alması, senaryonun ne kadar sorunlu olduğunu tescilliyor.

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve Federe Yapı Tehlikesi

Emperyalist güçlerin, Kurtuluş Savaşı’nın yenilgisini hala hazmedemediği ve Lozan’la tarihe gömülen Sevr planını farklı makyajlarla yeniden canlandırmak istediği biliniyor. “Terörsüz Türkiye” söylemi altında, karşılıklı çıkarlara dayalı gizli hedefler yatıyor. Süleymaniye’de yakılan 30 kalaşnikofun kötü bir gösteriden ibaret olduğu, PKK’nın ise silah bırakıyormuş gibi yaparak varlığını korumaya devam ettiği açık. Devlet Bahçeli’nin bile tespit ettiği gibi, yan örgütler Öcalan’ın çağrısına uymuyor. Bu tehlikeli olasılık, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e büyük bir ihanet olur.

CHP Masaya Oturmadan Önce Neler Yapmalı?

CHP, “barışa karşılar” suçlamasına maruz kalmadan itirazlarını nasıl dile getirebilir? Öncelikle, güneydoğudaki barış ile Cumhurbaşkanı’nın görev süresi arasında bir bağ olmadığını net bir şekilde ilan etmelidir. CHP’nin görevi, ana muhalefet partisi olarak İYİ Parti ve Zafer Partisi ile bir araya gelerek acil bir karşı politika geliştirmektir. Halkın büyük çoğunluğu, bu kritik durumu anlayacak ve destekleyecek olgunluktadır.

CHP ve muhalefetin, oynanmak istenen bu teatral komisyonda ne kandırılacak takati ne de kaybedecek vakti vardır. CHP’nin genç lideri Özgür Özel, kararını verirken bu Cumhuriyeti miras bırakan Mustafa Kemal Atatürk‘ün ilkelerini hatırlamalıdır. Milyonlarca kararlı Kemalist, barış yolunda onun yanında olacaktır.