Dev Depremin Sırrı: Rusya’daki 8.8’lik Sarsıntı Neden Korkulan Tsunamiye Dönüşmedi?

Dev Deprem Korkuttu, Tsunami Neden Yıkıcı Olmadı?

Rusya’nın doğusunda 30 Temmuz’da yerel saatle 11.25’te meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki deprem, tarihteki en güçlü sarsıntılardan biri olmasına rağmen, korkulduğu kadar büyük bir tsunami felaketine yol açmadı. Pasifik kıyı şeridinde büyük endişe yaratan ve milyonlarca insanın tahliyesine neden olan olay, 2004 Hint Okyanusu ve 2011 Japonya tsunamilerini akıllara getirse de, sonuçları çok daha hafif oldu. Peki, bu devasa deprem ve ardından gelen tsunami neden beklenenden daha az hasara neden oldu?

Mega Depremin Arkasındaki Jeolojik Süreç

Depremin merkez üssü olan Kamçatka yarımadası, çok sayıda deprem ve volkanik aktivite nedeniyle “Pasifik Ateş Çemberi” olarak bilinen, jeolojik olarak oldukça hareketli bir bölgede yer alıyor. İngiliz Jeoloji Araştırmaları Kurumu’na göre, dünyadaki depremlerin yaklaşık %80’i bu hat üzerinde gerçekleşmektedir.

Bu bölgede, Pasifik levhası yılda yaklaşık 8 cm hızla (tırnak uzama hızının iki katı) kuzeybatıya doğru hareket ederek daha küçük olan Okhotsk mikro plakası ile çarpışıyor. Yoğun okyanusal Pasifik levhası, daha az yoğun olan mikro levhanın altına dalarak dünyanın merkezine doğru batar. Bu süreç genellikle pürüzsüz ilerlemez; levhalar birbirine takılıp büyük bir gerilim biriktirir. Binlerce yıl süren bu gerilim, dakikalar içinde aniden serbest kaldığında ise “mega bindirmeli deprem” adı verilen devasa sarsıntılar meydana gelir.

‘Fay Yüzlerce Kilometre Kırılabilir’

University College London’dan Dr. Stephen Hicks, bu tür depremlerin doğasını şöyle açıklıyor:

“Genellikle depremleri düşündüğümüzde, merkez üssünü haritadaki küçük bir nokta olarak hayal ederiz. Ancak bu kadar büyük depremlerde, fay hattı yüzlerce kilometre boyunca kırılmış olacaktır. Bu kadar büyük bir depremin oluşmasına neden olan şey, fayın bu kadar geniş bir alana yayılması ve kaymasıdır.”

Tarihin en büyük depremleri olan Şili, Alaska ve Sumatra sarsıntıları da mega bindirmeli depremlerdi. Nitekim dünkü depremin, 1952’de yaşanan 9,0 büyüklüğündeki depremin merkezine 30 km’den daha yakın bir noktada olması, bölgenin sismik riskini bir kez daha gözler önüne serdi.

Tsunami Dalgaları Neden Sınırlı Kaldı?

Levhalardaki bu ani ve devasa hareket, üzerindeki su kütlesini yerinden oynatarak tsunamiyi tetikler. Derin okyanusta bir yolcu uçağı hızına yakın, saatte 800 km‘yi aşan bir süratle ilerleyen tsunami dalgaları, sığ sulara yaklaştıkça yavaşlar ancak yükseklikleri artarak kıyıda dev bir su duvarı oluşturur. Yetkililer, dünkü depremin Rusya’nın doğu kıyılarında 4 metrelik tsunami dalgalarına yol açtığını belirtti. Bu, 2004 ve 2011’de görülen onlarca metrelik dalgalarla kıyaslandığında oldukça düşüktür.Japonya'da deprem sonrası tahliye edilen insanlar.

Southampton Üniversitesi’nden Prof. Lisa McNeill, tsunami yüksekliğini etkileyen faktörleri şöyle sıralıyor:

“Tsunami dalgasının yüksekliği, kıyıya yakın deniz tabanı şekillerinden ve ulaştığı yerin biçiminden de etkileniyor. Bu faktörler, kıyı şeridinin nüfus yoğunluğuyla birlikte, etkinin ne kadar ciddi olacağını şekillendiriyor.”

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’nun ilk verilerine göre depremin 20,7 km gibi sığ bir derinlikte olması, normalde daha büyük bir tsunamiyi tetikleyebilirdi. Ancak diğer faktörlerin etkisiyle felaketin boyutu sınırlı kaldı.

Erken Uyarı Sistemlerinin Hayati Rolü

Felaketin büyümesini engelleyen bir diğer önemli faktör ise geliştirilmiş erken uyarı sistemleri oldu. Pasifik bölgesindeki birçok ülkede bulunan tsunami merkezleri, depremin hemen ardından halka tahliye uyarıları gönderdi. 2004’teki büyük tsunamide böyle bir sistemin olmaması, 14 ülkede 230 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştu. Bilim insanlarının depremleri önceden tahmin etme yeteneği sınırlı olduğundan, bu tür uyarı sistemleri hayat kurtarıcı bir rol oynamaktadır.

Prof. McNeill, on gün önce aynı bölgede yaşanan 7,4’lük depremin bir öncü sarsıntı olabileceğini ancak bunun kesin bir tahmin sunmadığını belirtiyor. Rusya Bilimler Akademisi Jeofizik Araştırmaları (GS RAS), artçı sarsıntıların bir ay daha sürebileceği öngörüsüyle bölgeyi yakından izlemeye devam ediyor.