Sana Göre Haber

Ekrem İmamoğlu’ndan Çarpıcı Analiz: Türkiye İçin Demokrasi ve Refah Yol Haritası

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Temmuz’da T24’te kaleme aldığı ve Türkiye’nin yönetim sistemine dair eleştirilerini ve çözüm önerilerini içeren yazısını sosyal medya hesabı üzerinden yeniden paylaştı.

İmamoğlu, paylaşımında “İktidardan bağımsız olması gerekirken fiilen cumhurbaşkanlığına bağlanıp iktidarın siyasi çıkarları doğrultusunda faaliyet gösteren düzenleyici ve denetleyici kurumları özerk, hesap verebilir ve profesyonel yapılara dönüştüreceğiz” notunu düştü.

İmamoğlu’nun yazısında, mevcut yönetim sisteminin kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve demokrasi gibi temel ilkeleri zayıflattığına dikkat çekiliyor. Yazıda, “Alacağı her karar için Cumhurbaşkanının iki dudağının arasından çıkacak bir çift sözü bekleyen bir yasama; Cumhurbaşkanı adaylarını, seçilmiş milletvekillerini, gazetecileri cezaevine dolduran bir yargı; ‘faiz sebep enflasyon sonuç’ talimatıyla ekonomiyi zora sokan bir yürütme…” ifadeleriyle mevcut durum eleştiriliyor.

Yazar, Türkiye’nin bu duruma Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan sistemle geldiğini belirterek, bu sistemin Gazi Meclis’i zayıflattığını, denetim mekanizmalarını işlevsiz hale getirdiğini ve yargıyı yürütmenin etkisi altına soktuğunu savunuyor.

Kuvvetler Ayrılığı Yeniden Tesis Edilecek

İmamoğlu, çözüm olarak ilk adımın tek adam rejimini değiştirmek olduğunu vurguluyor. “Halkın tamamının seçtiği tek organ olan TBMM’yi siyasetin merkezine yerleştirebilmek ve yargıyı yürütmenin tasallutundan kurtarabilmek için bu sistemden kurtulacağız. TBMM’de anayasayı değiştirecek bir büyük uzlaşma sağlayıp parlamenter sisteme döneceğiz.” diyen İmamoğlu, bu süreçte mevcut sistemi demokratikleştirecek reformlar yapacaklarını belirtiyor. Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı kurullarının lağvedilmesi, bakanların yetkilerinin artırılması ve Meclis’in denetim araçlarının güçlendirilmesi planlanıyor.

Yargı Bağımsızlığı Sağlanacak

Yazıda, köklü bir yargı reformu vaadi de yer alıyor. “Yargıyı tarafsız ve bağımsız, hukuku üstün, adaleti erişilebilir kılacağız. AYM ve AİHM kararlarının bağlayıcılığını tartışmasız kabul edeceğiz.” denilerek, HSK’nın yapısının yeniden düzenleneceği ve hâkim-savcı atamalarında coğrafi teminat ilkesinin getirileceği ifade ediliyor.

Hukukun Üstünlüğü ve Temel Haklar

İfade özgürlüğünü kısıtlayan yasaların değiştirileceği, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının evrensel standartlarda güvence altına alınacağı ve sendikal hakların güçlendirileceği belirtiliyor. “Cumhurbaşkanına hakaret, dezenformasyon yasası gibi yasaların keyfi biçimde uygulanmasının önüne geçeceğiz.” sözü veriliyor.

Adil Seçimler ve Şeffaf Siyaset

Siyasi Partiler Kanunu’nun değiştirilmesi, YSK’nın bağımsızlaştırılması ve siyasetin finansmanının şeffaf hale getirilmesi gibi adımlarla adil bir rekabet ortamı sağlanacağı vurgulanıyor. Ayrıca, “yargı süreci tamamlanmadan görevden alınmasına imkân veren kayyım uygulamalarını kaldıracağız” denilerek seçmen iradesine saygı gösterileceği belirtiliyor.

Devlette Liyakat ve Medya Özgürlüğü

Kamu görevlisi alımlarında mülakatın kaldırılıp liyakatin esas alınacağı, bakanlıklarda müsteşarlık sisteminin geri getirileceği ifade ediliyor. Medya alanında ise, “Medya özgürlüğü ve ifade özgürlüğünü güvence altına alacağız. RTÜK ve Basın İlan Kurumunu yeninden yapılandıracak, TRT’nin ve Anadolu Ajansı’nın tarafsız yayın yapmasını temin edeceğiz.” vaatleri öne çıkıyor.

Özerk Kurumlar ve Güçlü Yerel Yönetimler

TCMB, BDDK, TÜİK, SPK gibi düzenleyici ve denetleyici kurumların siyasi baskıdan kurtarılarak özerk yapılara dönüştürüleceği belirtiliyor. Yerel yönetimlerin idari ve mali açıdan güçlendirileceği, bütçe paylarında adaletin sağlanacağı ve katılımcı demokrasinin kent konseyleri gibi mekanizmalarla yaygınlaştırılacağı anlatılıyor.

İmamoğlu, yazısını şu sözlerle noktalıyor: “Refah, adalet ve demokrasi… Bu üç kavram birbiriyle doğrudan bağlantılı. Adalet ve demokrasi olmadan refahın olması mümkün değil. Bahsettiğimiz bu reformları yaptıkça, ekonomimiz hızla düzelecek, 86 milyon insanımız yoksulluğu değil zenginliği, güçlü geleceği ve bereketi konuşacak. Çok az kaldı.”

Exit mobile version