Filistin’in Devletleşme Mücadelesinin Kökenleri
Filistin’in bir devlet olma yolundaki uzun ve zorlu mücadelesi, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Orta Doğu coğrafyasının yeniden şekillendirilmesiyle başlamıştır. İngiltere’nin 1917 yılında yayımladığı Balfour Deklarasyonu ile Filistin topraklarında Yahudi halkı için “ulusal bir yuva” kurulmasını vaat etmesi, bölgedeki tansiyonu artıran ilk adımlardan biri oldu.
1947 yılında Birleşmiş Milletler (BM), 181 sayılı kararla Filistin’in bir Arap ve bir Yahudi devleti olarak bölünmesini öngören bir planı kabul etti. Ancak bu plan, 1948’de İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesi ve hemen ardından patlak veren Arap-İsrail Savaşı nedeniyle hayata geçirilemedi. Bu savaş, yüz binlerce Filistinlinin topraklarından sürülmesine neden oldu ve bu trajik olay Filistinliler tarafından “Nakba” (Büyük Felaket) olarak adlandırıldı.
Nakba ve İsrail’in Kuruluşu
14 Mayıs 1948‘de İngiliz Manda yönetiminin sona ermesiyle birlikte David Ben-Gurion, İsrail Devleti’nin kurulduğunu resmen ilan etti. Bu tarih, Filistinliler için Nakba’nın başlangıcı olarak kabul edilir. 1947-1949 yılları arasında, dönemin Filistinli nüfusunun yaklaşık %80’ine denk gelen 700 bin ila 750 bin kişi evlerinden ve topraklarından zorla çıkarıldı.
Bağımsız Filistin Devleti’nin İlanı
Tarihler 15 Kasım 1988‘i gösterdiğinde, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat, Cezayir’de düzenlenen Filistin Ulusal Konseyi toplantısında başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti’ni ilan etti. Bu adım, Filistin’in uluslararası alanda tanınma sürecini başlattı. Türkiye, bu ilanı ilk gün tanıyan 13 ülkeden biri oldu.
Filistin’i Tanıyan ve Tanımayan Ülkeler
2025 yılı itibarıyla, Birleşmiş Milletler’e üye 147 ülke Filistin Devleti’ni resmen tanımaktadır. Bu ülkelerin büyük bir kısmı Asya, Afrika ve Latin Amerika’da yer alırken, aralarında Çin, Rusya, Brezilya ve Güney Afrika gibi önemli bölgesel güçler de bulunmaktadır.
Filistin’i Tanıyan Başlıca Ülkeler
Filistin’in bağımsızlık ilanını ilk gün tanıyan ülkeler arasında Türkiye, Cezayir, Irak, Malezya, Suudi Arabistan ve Yemen gibi ülkeler yer almaktadır. Avrupa’da ise İsveç (2014), birçok Doğu Avrupa ülkesi ve son olarak 2024’te İspanya, Norveç ve İrlanda Filistin’i tanıyanlar kervanına katılmıştır.
Tanıyan Ülkelerin Listesi (Kuruluştan Günümüze)
- 1988 Yılı Sonuna Kadar: Afganistan, Bangladeş, BAE, Küba, Pakistan, Sırbistan, Ürdün, Arnavutluk, Mısır, Nijerya, Kıbrıs, Çekya, Slovakya, Rusya, Ukrayna, Vietnam, Çin, Macaristan, Romanya, Polonya ve daha birçok ülke.
- 1989-2010 Arası: İran (1989), Kazakistan (1992), Azerbaycan (1992), Güney Afrika (1995), Paraguay (2005), Kosta Rika (2008), Venezuela (2009), Brezilya (2010).
- 2011-2024 Arası: Şili (2011), Suriye (2011), İzlanda (2011), Tayland (2012), İsveç (2014), Kolombiya (2018), Barbados (2024), İspanya (2024), Norveç (2024), Slovenya (2024), Ermenistan (2024).
- 2025’te Tanıyanlar: Meksika (5 Şubat 2025).
Filistin’i Henüz Tanımayan Ülkeler
Filistin’i devlet olarak tanımayan ülkeler arasında ABD, Birleşik Krallık, Almanya, Japonya, Kanada ve Avustralya gibi Batılı devletler öne çıkmaktadır. Bu ülkeler, Filistin’in devlet statüsünün ancak İsrail ile yapılacak doğrudan müzakereler sonucunda belirlenmesi gerektiğini savunmaktadır. Örneğin, ABD, Nisan 2024’te Filistin’in BM’ye tam üyeliğini veto ederek bu tutumunu yinelemiştir. Tanımayan diğer bazı ülkeler ise İtalya, Hollanda, Güney Kore, İsviçre ve Yunanistan’dır.
Tanıma Sürecinde Beklenen Adımlar
Eylül 2025’te düzenlenecek BM Genel Kurulu’nun kritik bir dönemeç olması bekleniyor. Fransa, 24 Temmuz 2025’te Filistin’i tanıyacağını açıklamıştır. Benzer şekilde, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ve Kanada Başbakanı Mark Carney de Eylül 2025’te ülkelerinin Filistin’i tanıyacağını duyurmuştur.
Filistin’in Tanınmasının Önemi ve İki Devletli Çözüm
İki devletli çözüm, 1990’lardaki Oslo Barış Süreci ile gündeme gelen ve İsrail ile Filistin’in barış içinde yan yana var olmasını hedefleyen bir modeldir. Ancak Kudüs’ün statüsü, sınırlar ve mültecilerin geri dönüş hakkı gibi konulardaki anlaşmazlıklar nedeniyle süreç 2014’te durmuştur. Filistin’in devlet olarak tanınması, sembolik bir değerin ötesinde pratik sonuçlar doğurma potansiyeline sahiptir. Bu tanınma, Filistin’in uluslararası örgütlere tam üye olmasını, uluslararası mahkemelerde hak aramasını ve diplomatik gücünü artırmasını sağlar.
Filistin Bayrağının Anlamlı Hikayesi
Filistin bayrağı, halkın kimliğini ve tarihsel mücadelesini yansıtan güçlü bir semboldür. Kökeni, 1916’daki Arap İsyanı’nda kullanılan pan-Arap renklerine dayanır ve 1964 yılında FKÖ tarafından resmi olarak kabul edilmiştir.
Bayraktaki Renklerin Anlamları:
- Siyah: Arap halkının tarih boyunca yaşadığı zorlu ve karanlık dönemleri temsil eder.
- Beyaz: Emevileri simgeler ve umudu, barışı ve gelecek için temiz bir başlangıcı ifade eder.
- Yeşil: Fatımileri, İslamiyet’i ve Filistin’in verimli topraklarını simgeler.
- Kırmızı Üçgen: Filistin halkının bağımsızlık ve direniş ruhunu, bu uğurda dökülen kanları ve mücadeleyi temsil eder.