İstanbul Mushafı: Hattat Hüseyin Kutlu Liderliğinde Tarihe Not Düşülen Anıtsal Eser
Medeniyetimizin derinliklerinden gelen ve ruhumuzu okşayan bir şaheser, Hattat Hüseyin Kutlu Hocaefendi’nin şu müstesna sözleriyle adeta bir hakikati ilan ediyor: “Dünyada bizim yaptığımız kağıttan daha iyisi yok.” Bu ifade, sadece teknik bir üstünlüğün değil, asırlardır süregelen bir irfanın, titiz bir zanaatkarlığın ve derin bir adanmışlığın somutlaşmış halidir. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın destekleriyle dünyaya sunulan İstanbul Mushafı, bu eşsiz kağıt üzerinde hayat bularak tarihe altın harflerle yazılan bir destan niteliğindedir.
Hüseyin Kutlu: Gelenekten Geleceğe Bir Sanat Köprüsü
Genç nesillerin zihnindeki “hoca” veya “tekke” gibi kalıpların ötesinde, Hüseyin Kutlu Hocaefendi, geleneksel sanatları modern teknoloji ve çağdaş bir vizyonla birleştiren bir öncüdür. 1949 Konya doğumlu olan Kutlu, ilim ve sanat yolculuğunda önemli merhaleler katetmiştir. Konya İmam-Hatip Okulu’nun ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde eğitim görmüş, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki göreviyle de ilmi birikimini derinleştirmiştir. Hat sanatındaki maharetini ise büyük üstat Hattat Hamid Aytaç’tan 1974 yılında aldığı sülüs-nesih icazetiyle taçlandırmış, Uğur Derman ile talik meşk ederek sanatını zenginleştirmiştir.
1975’ten bu yana 81 öğrencisine icazet vererek bu kadim sanatı gelecek nesillere aktaran Kutlu, BİKSAD Sanat Atölyesi ve Beykoz’daki İslam Medeniyetleri Sanat Bahçesi’ndeki faaliyetleriyle bu mirası canlı tutma gayretini sürdürmektedir. Hocaefendi’nin her bir harfi “ibadet niyetiyle” işlemesi, İstanbul Mushafı’nı sıradan bir kitaptan çıkarıp yaşayan bir medeniyet abidesine dönüştürmüştür.
İstanbul Mushafı: 14 Asırlık Birikimin Anıtsal Projesi
İstanbul Mushafı, İslam sanatlarının 14 asırlık birikimini hat, tezhip, cilt ve kağıt işçiliğiyle buluşturan, tarihe geçecek anıtsal bir çalışmadır. 2016’da yazımına başlanan ve tam sekiz yıl süren bu muazzam proje, 66 uzman hattat, müzehhip ve mücellitten oluşan dev bir ekibin aşkla çalışması sonucu tamamlanmıştır. Bu eser, estetik bir şölen sunmanın ötesinde, İslam medeniyetinin 15 yüzyıllık seyrine “Mushaf Sanatları Tarihi” açısından bakmayı amaçlamaktadır.
- 11 Farklı Hat Çeşidi: Kufi’den Nesih’e, Sülüs’ten Talik’e uzanan zengin bir hat yelpazesi kullanılmıştır.
- 62 Farklı Sayfa Tasarımı: Her sayfa titizlikle ve özgün bir anlayışla işlenmiştir.
- 10 Ciltlik Dev Eser: Her ciltte Emevi, Abbasi, Selçuklu, Memlük, Endülüs, İlhanlı, Timur, Babür, Safevi ve Osmanlı gibi farklı dönemlerin estetik anlayışı yansıtılmıştır.
Bir Medeniyetin Meydan Okuyuşu
Bu proje, aynı zamanda bir medeniyetin dünyaya güçlü bir mesajıdır. Hüseyin Kutlu Hocaefendi’nin vurguladığı gibi, İstanbul Mushafı, asırlardır İslam ümmetini küçümseyen Batı’ya verilmiş sanatsal bir cevaptır.
“Bu tepeden baktığınız ümmet bak neler yapıyor! Muhteşem Süleyman döneminde değil, sizin haşarat gibi ayaklar altında ezmeye çalıştığınız, çeşitli fitnelerle içini boşalttığınız bu ümmet bak neler yapıyor? Sizin inkâr ettiğiniz bu İslam dini nasıl güzelliklere ev sahipliği yapmış, nasıl bir medeniyetin temellerini atmış, insafınız varsa görün! Şimdiye kadar yazdığınız, bastığınız ne kadar inciliniz, sanatlı tevratınız varsa getirin, hadi boy ölçelim bakalım medeni kimmiş?”
Bu sözler, sanatıyla ve irfanıyla yükselen bir ümmetin dünyaya gururla ilan ettiği bir duruşu temsil etmektedir.
Projenin Kalbi: Eşsiz İstanbul Kağıdı
Hüseyin Kutlu Hocaefendi’nin “Dünyada bizim yaptığımız kağıttan daha iyisi yok” sözünün ardındaki sır, projenin temelini oluşturan kağıtta gizlidir. İstanbul Mushafı için kullanılan kağıtlar, tamamen doğal malzemelerle, geleneksel yöntemlere sadık kalınarak İstanbul’da özel tekniklerle üretilmiştir. Bu kağıtlar, sadece el işçiliğinin eşsiz dokusuna sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda modern dayanıklılık testlerinden geçerek yüzyıllara meydan okuyacak bir sağlamlık sunar. Mürekkeplerin bile zemzem suyu ve doğal pigmentlerle hazırlanması, projenin manevi derinliğini ve hassasiyetini göstermektedir.
Bir Medeniyet İçin Kağıdın Önemi
Kur’an-ı Kerim’in ilk emrinin “İkra!” (Oku!) olduğunu unutmamalıyız. Okumak, bilginin bir zemine kaydedilmesini gerektirir ve bu zemin kağıttır. Kağıt; bilginin, sanatın, tarihin ve inancın taşıyıcısıdır. Bir milletin savunma sanayii ne kadar güçlüyse, kültürel mirasını taşıyan kağıdı da o denli sağlam olmalıdır. Çünkü kağıt, bir milletin hafızası ve kimliğidir. Dolayısıyla İstanbul Mushafı’nda kullanılan bu üstün nitelikli kağıt, bir kültürel bağımsızlık nişanesidir.
Bir Gurur Kaynağı ve Dirilişin Sembolü
Bu fevkalade eser, sadece Türkiye için değil, tüm İslam dünyası için bir gurur vesilesidir. İstanbul Mushafı, bizlere medeniyetimizin gücünü, sanatımızın ihtişamını ve zanaatkârlarımızın yeteneğini bir kez daha hatırlatmaktadır. Hüseyin Kutlu Hocaefendi ve ekibinin bu eşsiz çalışması, bir kitaptan çok daha fazlasını, bir dirilişin ve medeniyetin yeniden yükselişinin sembolünü ifade etmektedir. Bu kağıt, bu hat ve bu tezhip, hep birlikte dünyaya şu mesajı vermektedir: “Biz buradayız, medeniyetimiz yaşıyor ve en güzeliyle yaşıyor!”
Sözlerimizin kemali, affınızdadır.
“Hû!”