CHP’nin Komisyon Kararı Neden Kritik Bir Hata?
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP), iktidarın gündeme getirdiği ve içeriği belirsiz olan Türk-Kürt-Arap komisyonuna katılma kararı, parti için ciddi bir siyasi hata olarak değerlendiriliyor. Peki, bu katılım neden bu kadar sorunlu görülüyor?
1. Sürece Meşruiyet Kazandırma Riski
İktidarın “terörsüz Türkiye” komisyonu olarak adlandırdığı bu girişim, aslında CHP’nin dışarıda bırakıldığı bir sürece “yasallık” ve “meşruiyet” kazandırma amacı taşıyor. Bu süreç, ABD, Cumhur İttifakı ve PKK üçgeninde, Barrack, Erdoğan, Bahçeli, Öcalan, Kandil ve DEM Parti arasında şekillendirildi. Taraflar tüm adımları gizlice atarken, şimdi sorumluluk paylaşımı aşamasında CHP’yi de masaya davet ediyorlar.
2. ‘Normalleşme’ Yanılgısı ve Siyasi Tuzağı
Bu süreç, bir yönüyle CHP’yi belediye seçimlerinde DEM Parti ile işbirliği yapmakla suçlayan iktidarın, DEM seçmenini CHP’den uzaklaştırarak kendi yanına çekme operasyonudur. CHP’nin bu aşamada komisyona katılması, kendi ayağına sıkmasından farksızdır. Ayrıca, CHP’li belediyelere yönelik ‘terör’ operasyonları devam ederken ve belediye başkanları kayyumlarla görevden alınırken, böyle bir komisyona katılmak teslimiyet olarak algılanabilir. Bu durum, Özgür Özel’in düzeltmeye çalıştığı “normalleşme” yanlışının tekrarı anlamına gelecektir.
3. Komisyonun Asıl Adı: Türk-Kürt-Arap İttifakı
Bu açılım, Kürt meselesine bir çözüm bulma ya da ülkeyi demokratikleştirme amacı taşımamaktadır. Asıl hedef, iktidarın “yeni Ortadoğu düzeninden” pay alarak kendi pozisyonunu sağlamlaştırmasıdır. CHP’nin bu oyuna dahil olması, bu hedefe hizmet etmesi demektir. Komisyonun gerçek adı, çeşitli isimler altında gizlense de, niteliksel olarak bir “Türk-Kürt-Arap komisyonu”dur. Bu durum, çeşitli liderlerin açıklamalarıyla da desteklenmektedir:
- Barrack’ın “Osmanlı millet sistemi” önerisi
- Erdoğan’ın “Türk-Kürt-Arap ittifakı” çıkışı
- Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanının Kürt ve Alevi yardımcıları olmalı” talebi
- Ahmet Türk’ün “Irak ve Suriye Kürtleri, Osmanlı’daki gibi Türklerle yaşamak istiyor” sözleri
- Öcalan’ın AKP’ye “Yavuz gibi çözün, Safevi’ye karşı Türk-Kürt ittifakı kurun” çağrısı
CHP, bu tehlikeli bütünün meşruiyet kazanması için sürece davet edilmektedir.
4. Antidemokratik Yapı ve Etkisiz Rol
Erdoğan’ın ifadesiyle bir “AKP-MHP-DEM ittifakı” zaten kurulmuş durumdadır. Komisyonun sandalye dağılımı, DEM Parti’ye dahi ihtiyaç duyulmayacak şekilde antidemokratik bir yapıda tasarlanmıştır. Bu nedenle, CHP’nin bu komisyona katılımının içeriğe herhangi bir katkısı veya etkisi olmayacaktır. Aslında hedeflenen, kurucusu CHP olan rejimin kalan unsurlarını değiştirmektir. CHP’nin bu komisyona katılması, kendi mirasının tasfiyesine ortak olması anlamına gelir.
5. CHP’nin Tek Misyonu: Sürece Meşruiyet Sağlamak
AKP, MHP ve DEM’in ne bu süreç ne de yeni anayasa için CHP’nin sayısal desteğine ihtiyacı yoktur. Ancak CHP’nin dahil olmadığı bir sürecin toplum nezdinde meşruiyeti olmayacaktır. İktidar, CHP’yi fikirlerinden veya katkısından dolayı değil, sadece bu meşruiyeti sağlamak için kullanmak istemektedir. Onlar için önemli olan, CHP’nin komisyonda var olmasıdır, onay vermesi veya itiraz etmesi değil. CHP yönetimi, Cumhuriyetle hesaplaşma amacı taşıyan bu komisyona katılarak iktidar nezdinde değer kazanabilir, ancak kendisini birinci parti yapan seçmen kitlesi nezdinde büyük bir değer kaybı yaşayacaktır. Bu hatadan dönmek için hala bir fırsat varken bu uyarıyı yapmak önemlidir.