İran-ABD Hattında Gerilim: Müzakereler İçin Tazminat Şartı
İran, İsrail ile yaşadığı 12 günlük çatışmanın ardından Amerika Birleşik Devletleri’ne yönelik diplomatik tavrını net bir şekilde ortaya koydu. İran Dışişleri Bakanı ve baş nükleer müzakereci Abbas Arakçi, Financial Times’a verdiği demeçte, ABD’nin savaş sırasındaki müdahalelerinin Viyana’daki nükleer görüşmeleri sabote ettiğini belirtti. Arakçi, müzakere masasına yeniden oturmanın tek koşulunun Washington’ın tazminat ödemesi ve geleceğe yönelik güvenceler vermesi olduğunu vurguladı.
“Önce Zararı Tazmin Edin, Sonra Konuşalım”
“Neden müzakereler sürerken bizi hedef aldıklarını açıklamalılar. Ve aynı şeyin tekrar etmeyeceğine dair açık bir güvence sunmalılar. Ayrıca savaş sırasında verdikleri zararı da tazmin etmeliler.”
Arakçi, bu ifadeleriyle ABD’ye net bir mesaj gönderirken, Tahran’ın talep ettiği tazminatın miktarı veya niteliği hakkında ayrıntı vermedi.
ABD Saldırıları Süreci Nasıl Etkiledi?
13 Haziran‘da başlayıp 12 gün süren savaşta İsrail, İran’a yönelik geniş çaplı hava saldırıları düzenlemişti. Bu saldırılarda İran’ın hava savunma sistemleri, üst düzey komutanları ve en az 13 nükleer bilim insanı hedef alınmıştı. İran’ın misillemesi ise onlarca füze ve SİHA ile olmuştu. Çatışmalar sonucunda İran kaynaklarına göre 1000’den fazla, İsrail’e göre ise 29 kişi yaşamını yitirdi.
Savaşın son günlerinde ABD’nin de devreye girerek İran’ın uranyum zenginleştirme tesislerini bombalaması, süreci tamamen rayından çıkardı. Arakçi, Fordo ve Natanz gibi kritik tesislerin ağır hasar aldığını ve İsfahan’da açılması planlanan yeni bir tesisin de vurulduğunu ilk kez doğruladı.
“Yeniden Kandırılmayacağız”
“Bu saldırılar gösterdi ki İran’ın nükleer programına dair askeri bir çözüm yok. Müzakereyle çözülebilecek bir meseleyle karşı karşıyayız. Halk bana ‘Artık zaman kaybetme, yeniden kandırılma’ diyor.”
Arakçi, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin “gerçekçi ve güvenilir” bir tutum sergilememesi halinde İran kamuoyunun ve siyasi elitinin yeni görüşmelere şiddetle karşı çıkacağını belirtti.
Uranyum Zenginleştirme ve Yaptırım Tehditleri
Donald Trump’ın, İran’ın tüm uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurmasını bir ön koşul olarak sunmasına Arakçi sert tepki gösterdi. “Zenginleştirme faaliyetinin tamamen sıfırlanmasını kabul etmiyoruz. Bu bir hak meselesi,” diyen Arakçi, İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) çerçevesinde barışçıl nükleer enerji hakkını savundu.
Trump ise İran’ın yeniden zenginleştirmeye başlaması durumunda “nükleer programlarını parmak şıklatır gibi yok edeceklerini” söyleyerek tehdidini yineledi ve yeni petrol yaptırımlarını devreye soktu.
Avrupa’ya Uyarı: “Her Şey Biter”
Arakçi, 2015 nükleer anlaşmasının Avrupalı tarafları olan İngiltere, Fransa ve Almanya‘yı da uyardı. Bu ülkelerin, İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile iş birliğine dönmemesi halinde BM yaptırımlarını yeniden devreye sokma (snapback) tehdidine, “Bu mekanizmanın devreye sokulması, Avrupa ile yürütülen tüm görüşmelerin sonu olur” şeklinde yanıt verdi.
“Asıl Olan Teknoloji ve İnsan Gücüdür”
Savaşta nükleer tesislerin ciddi hasar gördüğünü kabul eden Arakçi, Tahran’ın teknolojik altyapısının gücünü koruduğunu savundu. “Binalar yeniden inşa edilir, makineler yenilenir. Asıl olan teknolojiye ve yetişmiş insan gücüne sahip olmaktır,” diyerek İran’ın zenginleştirme kapasitesini sürdürdüğünü ima etti.
Çatışmanın Özeti: Ne Olmuştu?
İsrail, 13 Haziran‘da İran’ın nükleer tesislerini ve üst düzey komutanlarını hedef alan saldırılar başlattı. Bu saldırılarda İran Genelkurmay Başkanı ve Devrim Muhafızları Genel Komutanı dahil olmak üzere birçok üst düzey isim ve 9 nükleer bilim insanı hayatını kaybetti. Sivil can kaybı 1100 olarak açıklandı. İran’ın füze saldırılarıyla verdiği karşılıkta ise İsrail’e göre 29 kişi öldü. 22 Haziran‘da ABD, İran’ın Natanz, Fordo ve İsfahan’daki nükleer tesislerini vurdu. İran, ertesi gün ABD’nin Katar’daki El-Udeyd Hava Üssü’ne saldırarak misillemede bulundu. Ateşkes, 24 Haziran‘da ABD Başkanı Donald Trump tarafından ilan edildi.