Siyasetin Belirleyicisi: Geçmiş mi, Gelecek mi?
Siyasetin genellikle geçmiş olaylar, partilerin ve liderlerin eski performansları üzerinden şekillendiği düşünülür. Ancak bu yaygın kanının aksine, siyaset aslında geleceğe yönelik beklentilerle belirlenir. Siyasi partiler, liderler ve onlara destek veren seçmenler, kararlarını ve davranışlarını büyük ölçüde gelecek beklentilerine dayandırır. Geçmişteki olaylar ve tutumlar bu beklentileri yalnızca bir dereceye kadar etkilerken, asıl belirleyici olan geleceğe dair kurulan senaryolardır.
Ucu Açık ‘Süreç’ ve ‘Komisyon’ Belirsizliği
Türkiye’de yürütülen ve “Süreç” olarak adlandırılan olgunun ismi neden bir türlü netleştirilemedi? Çünkü bu sürecin baş aktörü olan İktidar başta olmak üzere, tüm tarafların beklentileri birbirinden oldukça farklıydı. Dahası, her bir taraf, nihai kararı verecek olan seçmeni etkileyebilmek ve oyunu alabilmek adına gerçek beklentilerinin bir kısmını gizleme yoluna gitti. Bu durum, kurulması planlanan “Komisyonun” adı üzerinde bile tam bir uzlaşı sağlanamamasına neden oldu. Bu analizde, Komisyon’a yansıyan bu farklı beklentilere odaklanılacaktır.
Farklı Siyasi Aktörlerin Beklenti ve Hedefleri
İktidar Kanadının Ajandası
- Siyasi ömrünü mümkün olduğunca uzatma çabası.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa’ya aykırı olduğu tartışılan üçüncü dönem başkanlığını sürdürülebilir kılmak.
- Başarısızlığı belirginleşen tek kişilik “Şahsım Devleti Rejimi” için yeni bir Anayasa ile bu durumu örtecek yeni yetkiler elde etmek.
- Toplumsal ve siyasal muhalefeti etkisiz hale getirecek yeni yasal düzenlemeler yapmak.
- Suriye’nin kuzeyindeki Kürt oluşumuna karşı, en azından kamuoyu önünde, net bir tavır sergilemek.
Emperyalist Kanadın Beklentileri
- İsrail’in bölgesel güvenliğinin teminat altına alınması.
- Türkiye’nin, özellikle Suriye’deki gelişmeler başta olmak üzere, Ortadoğu’daki sorunların çözümünde kendi politikalarının bir uzantısı olarak konumlandırılması.
- Türkiye’nin bağımsızlık ve ulusal bilinç temelli direniş potansiyelinin zayıflatılması.
- Türkiye’nin, Ortadoğu kaynaklı sığınmacı sorunu için bir “tampon depo” rolünü üstlenmesi.
- Mevcut istikrarlı ulusal devlet yapısının; federal, çok kültürlü, çok dilli ve siyasi istikrardan yoksun bir yapıya dönüştürülmesi.
Kürt Kanadının Hedefleri
- Suriye’nin kuzeyinde yeni bir Kürt devleti kurma hedefi.
- Türkiye Anayasası’nın “kültürel kimlikler” temelinde (ırklar ve mezhepler üzerinden) değiştirilerek federal bir yapıya zemin hazırlanması.
- Hapisteki liderlerin serbest bırakılması.
- Türkiye’deki siyasi ve kültürel yapının; Irak, Suriye ve İran üzerinden kurulması hedeflenen Büyük Kürt Devleti oluşumuna hazırlanması.
Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Beklentileri
- İktidarın baskısından kurtularak Demokratik Rejimi ve Hukuk Devleti’ni yeniden işler kılmak amacıyla bir an önce seçime gidilmesi.
- Yapılacak yeni seçimle iktidara gelerek Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ni yeniden inşa edecek güce ulaşmak.
- Seçimden iktidar olarak çıkabilmek için, Kürt seçmenlerin oyları da dahil olmak üzere toplumun tüm kesimlerinden destek almak.
Sonuç: Kritik Dengeler ve CHP’nin Zorlu Görevi
Bu tabloya bakıldığında, Komisyon ve Meclis’teki mevcut sandalye dağılımı kritik bir duruma işaret ediyor. Olası oylamalarda, “Emperyalizmle İktidar İttifakı”, şayet DEM Parti ile de anlaşırsa, ne demokrasi ne de Üniter Türkiye Cumhuriyeti‘nin temel ilkelerini bırakmayacak bir güç oluşturma potansiyeline sahip.
Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti’ni koruma misyonunu üstlenmiş görünen CHP’nin görevi oldukça zor görünüyor. İşin en dikkat çekici yanı ise mevcut sandalye dağılımında DEM Parti’nin “anahtar” bir rol oynamasıdır.