Bilimsel Araştırma Uyardı: Dünya ‘Mega Kuraklık’ Bölgeleriyle Tatlı Su İflasına Sürükleniyor

Dünya Eşi Görülmemiş Bir Kuraklık Tehdidi Altında

Dünya genelindeki kıtalar, daha önce benzeri görülmemiş bir hızla kuruyor. Hem şiddetli kuraklık hem de yeraltı sularının aşırı kullanımı, kıtasal ölçekte bir kuruma sürecini tetikliyor. Bu durum, tatlı su kaynaklarının hızla tükenmesine yol açarken deniz seviyesinin yükselmesine de olumsuz katkıda bulunuyor. Yirmi yılı aşkın süredir toplanan uydu verileri, ayaklarımızın altında gelişen büyük bir krizi gözler önüne seriyor: İklim değişikliği, yeraltı suyu tüketimi ve şiddetli kuraklığın birleşimi, özellikle kuzey yarımkürede dört büyük ‘mega kuraklık’ bölgesi yaratarak milyarlarca insanın su kaynaklarını riske atıyor.

Dört Farklı Kıtasal ‘Mega Kuraklık’ Bölgesi Belirlendi

Yeraltı suyu kaybının tek başına, eriyen buzullardan daha fazla deniz seviyesinin yükselmesine neden olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, acil ve etkili küresel su politikaları devreye alınmazsa, gezegenimizin felaket boyutunda bir tatlı su iflasıyla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunuyor. Arizona Eyalet Üniversitesi tarafından yürütülen yeni bir çalışma, tamamı kuzey yarımkürede yer alan ve tatlı su mevcudiyeti açısından endişe verici sonuçlar doğuran dört kıtasal ölçekte ‘mega kuraklık’ bölgesinin oluştuğunu vurguluyor.

Science Advances dergisinde yayımlanan ve yirmi yılı aşkın uydu gözlemlerine dayanan bulgular, Dünya kıtalarının 2002’den bu yana iklim değişikliği, sürdürülemez yeraltı suyu kullanımı ve kuraklıklar nedeniyle ciddi bir tatlı su kaybı yaşadığını ortaya koyuyor. Bu durumun su güvenliği, tarım ve küresel istikrar üzerinde ciddi sonuçları olacağı öngörülüyor.

Kurak Alanlar Her Yıl Genişliyor

Araştırma ekibinin raporuna göre, karadaki kurak alanlar her yıl yaklaşık olarak Kaliforniya’nın iki katı büyüklüğünde bir hızla genişliyor. Ayrıca, kurak alanların kuraklaşma hızının, ıslak alanların kuraklaşma hızını geçerek uzun süredir devam eden hidrolojik döngüleri tersine çevirdiği tespit edildi.

Bu durumun mevcut tatlı su kaynakları üzerindeki etkileri ise çarpıcı. Dünya nüfusunun yüzde 75’i, son 22 yılda tatlı su kaybı yaşayan 101 ülkede ikamet ediyor. Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre, dünya nüfusu önümüzdeki 50-60 yıl boyunca artmaya devam ederken, tatlı su kaynakları azalmayı sürdürecek.

22 Yıllık Değişim Uydu Verileriyle İncelendi

Çalışma, ABD-Almanya Yerçekimi Kurtarma ve İklim Deneyi (GRACE) ve GRACE-Follow On (GRACE-FO) misyonlarından elde edilen yirmi yılı aşkın veriyi analiz ederek karasal su depolamasının 2002’den bu yana nasıl ve neden değiştiğini inceledi. Araştırmacılar, karadaki su kaybının türünü belirlerken, kaybın yüzde 68’inin yalnızca yeraltı sularından kaynaklandığını saptadı. Bu oranın, Grönland ve Antarktika buz tabakalarının toplamından daha fazla deniz seviyesi yükselmesine yol açtığı belirtildi. Araştırma, Arizona Eyalet Üniversitesi’ndeki Julie Ann Wrigley Küresel Gelecek Laboratuvarı, GRACE Takip Bilim Ekibi ve Dünya Bankası Küresel Su İzleme tarafından finanse edildi.

Kurak Bölgeler Kuzey Yarımkürede Yoğunlaşıyor

Çalışma, daha önce raporlanmamış bir salınımı da ortaya çıkardı. 2014 yılından sonra kurak bölgelerin ağırlıklı olarak kuzey yarımkürede yoğunlaştığı, yağışlı bölgelerde ise tam tersi bir durumun gözlemlendiği ifade edildi. Avrupa’da ve kuzey yarımkürenin orta enlemlerinde artan kuraklığın, kıtasal kurumaya katkıda bulunan ana faktörlerden biri olduğu kaydedildi.

Çalışmanın baş araştırmacısı ve ASU Sürdürülebilirlik Okulu’nda Küresel Gelecekler Profesörü olan Jay Famiglietti, bulgular hakkında şunları söyledi: “Bu bulgular, iklim değişikliğinin su kaynaklarımız üzerindeki etkisine dair belki de bugüne kadarki en endişe verici mesajı veriyor. Kıtalar kuruyor, tatlı su kaynakları azalıyor ve deniz seviyesindeki artış hızlanıyor. Yeraltı suyunun aşırı kullanımının devam etmesinin sonuçları, dünya çapında milyarlarca insanın gıda ve su güvenliğini tehlikeye atabilir. Bu, herkesin elini taşın altına koyması gereken bir an. Küresel su güvenliği konusunda acilen harekete geçmemiz gerekiyor.”