Enerji Diplomasisinde Türkiye’nin Yeni Rolü: Bağımlılıktan Küresel Aktörlüğe Geçiş

Enerji Diplomasisi: Türkiye’nin Küresel Arenadaki Yeni Stratejisi

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) araştırmacısı Büşra Zeynep Özdemir, Türkiye’nin enerji alanındaki çok yönlü dış politika hamlelerini Anadolu Ajansı (AA) Analiz için değerlendirdi. Enerji, sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın temel direği olarak önemini korurken, günümüz dünyasında dış politikanın da en kritik unsurlarından biri haline gelmiştir. Fosil yakıtların egemenliğinden temiz enerji teknolojilerine geçiş, kritik minerallere olan talebi artırmış ve enerjiyi stratejik bir boyuta taşımıştır. Bu yeni denklemde, enerji ihracatçısı ve ithalatçısı ülkeler arasındaki ilişkiler daha dikkatli ve stratejik bir yaklaşım gerektirmektedir.

Türkiye’nin Enerji Güvenliğini Güçlendiren Adımlar

Türkiye, artan nüfusu ve büyüyen ekonomisiyle paralel olarak yükselen enerji talebini karşılamak ve enerji karmasını çeşitlendirmek adına son yirmi yılda önemli adımlar atmıştır. Ankara, coğrafi konumunu ve tarihi bağlarını birer avantaja dönüştürerek proaktif ve çok boyutlu bir enerji diplomasisi izlemektedir. Bu strateji sayesinde, hidrokarbon zengini komşularına olan “asimetrik” bağımlılık, “karşılıklı” bağımlılık seviyesine evrilmiştir.

Ülkenin enerji güvenliğini pekiştiren en önemli yatırımlar arasında şunlar yer almaktadır:

  • Doğal gaz boru hattı ağının genişletilmesi.
  • Sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalat kapasitesinin artırılması.
  • İki adet sabit LNG gazlaştırma tesisi.
  • Üç adet yüzer depolama ve gazlaştırma ünitesi (FSRU).

Bu altyapı yatırımları, Türkiye’nin gaz ithalatı anlaşmalarında pazarlık gücünü önemli ölçüde artırmıştır.

Tüketiciden Üreticiye: Hidrokarbon Arama Faaliyetleri

Türkiye, yalnızca enerji ithalat hatlarını çeşitlendirmekle kalmayıp, aynı zamanda bir üretici ülke konumuna gelerek dışa bağımlılığı azaltmayı hedeflemektedir. Son on yılda hem karada hem de deniz yetki alanlarında başlatılan kapsamlı hidrokarbon arama çalışmaları, Türkiye’yi kendi derin deniz arama ve sondaj filosuna sahip sayılı ülkelerden biri yapmıştır. Bu filo, Türkiye’nin daha geniş bir coğrafyanın enerji güvenliğine katkıda bulunma ve bölgesel bir güçten küresel bir oyuncuya dönüşme hedefini desteklemektedir.

Dış Politikada Enerjinin Merkezi Rolü

Türkiye’nin girişimci dış politikası, ülkenin bölgesel etkinliğini artırırken, enerji diplomasisi bu yaklaşımın merkezine oturmuştur. Dışişleri Bakanı’na üst düzey ziyaretlerde sıkça Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın eşlik etmesi, enerjinin Ankara’nın diplomatik gündemindeki artan ağırlığını göstermektedir.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) aracılığıyla Türkiye, yurt dışındaki projelere aktif olarak katılmaktadır. Azerbaycan, Rusya ve Irak gibi ülkelerdeki faaliyetlerin ardından son olarak Somali’nin deniz yetki alanlarında sismik çalışmalar başlatılmıştır. Nisan ayında imzalanan anlaşma ile TPAO’ya Somali’nin kara sahalarında da faaliyet yetkisi tanınmıştır. Bu işbirliği modeli, başta Afrika Boynuzu olmak üzere farklı coğrafyalar için de bir örnek teşkil etmektedir.

Genişleyen Enerji Ortaklıkları ve Stratejik Hamleler

Ankara, enerji işbirliğini dost ve müttefik ülkelerle genişletmek için kararlı bir diplomasi yürütmektedir. 2019’da Libya ile imzalanan deniz sınırı anlaşması bu adımların en bilinen örneklerindendir. Sadece 2024 yılında Türkiye; Venezuela, Nijer, Cezayir, Çin ve ABD gibi kilit ülkelerle stratejik diyaloglar kurarak önemli anlaşmalara imza atmıştır.

2025’in ilk aylarında da devam eden diplomasi trafiği kapsamında ABD ile geleneksel olmayan petrol ve gaz rezervlerinin geliştirilmesi, Macaristan ve Pakistan ile de TPAO’nun yurt dışı faaliyetlerine yönelik anlaşmalar yapılmıştır. Ayrıca, Türkiye’nin FSRU gemilerinden birini Mısır’a kiralaması, Ankara’nın kritik altyapısını müttefiklerinin enerji güvenliği için kullanma isteğini ortaya koymuştur.

Zirvelerle Güçlenen Enerji Merkezi Kimliği

Türkiye, enerji diyaloğu için önemli bir buluşma noktası haline gelmiştir. Kasım ayında “Enerjide Bağımsız Türkiye” sloganıyla düzenlenen İstanbul Enerji Forumu, çok sayıda ülkenin enerji bakanını bir araya getirmiştir. Mayıs ayında “Kaynakları Güvence Altına Almak, Geleceği Yeniden İnşa Etmek” temalı İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi‘nde ise enerji dönüşümü ve güvenliği gibi konular ele alınmıştır. Bu zirvelerde imzalanan ikili anlaşmalar, Türkiye’nin küresel enerji yönetimindeki merkezi rolünü pekiştirmiştir.

Sonuç olarak, Türkiye’nin enerji diplomasisindeki başarıları, sadece ulusal çıkarlarını korumakla kalmayıp, aynı zamanda ülkeyi bölgesel istikrarın ve küresel ortaklığın kilit bir aktörü olarak konumlandırmaktadır. Ankara’nın bu çok yönlü yaklaşımı, diğer ülkeler için de ilham verici bir model sunmaktadır.

[Büşra Zeynep Özdemir, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nda (SETA) enerji çalışmaları araştırmacısıdır.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.