Gazze’de İnsani Kriz Derinleşiyor: Açlık Can Alıyor
Birleşmiş Milletler Gıda Yardımı Programı, Gazze Şeridi‘nde yaşayan her üç kişiden birinin günlerdir aç olduğu yönünde endişe verici bir uyarıda bulundu. Durumun ciddiyetini ortaya koyan bir diğer veri ise Dünya Sağlık Örgütü’nden geldi. Örgüt, yalnızca Temmuz ayında 63 kişinin açlık nedeniyle hayatını kaybettiğini duyurdu. Gazze’deki sağlık bakanlığı ise bu açıklamayı takiben 30 Temmuz’a kadar 21 kişinin daha açlıktan öldüğünü bildirdi.
Bu rakamlarla birlikte, çatışmaların başlangıcından bu yana gıda yetersizliği kaynaklı ölümlerin sayısı 154’e yükseldi ve bu kayıpların 89’unu çocuklar oluşturdu. ABD Başkanı Donald Trump’ın “Gazze’de gerçek bir açlık var” sözlerine karşın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu durumu reddetse de, İsrail bölgeye yardım girişleri için “yerel taktik aralar” verileceğini açıkladı. Ancak BM İnsani Yardım Yetkilisi Tom Fletcher, sorunun çözümü için “büyük miktarlarda” gıda yardımının şart olduğunu vurguladı.
Kıtlık Nedir ve Ne Zaman İlan Edilir?
Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC), bir toplumun besleyici gıdaya erişimdeki zorluklarını ölçen küresel bir standarttır. En üst seviye olan Aşama 5 (Kıtlık) ilanı için belirli kriterler bulunmaktadır:
- Hane halklarının en az %20’sinin aşırı gıda kıtlığı çekmesi.
- Çocukların en az %30’unun akut yetersiz beslenme sorunu yaşaması.
- Her 10 bin kişiden en az iki yetişkinin veya dört çocuğun her gün açlık ya da buna bağlı hastalıklardan ölmesi.
IPC’nin son raporu, Gazze’deki tüm halkın kriz seviyesinde (Aşama 3) ve üzerinde bir gıda güvensizliği yaşadığını belirtirken, binlerce çocuğun yetersiz beslendiğini ve açlık kaynaklı ölümlerin arttığını vurgulayarak bölgede “şu anda kıtlık yaşandığını” ifade etti.
Açlığın İnsan Vücuduna Etkileri Nelerdir?
Açlık, vücudun temel fonksiyonlarını sürdürmek için yeterli kalori alamaması durumudur. Vücut, enerji için önce gıdayı glikoza çevirir. Gıda olmadığında ise karaciğer ve kaslardaki glikojen depolarını kullanır. Bu kaynaklar tükendiğinde ise enerji üretimi için önce depolanmış yağa, son çare olarak da kas kütlesine yönelir.
Bu süreç, akciğerler, mide ve üreme organları gibi hayati organların küçülmesine yol açabilir. Beyin fonksiyonları da etkilenerek halüsinasyonlar, depresyon ve kaygı bozuklukları görülebilir. Glasgow Üniversitesi’nden beslenme uzmanı Profesör Charlotte Wright durumu şöyle özetliyor:
“Birden ağır derecede yetersiz beslenme yaşıyor hale gelmezsiniz. Bu çocuklar daha önce kızamık, ishal ya da benzer bir hastalık geçirmiş olabilirler. Daha önce sağlıklı olan ve şimdi açlık çekmeye başlayan çocukların hala varsa yemek yiyebilecek ve sindirebilecek enerjileri var. Diğerleri ise yitip, gidecek.”
Yetersiz Beslenmenin Çocuklar ve Bebekler Üzerindeki Yıkıcı Etkileri
Çocukluk döneminde yaşanan gıda kıtlığı, bodurluk ve bilişsel gelişim geriliği gibi ömür boyu sürecek etkilere neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yetersiz beslenen annelerin de büyük olasılıkla yetersiz beslenmiş bebekler dünyaya getireceğini belirtiyor. UNICEF’e göre ise gebelikteki beslenme eksikliği anemi, pre-eklampsi, kanama ve anne ölümlerine yol açabiliyor.
Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünden Dr. Nuradeen Alibaba, etkilerin kalıcı olabileceğini vurguluyor:
“Bodurluk geri çevirilemiyor. Yetersiz beslenme aynı zamanda bağışıklık sistemini baskılıyor ve enfeksiyonlara çok açık hale geliyorlar. Kız çocuklarında ileride kısırlığa yol açabilecek bir yetersiz beslenme seviyesi bulunması da bir başka tehlike.”
Yetersiz Beslenme Nasıl Tedavi Edilmeli?
Profesör Wright, çözümün iki yönlü olması gerektiğini belirtiyor: “Hem Gazze’ye daha çok gıda girmesi, hem de tedavi amaçlı ve daha pahalı tedaviye yönelik gıdanın girişi. Gıda acilen çocuklara ve annelerine yönlendirilmeli.”
Tedavi süreci ise oldukça hassastır. BBC Arapça Sağlık Muhabiri Dr. Smitha Mundasad, ağır vakalarda tedavinin basit olmadığını söylüyor:
“Bazı vakalarda, birini çok çabuk ya da yanlış bir gıdayla doyurmak tehlikeli olabilir. Yani yanıt sadece gıda alınması değil, doğru gıdanın alınması ve bunu destekleyecek bir sağlık sistemi bulunması.”