Japonya Siyasetinde Deprem: Seçim Sonuçları ve Popülist Sanseito Hareketinin Geleceği

İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Keisuke Wakizaka, 20 Temmuz 2025 tarihinde Japonya’da gerçekleştirilen üst meclis seçimlerinin sonuçlarını ve popülist “Sanseito” hareketinin yükselişinin ardındaki dinamikleri Anadolu Ajansı için analiz etti.

Seçim Sonuçları ve Siyasi Belirsizlik Dönemi

Japonya’da 20 Temmuz 2025’te yapılan üst meclis seçimleri, hem ülke içinde hem de uluslararası alanda büyük bir şaşkınlık yarattı. Seçimlerde, iktidardaki Liberal Demokrat Parti (LDP) ve ortağı Komeito Partisi, üst meclisteki çoğunluğunu kaybetti. Bu sonuç, iktidar koalisyonunu anayasa değişikliği gibi kritik politika adımlarında muhalefetin desteğini aramaya mecbur bırakıyor. Öte yandan, Anayasal Demokratik Parti gibi ana muhalefet partilerinin de beklenen başarıyı gösterememesi, mecliste hiçbir partinin net bir üstünlük kuramadığı bir tablo ortaya çıkardı. Bu durum, Japonya’nın siyasi yapısını daha istikrarsız bir hale getirmiştir.

İktidar Koalisyonunun Zorlu Yolculuğu

LDP ve Komeito partilerinden oluşan iktidar koalisyonu, özellikle 2001’den bu yana komşu ülkelerden kaynaklanan tehditlere karşı güvenliği artırma ve çatışma çözüm süreçlerine daha aktif katılım amacıyla Japonya Anayasası’nın 9. maddesini değiştirmeyi hedefliyordu. Bu hedefin gerçekleşmesi için meclisteki sandalyelerin üçte ikisinden fazlasına sahip olmaları gerekiyordu. 2020’ye kadar bu çoğunluğu koruyan koalisyon, son yıllarda ekonomi politikalarındaki başarısızlık ve artan gelir adaletsizliği gibi sorunlar nedeniyle kamuoyu nezdinde itibar kaybetti. Bu kayıp, anayasa değişikliği hedefini daha da zorlaştırırken, hükümeti daha müzakereci ve uzlaşmacı bir tutum benimsemeye itmektedir.

“Sanseito” Hareketi Neden Yükselişte?

İktidar koalisyonunun kan kaybettiği bu süreçte, “sağcı popülist” olarak nitelendirilen “Sanseito” hareketi dikkat çekici bir yükseliş gösterdi. Bu durum, Batı ülkelerinde olduğu gibi Japonya’da da aşırı milliyetçi akımların etkisini artırabileceği endişelerini doğurdu. Hareketin yükselişinin arkasındaki temel nedenler şunlardır:

  • Ekonomik Uçurum: Başarısız ekonomi politikaları ve küreselleşmeye tam entegre olunamaması, toplum içindeki ekonomik uçurumu derinleştirdi.
  • Dışlanmış Kuşaklar: Özellikle “buz dönemi kuşağı” olarak bilinen 1970-1983 doğumluların devlet ve toplum tarafından dışlandığı hissi, popülist söylemlere olan ilgiyi artırdı.
  • Yabancı Karşıtlığı: Medyada yabancı göçmenler ve turistlerle ilgili sorunların sıkça yer alması, toplumdaki yabancı karşıtı duyguları körükledi ve “Sanseito” gibi hareketlere zemin hazırladı.

Hareketin lideri Kamiya Sohei, Donald Trump’ın “Önce Amerika” sloganından esinlenerek göçmen karşıtı “Önce Japon” stratejisini benimsedi. “Sanseito”, yoksulluk ve toplumsal eşitsizlik gibi karmaşık sorunları “mevcut iktidarın dış politikadaki başarısızlığı” ve “yabancı sorunu” gibi basit gerekçelere indirgeyerek kamuoyuna sundu. Genç ve dinamik aday profili de hareketin hızla destek bulmasında etkili oldu.

Hareketin Geleceği ve Siyasi Sürdürülebilirlik Sorunu

“Sanseito”nun üst meclis seçimlerindeki başarısı, “aşırı sağın yayılması ve demokrasi krizi” olarak yorumlansa da hareketin uzun vadede gücünü koruyup koruyamayacağı belirsizdir. Hareketin manifestosunun güncel sorunlara gerçekçi çözümler sunmaması ve siyasi temelinin zayıf olması, vaatlerini gerçekleştirmesini zorlaştırmaktadır. Lideri Kamiya’nın “Önce Japon” stratejisinden vazgeçeceğini açıklaması, hareketin uzun vadede düşüşe geçebileceğine dair bir işaret olarak görülüyor.

Ayrıca, “Sanseito” hareketinin Moon Tarikatı ile ilişkileri, para ve kadın meseleleri gibi potansiyel skandalların gündeme gelmesi muhtemeldir. Bu tür sorunlar, hareketin imajını ciddi şekilde zedeleyebilir.

Mevcut Hükümetin Durumu

LDP’nin seçimde ağır bir yenilgi almasına rağmen, hükümette bir istifa yaşanma ihtimali zayıf görünüyor. Kamuoyu, sorunların Başbakan İşiba Şigeru‘dan ziyade partinin yapısal problemlerinden kaynaklandığını düşünüyor. Başbakan İşiba’nın kendisi de istifa etmeyeceğini açıkladı. Dahası, hükümetin ABD ile gümrük vergisi müzakerelerinde başarı sağlaması ve Çin’in mevcut yönetimle iyi ilişkiler kurma çabası, uluslararası desteğin devam ettiğini gösteriyor.

Sonuç olarak, Japonya’daki seçimler siyasi yapıyı istikrarsızlaştırarak popülist partilerin kısa vadeli yükselişine sahne olmuştur. Ancak “Sanseito” gibi yapıların uzun vadede bölünmesi ve zayıflaması, mevcut hükümetin ise daha ılımlı bir politika izleyerek görevine devam etmesi beklenmektedir.

[Dr. Keisuke Wakizaka, İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesidir.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.