Kamçatka Depremi Üzerinden Yapılan Eleştiriler: Nüfus Yoğunluğu ve Yapılaşma Gerçeği

Anlamsız Bir Kıyaslama: Kamçatka ve Türkiye Depremleri

Rusya’nın Kamçatka bölgesinde meydana gelen ve can kaybının neredeyse hiç olmadığı, binaların sapasağlam kaldığı deprem, Türkiye’de bazı kesimler tarafından anlamsız bir tartışmanın fitilini ateşledi. Bu durum, özellikle belirli bir ideolojik çevrenin, her olayı mevcut hükümete bağlama çabasını bir kez daha gözler önüne serdi.

Sanki Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana tüm çarpık yapılaşmanın sorumlusu tek bir kişiymiş gibi, coğrafya, jeoloji ve mühendislik gerçekleri göz ardı edilerek bir eleştiri furyası başlatıldı. Ancak bu eleştirilerin temelden yoksun olduğu, rakamlar ve bilimsel gerçeklerle kolayca ispatlanabilir.

Bir Hindistan Anısı ve Anlaşılmazlık Üzerine

Yıllar önce Hindistan’ın Mumbai kentinde, banliyö treninde seyahat ederken rayların kenarında trene anlamsızca bakan inekleri gördüğümde aklıma bu zihniyet yapısı gelmişti. O ineklerin lokomotife olan bakışı gibi, bazı kesimlerin de yüz yıldır insan haklarına, milli değerlere ve gerçeklere olan anlamsız bakış açısı arasında bir paralellik kurmuştum.

Kendi kendime, “Bu ineklere lokomotifi tarif etsem, acaba bizim Atatürkçülerden daha mı anlayışlı çıkarlar?” diye düşünmüştüm. O ineklerin ve bazı kesimlerin beyninin “off modu”nda olması, trajikomik bir benzerlik taşıyor.

Rakamlarla Gerçekler: Neden Karşılaştırılamaz?

Kamçatka depremi üzerinden yapılan eleştirilerin ne kadar yersiz olduğunu anlamak için basit bir nüfus yoğunluğu ve yapılaşma analizine bakmak yeterlidir.

Kamçatka’nın Nüfus ve Yapı Gerçeği

Kamçatka, neredeyse bomboş bir arazi gibidir. Kilometrekareye düşen insan sayısı sadece 0.67‘dir. Evet, “bir” kişi bile değil! Bölgenin toplam nüfusu, İstanbul’un Bağcılar ilçesinin üçte birine dahi ulaşmaz. Üstelik depremin vurduğu alan, Türkiye’nin yüzölçümünün bir buçuk katı büyüklüğündedir ve bölgedeki yapıların tamamı tek veya iki katlı yatay binalardan oluşmaktadır.

Türkiye’nin Deprem Bölgesindeki Yoğunluk

Şubat ayında asrın felaketini yaşadığımız şehirlerdeki durum ise bambaşkadır. Kilometrekareye düşen insan sayısı şöyledir:

  • Gaziantep: 320 kişi
  • Hatay: 310 kişi
  • Adana: 160 kişi
  • Diyarbakır: 120 kişi
  • Maraş: 81 kişi
  • Malatya: 61 kişi

Deprem Dalgalarını Anlamak: P ve S Dalgası Farkı

Teknik detayları bilmeden ahkam kesenlerin anlaması gereken bir diğer konu da deprem dalgalarıdır. P dalgaları, sıkıştırma dalgaları olup katı ve sıvılarda yayılır. Asıl büyük yıkımı yapan ise S dalgaları olarak bilinen kesme dalgalarıdır. Şubat ayında yaşadığımız büyük felaket, yıkıcı gücü yüksek bir S dalgası depremiydi. Bu temel jeolojik farkı görmezden gelerek yapılan her türlü kıyaslama, bilimsel dayanaktan yoksundur.

Rabbim, biz ne günah işledik de bu örümcek kafalı zihniyetle aynı çağda yaşıyoruz? Bu, dünyada çektiğimiz bir nevi cehennem azabı mı? Şükürler olsun ki, mümin kullarına bu yobazlara karşı tahammül gücü verdin.

Bu zihniyet, bir ineğin trene baktığı gibi gerçeklere bakmaya devam edebilir. Ancak lokomotifin nasıl çalıştığını anlamaları, ne yazık ki pek mümkün görünmüyor.