Öğretmenin Gerçek Rolü: Otorite Değil, Özgür Öğrenmenin Kolaylaştırıcısı

Öğrenmenin Doğası ve Öğretmenin Tanımı

İnsan, doğası gereği merak eden ve öğrenmeye yatkın bir varlıktır. Bu merak duygusu, insanı kendisi, toplum, doğa ve diğer canlılar hakkında sorular sormaya, araştırmaya ve anlamaya iter. Bu bağlamda öğretmen, öğrenme sürecinde kendini tek bir doğruya hapsetmeyen, daima sorgulayan ve farklı seçenekleri değerlendiren kişidir. Öğretmenliğin temel niteliği, doğru soruları sorarak bilgiyi sürekli tazelemek ve öğrenme yolculuğunda daima ilerlemektir.

Akıl ve Tecrübenin Eğitimdeki Yeri

Sürekli bir değişim ve yenilenme içinde olan evren, toplum ve insanı anlamak için aklın aktif tutulması şarttır. Öğretmen, bu aklı sürekli işler halde tutan kişidir. Eğitim faaliyetlerinin her aşamasında, başından sonuna kadar akıl ve tecrübe temel alınmalıdır.

Eğitim Hayata Hazırlık Değil, Hayatın Kendisidir

Eğitim, genellikle hayata hazırlık süreci olarak görülse de, aslında hayatın ta kendisidir. Bu nedenle eğitim, yaşamdan ayrı bir süreç olarak düşünülmemelidir. Hayatta mutlak ve kesin bilgi diye bir şey yoktur; tüm fikirler ve kabuller zamanla değişebilir. Bu yüzden bilgi, öğrenme ve yaşam, herhangi bir otoriteye veya kişiye bağımlı kılınamaz.

“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum”

Bu ve benzeri ifadeler, öğretmenin değerini yüceltmek yerine, öğrenme ve özgürlük karşıtı bir bağımlılık ilişkisini teşvik eder. Oysa bir harf öğretmek, kişiyi köleleştirmek değil, aksine onu bir adım daha özgür ve yaratıcı bir hayata dahil etmektir. Öğretmenlik, insanların birbirine bağımlı hale gelmesinin bir aracı olmamalıdır.

Öğretmen: Yönlendiren Değil, Kolaylaştıran

Bir öğretmenin görevi, baskıcı metotlarla başkalarının düşüncelerini kontrol etmek veya kendi dünya görüşünü dayatmak değildir. Her bireyin kendine özgü olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Öğretmen, insanların kendi ihtiyaçları ve idealleri doğrultusunda öğrenmelerine yardımcı olan, asla dayatmacı olmayan bir kolaylaştırıcı rolünü üstlenmelidir. Aynı zamanda, tüm kültürlere saygılı olmalı ve eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmalıdır.

Eğitim Neden Eğlenceli Olmalı?

Eğitim; sıkıcı, kuru ve ruhsuz bir süreç olmamalıdır. Aksine eğitim, bir eğlencedir. Buradaki eğlence kavramı ciddiyetsizlik değil; coşku, sevinç, mutluluk ve doyum sağlayan keyifli bir faaliyet anlamına gelir. Eğitimi eğlenceli hale getiremeyen öğretmenler, öğrencilerinden kopma ve onlara yabancılaşma riskiyle karşı karşıyadır. Bu, tüm öğretmenlerin önündeki en büyük zorluklardan biridir.

Eğitimin Temel Sorunu: Özgür Öğretmenin Yokluğu

Eğitim ve öğrenme süreçlerinin verimli, yaratıcı ve keyifli olabilmesi için öğretmenin kendisini özgür hissetmesi gerekir. Eğitim sistemlerinin verimsizliğinin ardındaki temel nedenlerden biri, öğretmenin düşünce, duygu ve bilimsel açılardan özgür olmamasıdır. Özgür hisseden, düşünen ve davranan öğretmenler; paylaşımcı, demokratik ve eşitlikçi bir eğitimi hayatın kendisi haline getirebilirler. Bu nedenle, eğitimin temel sorunu özgür öğretmenin yokluğudur.