Petrol Devi Angola’yı Sarsan Kriz: Akaryakıt Zamlarının Perde Arkası

Angola’da Akaryakıt Krizi ve Toplumsal Yankıları

Angola üzerine çalışmalarıyla tanınan akademisyen Dr. Hasan Aydın, Anadolu Ajansı’na (AA) yaptığı değerlendirmede, Afrika’nın önde gelen petrol üreticilerinden biri olan Angola’da yaşanan akaryakıt zammı krizinin arka planını anlattı. Aydın, hükümetin petrol sübvansiyonlarını kaldırma kararının temelinde, ülkenin kamu maliyesini yeniden düzenleme çabasının yattığını belirtti.

Ekonomik Bağımlılık ve Krizlerin Etkisi

Dr. Aydın, Angola’nın ekonomisinin büyük ölçüde petrole bağımlı olduğuna dikkat çekti. Petrol dışı sektörlerin zayıflığı nedeniyle ülkenin, uluslararası petrol fiyatlarındaki dalgalanmalardan doğrudan etkilendiğini kaydetti. 2009 finans krizi ve 2014 petrol krizinin ardından Angola’nın ciddi ekonomik darboğazlara girdiğini vurgulayan Aydın, durumu şu sözlerle özetledi:

“Angola, özellikle bütçesi bağlamında ciddi ekonomik krizlerle karşı karşıya kaldı. Bunun yüksek enflasyon gibi, yoksulluk sınırının düşmesi yahut halkın önemli bir kısmının yoksulluk sınırının altında yaşaması gibi ekonomik olarak birçok olumsuz yansıması da oluyordu ülkeye.”

IMF Kredileri ve Sübvansiyon Koşulu

Bu krizlerin ardından Angola’nın önce Çin’den petrol karşılığı devasa krediler aldığını, ancak bunun yetersiz kaldığını belirten Aydın, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılan anlaşmaya dikkat çekti. “Uluslararası Para Fonu ile tekrar masaya oturuldu 2017-2018 gibi yaklaşık 3,7 milyar dolar, yani bir Afrika ülkesinin o dönem o zamana kadar tek seferde aldığı en büyük kredi miktarı kadar bir kredi alındı,” diyen Aydın, bu kredinin koşulları arasında kamu harcamalarının kısılması ve akaryakıt sübvansiyonlarının azaltılması olduğunu vurguladı.

Zamların Sosyal Maliyeti ve Protesto Dalgası

Akaryakıt zamlarının ardından başkent Luanda ve diğer şehirlerde ulaşım ücretlerinin yüzde 50’ye varan oranlarda arttığını belirten Aydın, bu durumun özellikle düşük gelirli kesimleri vurduğunu ifade etti.

“Şu an Angola’da çok ciddi bir genç işsizlik var. Nüfusun önemli bir kısmı günde ortalama 3-4 dolar kadar bir miktarla hayatını sürdürmeye çalışıyor. Ülke bir yandan evet kalkınıyor, gökdelenler, devasa apartmanlar dikiliyor ama öbür yandan sosyal eşitsizlik almış başını gidiyor.”

Aydın, protestoların sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi hoşnutsuzluktan da beslendiğinin altını çizdi. Ülkenin bağımsızlığından bu yana aynı parti tarafından yönetildiğini ve seçimlerin denetiminin de bu partiye bağlı kurumlarca yapıldığını belirtti. Hükümetin protestoları “ulusal güvenliğe tehdit” olarak algılayıp sert tepki verdiğini de sözlerine ekledi.

İç Savaşın Mirası ve Günümüzdeki Etkileri

Angola’nın bugünkü durumunun şekillenmesinde tarihsel sürecin de önemli rol oynadığını dile getiren Aydın, ülkenin 1961’den 2002’ye kadar yaklaşık 40 yıl süren bir şiddet sarmalında kaldığını hatırlattı. Bu süreçte yaşanan iç savaşın yıkıcı etkilerinin, bugünkü ortamın psikolojik zeminini oluşturduğunu ifade etti.

Krizin Sonuçları

Angola’da hükümetin dizel fiyatını üçte bir oranında artırma kararının ardından 28 Temmuz’da başlayan protestolarda 22 kişi ölmüş ve 1214 kişi gözaltına alınmıştı. Otobüs ve taksi şoförleri zammı protesto etmek için greve gitmiş, ulaşım ücretlerine yüzde 50 zam yapılmıştı.