Türkiye’de Grev Erteleme Kararları: Sendikal Haklar ve Yasal Düzenlemeler

Grev Erteleme Kararı ve Sendikal Haklar Üzerindeki Etkisi

TÜRK-İŞ’e bağlı Maden-İş sendikasının aldığı grev kararı, henüz uygulamaya konmadan Cumhurbaşkanı kararıyla ertelendi. 30 Temmuz’da alınan bu karar, 6356 sayılı yasanın 63. maddesine dayandırılarak “milli güvenlik” gerekçesiyle açıklandı. Bu maddeye göre, taraflar arasındaki toplu sözleşme anlaşmazlığı 60 gün içinde çözülemezse, konu Yüksek Hakem Kurulu’na devrediliyor. Kurulun yapısı göz önüne alındığında, hükümet ve işveren temsilcilerinin çoğunlukta olması nedeniyle uyuşmazlığın işçi lehine sonuçlanma ihtimali oldukça düşük görülüyor.

Uluslararası Normlara Aykırı Bir Düzenleme

Toplu İş Sözleşmesi Yasası’nın bu tartışmalı 63. maddesi, sendika özgürlüğünü siyasi otoritenin insafına bırakan ve temel hakları zedeleyen bir nitelik taşıyor. Yasal bir grev kararı, somut bir kanıt sunulmaksızın ertelenebilmektedir. Bu yetkinin kullanımı, aynı zamanda Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ilkeleriyle de çelişmektedir. ILO, hükümetlerin işçi-işveren ilişkilerine minimum düzeyde müdahale etmesini savunur. Türkiye’de 2002’den bu yana iktidarda olan hükümetin, bu yetkiyi 16 önemli grevde “genel sağlık veya ulusal güvenliğe aykırı olduğu” gerekçesiyle kullandığı belirtilmektedir.

Çözüm Önerisi: Erteleme Kararı Yargıya Taşınmalı

Sendikal özgürlükler için ciddi bir tehdit oluşturan 63. maddenin değiştirilmesi ve grev erteleme yetkisinin yargıya devredilmesi gerektiği vurgulanıyor. Bir grevin ulusal güvenliği tehlikeye attığı iddiasında olan hükümet, bu iddiasını kanıtlarıyla birlikte mahkemeye sunmalı ve erteleme kararı yargı tarafından verilmelidir. Yargının grevi 60 gün ertelemesi durumunda, bu süre sonunda anlaşma sağlanamazsa konu Yüksek Hakem Kurulu yerine, grevin kaldığı yerden devam etmesiyle çözümlenmelidir. Böylece sorun, doğrudan taraflar arasında çözüme kavuşturulmalıdır.

Grev Hakkının Korunması Neden Önemli?

Grev, işçinin ve sendikanın haklarını korumak için sahip olduğu en temel ve etkili araçlardan biridir. Bu hakkın kullanımının engellenmesi, sendika özgürlüğüne vurulan en büyük darbelerden biridir. Grev hakkı elinden alınmış bir sendika, silahtan arındırılmış bir orduya benzetilebilir ve temel görevlerini yerine getiremez hale gelir.

Sendikacılıkta Geçmiş ve Bugün

Türkiye’de sendikacılığın, 1970’lerdeki mücadeleci anlayışının gerisinde kaldığı ifade ediliyor. O dönemde sendikaların işçi hakları için hükümetlere karşı net bir duruş sergileyebildiği, bugün ise “yandaş sendikacılık” anlayışının sendikal özgürlükleri gölgelediği eleştirisi yapılıyor.

Sendikalar İçin Bir Sınav Günü

Maden-İş’in grevinin ertelenmesi, tüm sendikalar için bir uyarı niteliği taşımalıdır. Yazar Dr. Engin Ünsal’a göre, hükümetin bu tutumunu sürdürmesi beklenmelidir. Bu noktada sendikaların önünde kritik bir soru durmaktadır:

“Sendikacılarımız sendikal yaşama yöneltilen bu olumsuzluğu kabullenip başlarını öne eğecekler mi yoksa temel hakları için direnecekler mi? Bu konuyu ve hükümetin işçi karşıtı ekonomi politikalarını protesto için genel greve gitmeyi düşünürler mi?”

Anayasa Mahkemesi’nin 13.8.1999 tarihli kararı ile kanun dışı grevlere ceza öngören ilgili yasa maddesini iptal ettiği hatırlatılıyor. Bu durum, hükümet politikalarını protesto amaçlı bir genel grevin cezai yaptırımının olmayacağı anlamına gelmektedir. Bugün, sendikacılığın AKP hükümetinin politikalarına karşı direnip direnmeyeceği en önemli sınav olarak görülmektedir.

DR. ENGİN ÜNSAL – 15.DÖNEM CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ