Maddi ve Manevi Boyutlarıyla Vatan Kavramı
İnsanın hayatında iki temel vatan bulunur: maddi vatan ve manevi vatan. Maddi vatanımız, bizi kucaklayan taşı, toprağı, ağacı, havası ve suyu ile somut bir gerçekliktir. Gözle görebildiğimiz, elle tutabildiğimiz bu coğrafya, varlığımızın fiziksel temelini oluşturur. Manevi vatanımız ise ruhumuzu besleyen inanç, dil, gelenek ve kültür gibi soyut değerler bütünüdür.
Vatan Sevgisi İmanın Bir Parçasıdır
Sevgili Peygamberimizin hadisi, vatan sevgisinin ne denli yüce ve önemli olduğunu bizlere hatırlatır:
“Vatan sevgisi imandandır” (Keşfu’l-Hafa, 1/345)
Bu sevgi, vatanın sadece sınırlarını değil; ağacını, taşını, toprağını, havasını ve hayvanlarını da sevmeyi gerektirir. Onları korumak, gözümüz gibi sakınmak ve gerektiğinde bu uğurda canını feda etmektir. Anadolu’da askere giden gençlerin eline kına yakılması ve en büyük acıların “vatan sağ olsun” denilerek teselli bulması, bu derin bağın en açık göstergesidir.
Türkiye’nin Orman Yangını Gerçeği
Ülkemiz uzun bir süredir orman yangınları ile amansız bir mücadele veriyor. En acı gerçek ise bu yangınların %95’inin insan kaynaklı olmasıdır. Kimi zaman dikkatsizlik ve kazalar, kimi zaman ise haince ve kasten yapılan kundaklamalar, ormanlarımızı küle çeviriyor. Bursa’da yaşanan son yangın, bu acı gerçeğin en taze örneğidir.
Yangınların Küresel Boyutu ve İstatistikler
Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 1977 ile 2023 yılları arasında Türkiye’de toplam 13.119 orman yangını meydana gelmiştir. Bu, yıllık ortalama 279 yangın demektir. Bu süreçte ne yazık ki 141.342,9 hektarlık orman alanı yok olmuştur. Orman yangınları artık küresel bir krize dönüşmüş durumdadır. Dünya genelinde 2023’te 11,9 milyon hektar, 2024’te ise en az 13,5 milyon hektar ormanın yandığı tahmin edilmektedir.
Yapmak Zor, Yıkmak Kolaydır
Bir çam ormanının yeniden oluşması için en az 20-30 yıl emek ve sabır gerekirken, onu yok etmek için birkaç dakika yeterlidir. Merhum Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi:
“Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen,
İki kazma kürek, iki de ırgat gerek.
Ancak, hadi gel yapalım şunu geri desen,
Bir Sinan, bir de Süleyman gerek.”
Türkiye denince akla ulu çınarlar, göknarlar ve akçaağaçlar gelir. Erzurum’un Oltu taşıyla şükreder, Kelkit çayında serinler, Kazova’nın bereketli topraklarıyla doyarız. Bu aziz topraklar, şehit kanıyla sulanmış “sadık yârimizdir”. Vatanı sevmek, onun her bir doğal unsurunu sevmektir.
İnsanın Doğa Karşısındaki Sorumluluğu
İnsan, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir ve bütün kâinat ona emanettir. Bu emanet bilinci, bizlere evrensel bir sorumluluk yükler. Yaşama ve doğaya bu sorumluluk bilinciyle yaklaşmalıyız. “Bir küçük meyve için dalı incitme gönül” diyen büyüklerin merhametini kuşanarak vatanımızın her zerresini korumalıyız. İlgili kurumların da gerekli tedbirleri daha dikkatli bir şekilde almasını bekliyoruz.
Orman yangınlarıyla mücadelede şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır diliyoruz. Aziz vatanımıza ve milletimize geçmiş olsun. Sözlerimizi yine merhum Akif’in dizeleriyle bitirelim:
“Zannetme ki ecdadın asırlarca uyurdu
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Üç kıtada yer yer kanayan izleri şahid,
Dinlenmedi bir gün o büyük şanlı mücahid.”