DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Ankara İl Örgütü tarafından TMMOB Makine Mühendisleri Odası Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Barış ve Demokratik Toplum Buluşmaları’ programında önemli açıklamalarda bulundu. Bakırhan, konuşmasında yeni süreci değerlendirirken medyaya yönelik eleştirileriyle dikkat çekti.
“Muhalif Medyanın Duruşu Bizi Şaşırttı”
Bakırhan, sürecin sadece siyasi partilerle sınırlı kalmaması gerektiğini belirterek, sivil toplumun ve meclis dışı örgütlü yapıların aktif katılımının önemini vurguladı. Medyanın tutumunu eleştiren Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:
“Bu süreç sadece Kürtlerin yürüttüğü ya da sadece Kürt sorununun konuşulduğu bir süreç değil. Medyanın bir kısmı ‘ülke bölünüyor’ diye başlık atıyor, deyim yerindeyse öküz altında buzağı arıyorlar. 3 sayfalık bir metin içerisinden iki kelimeyi cımbızlayıp onun üzerinden bir algı oluşturuyorlar. Bizi çok şaşırttı. Muhalif medyanın durduğu yer gerçekten bu olmamalıydı. İktidar medyasını anlatmaya gerek yok. Onlar zaten savaş seviciliği yapıyorlar. Henüz dilleri değişmedi.”
“Orta Doğu’da Yeni Bir Düzen Kuruluyor, Bunu Okumayan Kaybeder”
Konuşmasında küresel siyasetteki değişimlere de değinen Bakırhan, dönemin ruhunu okumanın önemine dikkat çekti.
“Dünya siyaseti yeni bir eşikte. Bir taraftan milliyetçilik, otoriterleşme ve kapitalist rekabet varken; diğer taraftan emekçilerin, yoksulların ve ezilenlerin özgürlük ve adalet mücadelesi var. Dönemin ruhunu okumayanlar tasfiye oluyor. Şimdi Orta Doğu’da da yeni bir düzen kuruluyor. Bunu okumayan, bunun karşısında sağlam ve doğru örgütlenmeyenler emin olun kaybeder.”
“Öcalan Dönemin Ruhunu Okuyan Kişi”
Bakırhan, Abdullah Öcalan’ın gelişmeleri doğru okuduğunu ve buna uygun pozisyon aldığını belirtti:
“Sayın Öcalan’ın kendisi dönemin ruhunu okuyan ve bu ruha uygun sürekli yeni açılımlar yapan birisi olduğunu hepimiz biliyoruz. En son Suriye ve Orta Doğu merkezli bu yeni değişim dönüşüm döneminde bunu okuyarak bir yerde durması bir dönem okumasıdır. Buna büyük bir değer biçmek gerekiyor.”
“100 Yıl Önce Kürtler ve Türkler Kurucu Unsurdu”
Tarihi referanslara atıfta bulunan Bakırhan, yüz yıl önceki kurucu anlayışın hatırlanması gerektiğini söyledi.
“Yüzyıl önce, tam da burada Ankara’da aslında çok şey söylenmişti. Kürtler ve Türkler orada kurucu unsur olarak belirtilmişti ve bu çok kıymetlidir. Ama ne olduysa o yüzyıl önceki kurucu anlayış yerine tekçi bir anlayış benimsendikten sonra sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Bu kurucu hafızayı tekrar hatırlamak gerekiyor.”
“Barışa Karşı Çıkmaktan Daha Utanç Verici Bir Şey Olamaz”
Barış karşıtı söylemleri eleştiren Bakırhan, bazı çevrelerin tutumunu anlamakta zorlandığını ifade etti.
“33 yıldır cezaevlerinde yatan insanlar niye çıktı deniliyor? 3 gün içeride kalsa itirafçı olacak, salya sümük ağlayacak olanlar, 33 yıl yatan insanlar ‘neden bırakılıyor’ diyor. Dünyada en utanç verici şey nedir derseniz, barışa karşı çıkmaktır derim.”
Meclis Komisyonu ve Savaşın Ekonomik Maliyeti
Meclis’te kurulan komisyonun tarihi bir fırsat olduğunu belirten Bakırhan, savaşın ekonomik faturasına da dikkat çekti.
“Bu komisyon, tarihi bir fırsatla karşı karşıyadır. Görevi geçmişin yaralarını sarmak, bugünün güvenini inşa etmek ve geleceğin ortak vizyonunu çizmek olmalıdır. 40 yıldır savaşa, çatışmaya ve silaha ayrılan bütçe yaklaşık 3-4 trilyon dolar olduğunu tahmin ediyoruz. Bu savaş ve çatışmadan dolayı insanlar geçinemiyor.”
Sivil Topluma Çağrı: “İzleyici Değil, Mimar Olmalı”
Bakırhan, konuşmasının sonunda sivil toplumun süreçteki rolünün altını çizdi.
“Sivil toplum yoksa barış yarım kalır. Bu mesele sadece Meclis’teki komisyona sıkıştırılacak bir mesele değil. Sivil toplum izleyici değil, temel yürütücülerinden ve mimarlarından biri olmalıdır. TMK (Terörle Mücadele Kanunu) herkesin baş belasıdır. Bu konuda sivil toplumu aktif görev almaya davet ediyoruz. Sivil toplum sessiz kalırsa, barış olmaz.“