Emperyalizm ve Karşıdevrime Karşı Cumhuriyetçilerin Tarihi Birlik Çağrısı

Bölgesel Ateş Çemberi ve Türkiye’nin Konumu

Türkiye, yeni yılın ilk günlerinden itibaren Suriye’de yaşanan rejim karşıtı hareketler ve ülkenin parçalanma sürecinin tetiklediği bölgesel bir krizin merkezine doğru ilerliyor. ABD ve İsrail‘in desteğiyle İran ve Filistin’e yönelik artan gerilimler, emperyalizmle işbirliği yapan terör örgütlerini cesaretlendirirken, bölgedeki üniter devletlerin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü ciddi bir tehdit altına giriyor.

Bu gelişmelerle paralel olarak, Cumhur İttifakı‘nın gündeme getirdiği “yeni çözüm” ve “yeni anayasa” tartışmaları, emperyalizmin bölgesel hedefleriyle örtüşen bir seyir izliyor. PKK’nin sözde “silah bırakma” eylemleri, aslında Suriye’nin kuzeyinde planlanan bir kukla devlet için YPG’ye yapılan askeri yığınağı gizlemektedir. ABD’nin Ankara Büyükelçisi’nin Türkiye’ye “Osmanlı millet sistemini” önermesiyle eş zamanlı olarak, iktidar kanadından “Türk-Kürt-Arap milleti” gibi söylemlerin yükselmesi dikkat çekicidir.

Karşıdevrim Saldırısı Yoğunlaşıyor

AKP, MHP, HÜDA PAR ve BBP’den oluşan Cumhur İttifakı’na DEM Parti’nin de eklenmesiyle genişleyen yeni siyasi dizilim, emperyalizm destekli bir “yeni ortaçağ” karanlığında birleşiyor. İktidar bloku, 1923 Devrimi‘nin kazanımlarını ortadan kaldırmayı ve anayasal hukuku devre dışı bırakarak muhalefeti sindirmeyi hedefliyor. Yeni anayasa girişimlerinin temel amacı, üniter yapıyı ve ulus devleti tasfiye ederek, ümmet sistemine dayalı yeni Osmanlıcı bir düzen kurmaktır. Bu durum, Türkiye’nin hem dışarıdan emperyalist güçlerce kuşatıldığı hem de içeriden Cumhuriyet karşıtı saldırılarla karşı karşıya olduğu kritik bir sürece işaret ediyor.

Mücadele İçin Acil Çağrı

Olağanüstü koşullar, olağanüstü mücadele yöntemlerini zorunlu kılar. Yargı süreçlerinin siyasallaştığı, Cumhuriyetin kamucu ve halkçı karakterinin piyasacı ve siyasal İslamcı bir anlayışla değiştirildiği bu dönemde, ülkenin yurtseverlerinin ve cumhuriyetçilerinin asgari bir program etrafında birleşerek toplumsal muhalefeti örgütlemesi hayati bir aciliyet taşımaktadır.

Cumhuriyetçiler Kurultayı: Birlik İçin Bir Adım

24-25 Mayıs tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen ve sonuçları bir kitapla kamuoyuna duyurulan “Cumhuriyetçiler Kurultayı”, bu zorlu koşullarda Cumhuriyetçilerin birliğini sağlama sorumluluğunu üstlenen önemli bir girişimdir.

Kurultayda ele alınan başlıklar, kurtuluş programının ana hatlarını ortaya koymuştur:

  • “Cumhuriyet nasıl kaybedildi?”
  • “Laikliği nasıl kazanırız?”
  • “Ülkemizi Emperyalizmin tahakkümünden nasıl kurtarırız?”
  • “Ekonomide halk egemenliğini nasıl kuracağız?”

Tarihin de gösterdiği gibi, Kemalist ve sosyalist cumhuriyetçiler başta olmak üzere ülkenin ilerici güçlerinin ortak bir programda buluşması kritik öneme sahiptir. Cumhuriyetçiler Kurultayı’nın, emperyalizm destekli bu karşıdevrim saldırısına karşı toplumsal muhalefeti örgütleyen gerçek bir merkez haline gelmesi yaşamsal bir zorunluluktur.

Tarihi Görev: Mücadeleye Omuz Vermek

Türkiye’nin karşı karşıya olduğu büyük tehlikeler göz önüne alındığında, tüm cumhuriyetçilere düşen en temel görev, bu birliği sağlama çabalarının bir parçası olmak ve yeni ortaçağ kuşatmasına karşı emekten yana bir cumhuriyet mücadelesine omuz vermektir.