Londra’nın En Eski Nehir Kenarı Pub’ı Unvanı: The Mayflower ve Prospect of Whitby Arasındaki Rekabet

Bir pub seçerken öncelikleriniz nelerdir? Zengin bira çeşitliliği, lezzetli pub yemekleri, otantik bir atmosfer mi, yoksa mekanın taşıdığı tarihi doku mu? Eğer tarih sizin için önemliyse, Londra’da kendinizi tatlı bir kararsızlığın içinde bulabilirsiniz.

Londra’nın Doğu Yakası’nda, Thames Nehri’nin iki yakasında yer alan iki tarihi mekan, aynı prestijli unvan için rekabet ediyor: “Londra’daki en eski nehir kenarı pub’ı”. Bu tarihi unvan mücadelesinin tarafları ise The Mayflower ve Prospect of Whitby.

Tarihi Unvan İçin İki Güçlü Aday

İspanya’daki dünyanın en eski restoranı unvanı mücadelesi gibi, Londra’da da bu iki köklü pub, tarih sahnesindeki yerlerini kanıtlamak için yarışıyor. Peki, bu iddiaların arkasında ne var?

1. Yarışmacı: The Mayflower

Adını 1620’de Amerika’ya yelken açan efsanevi Pilgrim gemisi Mayflower‘dan alan bu pub, yapısında geminin orijinal ahşaplarından parçalar barındırdığı iddiasıyla öne çıkıyor. Pub, ziyaretçilerine eşsiz bir gelenek de sunuyor: Mayflower yolcularından birinin soyundan geldiğini kanıtlayabilenler, pub’ın tuttuğu özel “Soy Defteri”ni imzalama şerefine erişiyor.

2. Yarışmacı: The Prospect of Whitby

Nehrin karşı yakasındaki Prospect of Whitby ise kuruluş tarihini 1520 olarak belirtiyor. Mekanın en büyük iddialarından biri, orijinal kaldırım taşı zemininin, 1666’daki Büyük Londra Yangını ile aynı yıl yaşanan bir kundaklama saldırısından sağ kurtulmuş olması. O dönemde şehir sınırları dışında kaldığı için pub, Londra’yı küle çeviren büyük yangından etkilenmemişti.

Bir zamanlar hırsızlar ve kaçakçılarla olan kötü şöhreti nedeniyle “Şeytan’ın Meyhanesi” olarak da anılan pub’ın tüyler ürpertici bir geçmişi var. Yakındaki “İdam Rıhtımı”nda gerçekleşen infazları izlediği söylenen meşhur “Asma Yargıcı Jeffreys” de mekanın müdavimlerindendi. Dışarıdaki sembolik idam ilmiği, bu karanlık geçmişi ziyaretçilere hatırlatıyor.

Prospect’in müdür yardımcısı Justin Billington, bazı tarihçilerin barın 1774’te yeniden inşa edildiğini söylediğini, ancak operasyonun hiç durmadığını savunuyor. Yangından sonra bile işçilerin alevlerden kurtulan bir fıçı birayı dışarı çıkarıp halka servis ettiğini belirtiyor.

Billington, iki işletme arasındaki rekabeti “sevgi dolu bir rekabet” olarak tanımlıyor ve ekliyor: “En eski olmak ve en iyi yiyecek ile içeceği sunmak için birbirimizle yarışıyoruz.”

Peki, Gerçekten En Eskisi Hangisi?

Bu unvanı kesin olarak hangi pub’ın hak ettiğini belirlemek oldukça zor. Öncelikle, Londra’daki en eski pub için resmi bir sertifikasyon süreci bulunmuyor. Guinness Dünya Rekorları, çok sayıda isim değişikliği, yer değiştirme ve yeniden yapılanma nedeniyle bu unvanı resmi olarak tescil etmediklerini belirtiyor.

İngiliz tarihçi ve yazar Jacob Field, durumu şöyle özetliyor: “En eski olma iddiasında bulunabilecek çok sayıda pub var, ancak birçoğunun zaman içinde isim değiştirmesi veya her zaman ‘Londra’da’ sayılmamaları bu iddiaları tartışmalı hale getiriyor.”

Sonuç olarak, bu tarihi bilmecenin cevabı şimdilik belirsizliğini koruyor. Belki de en iyisi, her ikisini de ziyaret edip kendi kararınızı vermektir. Bir bira daha?