ABD’nin Ortadoğu Stratejisi ve Türkiye’nin Rolü
“Musul ve Kerkük’ü almazsak, Diyarbakır’ı veririz” ve “Türkiye büyümezse küçülür” gibi söylemler, belirli dönemlerde yeniden gündeme gelerek ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) hatırlatıyor. Bu denklemler, Türkiye’nin bölgesel politikalarında önemli bir yer tutuyor.
1960’lar: Federe Kürt Cumhuriyeti Fikri
Aslında bu, ABD’nin Irak ve İran Kürtlerini kapsayan bir federasyon planıydı. Senatör Sadi Koçaş, 1977’de kaleme aldığı anılarında bu durumu şöyle anlatmıştı:
“ABD, AP’yi ve Demirel’i 1965’te iktidara getirdiğinde, ‘Irak-İran ve Türkiye Kürtlerini Federe bir Cumhuriyet haline getirelim, bunu Türkiye’ye bağlayalım’ isteğinde bulundu.”
Bu bilgiyi Amiral Vedii Bilget de 24 Şubat 1987 tarihli Cumhuriyet gazetesinde teyit etmiş ve ABD’nin 1965 yılında Başbakan Süleyman Demirel nezdinde Türkiye’ye bağlanacak bir “Federe Kürt Cumhuriyeti” için nabız yokladığını belirtmişti.
1990-2010: Irak Kürtleri ve BOP’un Yükselişi
1986 yılında Türkiye’yi ziyaret eden ABD Savunma Bakan Yardımcısı William Taft, “Türkiye himayesinde Kürdistan” planını Ankara’ya yeniden sundu. Bu plan Kenan Evren ve Turgut Özal tarafından kabul edilirken, dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ tarafından reddedildi. ABD’nin 1991’deki Irak müdahalesi sırasında Turgut Özal, projeyi “Bir koyup üç alacağız” sözleriyle Türk ordusuna kabul ettirmeye çalıştı. Danışmanı Cengiz Çandar ise “Türkiye büyümezse küçülür” diyerek ABD adına baskı kurdu.
2003’teki Irak işgaliyle birlikte bu plan, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) merkezine oturdu. Dönemin BOP Eşbaşkanı Erdoğan, “Diyarbakır’ı ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde bir merkez yapacağız” açıklamasını yaptı. Henri Barkey, ABD’nin “Güneydoğu ve Kuzey Irak’ı kapsayan bir Nitelikli Sanayi Bölgesi” kurulmasını önereceğini duyurdu. Kısa bir süre sonra ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, “Anadolu’nun güneyini, doğusunu ve Kuzey Irak’ı alırsanız, tek bir ekonomik bölge olduğunu görürsünüz” dedi. Bu gelişmeler yaşanırken Kenan Evren, 2007’de “Türkiye ileride eyalet sistemine geçebilir” çıkışını yaptı. Erdoğan ise 12 Eylül 2010 referandumu akşamı “Federal meclis, federal konsey”e işaret etti.
2025 Vizyonu: Irak ve Suriye Kürtleri
Görüldüğü gibi ABD, İran’ı hedeflerken Türkiye’yi Irak ve İran Kürtlerinin hamisi yapmak istedi. 90’lar ve 2000’lerde ise Irak Kürdistanı’nı Türkiye’ye entegre etmeyi amaçladı. Suriye’de Beşşar Esad yönetiminin devrilmesiyle proje, bu kez Irak ve Suriye Kürtlerini de kapsayacak şekilde genişletilerek yeniden Türkiye’nin gündemine getirildi. Yeni açılımın temelinde bu yatmaktadır.
Devlet Bahçeli‘nin Halep, Musul ve Kerkük’e plaka dağıtması, Ahmet Türk‘ün “Irak ve Suriye Kürtleri tıpkı Osmanlı’daki gibi Türklerle birlikte yaşamak istiyor” demesi ve ABD’li diplomat Tom Barrack‘ın “Osmanlı millet sistemi” önerisi bu çerçevede değerlendirilebilir. Bu durum, son tahlilde “Türkiye’yi büyüterek küçültme” projesidir.
Güncellenen BOP: Trump’ın Vizyonu
İşadamı kimliğiyle bilinen ABD Büyükelçisi Tom Barrack, Trump’ın planını açıkça ifade etmiştir. HaberTürk’te katıldığı bir programda şunları söylemiştir:
“Düşünün, İbrahim Anlaşmaları’nı, bölgenin güçlü oyuncularından Türkiye’yi birleştirdiğinizi. Ama sadece Türkiye değil; Arap olmayan nüfusu Müslüman ağırlıklı bir ülke olarak Türkiye, İsrail, Körfez, Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün, kuzeye çıkın Azerbaycan, Ermenistan… Bunları birleştirdiğinizde dünyanın en güçlü bölgesi ortaya çıkar.”
Bu, güncellenmiş BOP, yani Trump’ın BOP’u olarak yorumlanmaktadır. Kürt meselesi, demokratikleşme ve büyük Türkiye gibi argümanlar kullanılarak, aslında ABD’nin “yeni Ortadoğu düzeni”ne uyum sağlanmaya ve bu yolla iktidarların sürdürülmesi hedeflenmektedir.