Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 31 Temmuz’da doğa olaylarına dair şaşırtıcı yeni bir dünya rekorunu kamuoyu ile paylaştı. Ekim 2017’de meydana gelen devasa bir elektrik boşalmasının, bugüne kadar kaydedilen en uzun yıldırım olduğu resmen onaylandı.
Üç Eyaleti Kateden Rekor Yıldırım
Kaydedilen bu olağanüstü yıldırım, Amerika Birleşik Devletleri’nde Teksas, Oklahoma ve Kansas eyaletleri üzerinden geçerek toplamda üç eyaleti kat etti. Yıldırımın ulaştığı mesafenin, bir otomobille yaklaşık 8 saatte alınabilecek bir yola eşdeğer olduğu belirtildi. Bu inanılmaz uzunluk, doğanın gücünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Megaflaş Nedir?
Bu rekor kıran yıldırım, bilim insanları tarafından “megaflaş” olarak tanımlanan özel bir kategoriye giriyor. Megaflaşlar, genellikle çok büyük fırtına sistemlerinin içerisinde yatay olarak yayılan ve geleneksel dikey yıldırımlara göre çok daha uzun mesafelere ulaşabilen elektrik boşalmalarıdır.
Eski Rekor da Kırıldı
Bu yeni rekor, daha önce yine ABD’de Nisan 2020’de kaydedilen 768 kilometrelik yıldırımı geride bıraktı. Bir önceki rekor yıldırım, Mississippi, Louisiana ve Teksas eyaletleri arasında gözlemlenmişti. Yeni rekorun uzunluğu, eskisini 61 kilometre ile geçerek Amerika Birleşik Devletleri’nin bu alandaki liderliğini pekiştirdi.
Yıldırımların Tehlikeleri ve Bilimsel Takip
Yıldırımlar, görsel bir şölen sunmalarının yanı sıra ciddi tehlikeler de barındırıyor. Dünya genelinde her yıl yüzlerce insan yıldırım çarpması nedeniyle hayatını kaybediyor veya ciddi şekilde yaralanıyor. Ayrıca, bu doğa olayları elektrik şebekelerine, uçaklara ve orman yangınlarına yol açarak büyük maddi hasarlara neden olabiliyor.
Bilim insanları, bu tür ekstrem doğa olaylarının iklim değişikliği ile doğrudan bir bağlantısı olup olmadığını henüz kesin olarak belirleyememiş durumda. Ancak, atmosferdeki artan nem oranı ve sıcaklıkların fırtına sistemlerini daha yoğun hale getirdiği ve bunun da yıldırım sayısını artırabileceğine dair güçlü veriler bulunuyor. WMO yetkilileri, bu tür rekorların hassas uydu teknolojileri ve yer tabanlı izleme istasyonları sayesinde tespit edildiğini, bu verilerin iklim ve atmosfer gözlemleri için büyük önem taşıdığını vurguladı.