CHP’nin Tartışmalı Komisyon Hamlesi: Tabanın Sesi Neden Duyulmadı?

CHP’nin Tartışmalı Komisyon Kararı: Üyelere Neden Sorulmadı?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), cumhurbaşkanı adayını belirlerken yurt içi ve yurt dışında üyelerinin önüne sandık koyma yolunu seçmişken, Türkiye’nin geleceği için kritik öneme sahip ‘açılım süreci’ komisyonuna katılım konusunda neden aynı demokratik yöntemi uygulamadığı sorusu gündemdeki yerini koruyor. Bu durum, parti içinde ve kamuoyunda ciddi bir tartışma başlatmış durumda.

Geçmişte, eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek’in aday adaylığı için imza toplayıp ardından çekilmesiyle sonucun belli olmasına rağmen önseçim yapılmıştı. Ancak, açılım komisyonuna katılıma yönelik tabandan gelen yoğun tepkilere rağmen, parti yönetimi bu kez üyelere danışma gereği duymadı. Görünen o ki, CHP yönetimi, üyelerin oylaması durumunda komisyona katılımın reddedileceğinden çekindi.

Özgür Özel’in “Bana Güvenin” Çağrısı ve Tabanın Endişeleri

Bu kararın ardından CHP yönetimi, tabandan gelen tepkileri yatıştırmak için yoğun bir çaba sarf ediyor. Milletvekilleri, televizyon programlarında yasal zemini olmayan bir komisyonda neden yer aldıklarını anlatarak halkı ikna etmeye çalışıyor. Genel Başkan Özgür Özel, endişeli partililere “Bana güvenin” mesajı verse de, genel başkanlığı süresince DEM Parti politikalarına yakın duruşu ve çeşitli medya organlarına verdiği demeçlerdeki parti ilkeleriyle çelişen ifadeleri, bu güveni sarsıyor.

Siyasi Hesaplar ve Komisyon Stratejisi

Parti içi dengeleri gözetmek amacıyla, Kılıçdaroğlu’na yakınlığıyla bilinen İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı‘nın komisyon üyeliğine getirilmesi dikkat çekiyor. Salıcı, televizyonlarda yaptığı açıklamalarda, Devlet Bahçeli’nin açılımı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bağımsız başlatmış olabileceği imasında bulunarak, AKP ile MHP‘nin her zaman aynı fikirde olmayabileceğini ve DEM Parti’nin de bazı konularda CHP ile benzer tavır alabileceğini öne sürüyor.

Bu söylem, Özgür Özel’in daha önce komisyondaki “nitelikli çoğunluk” hesabı yapılırken DEM’in oylarını AKP ve MHP’ye ekleyen bir gazeteciye “DEM’i düşman mı görüyorsunuz?” şeklindeki tepkisiyle de örtüşüyor. CHP, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Biz AKP, MHP ve DEM Parti bu yolu birlikte yürümeye karar verdik” açıklamasına rağmen, komisyonda AKP ve MHP’nin anlaşamaması olasılığına güveniyor gibi görünüyor.

Geçmişten Alınmayan Dersler ve Geleceğe Yönelik Riskler

CHP yönetiminin “Birinci partiyiz” söylemine rağmen, komisyonda ikinci parti konumundaki AKP’nin 21 üyesi varken kendilerine verilen 10 üyeliği kabul etmesi de eleştirilen bir diğer nokta. Bahçeli’nin açılımı başlatmasının Erdoğan’ın onayı dışında olduğu iddiası ise, son 23 yıllık siyasi geçmişi göz ardı eden bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor.

Bazı çevreler, “Komisyonu büyütmeyin, sonuçta tavsiye kararları alacak” diyerek durumu önemsizleştirmeye çalışsa da, asıl tehlike göz ardı ediliyor. Komisyonda tartışılan konular toplumsal tepki çektiğinde, Cumhur İttifakı’nın “Ana muhalefet de oradaydı, hepimiz oradaydık” diyerek sorumluluktan kaçması için bir zemin hazırlanıyor. CHP’nin karşı çıktığı konular bile, iktidar tarafından “tüm partilerin yer aldığı komisyonda onaylandı” denilerek TBMM Genel Kurulu’na hızla getirilebilir.

Lozan’ı yırtıp atmak isteyenlerle, Cumhuriyete “100 yıllık bir yıkım süreci” diyenlerle, ümmetçi yeni Osmanlıcılarla, siyasal İslamcılarla, tarikatçılarla, emperyalizm işbirlikçileriyle, etnik ve mezhepsel kimliklere dayalı siyasal yapı peşinde olanlarla mücadele edeceğiz!