Gazze’de Hayatta Kalma Mücadelesi: İsrail’in ‘Gönüllü Göç’ Planı ve Filistinlilerin Zorlu Kararı

İsrail’in ‘Gönüllü Göç’ Planı ve Gazze’deki İnsani Kriz

İsrail hükümeti, Hamas’ın 7 Ekim saldırılarının ardından başlattığı savaş devam ederken, Gazze sakinlerinin yabancı ülkelere “güvenli gönüllü göçü” sürecini yönetmek üzere özel bir birim kurma planını duyurdu. İsrail Savunma Bakanı Israel Katz tarafından sunulan ve kabine tarafından onaylanan bu öneri, uluslararası örgütlerle işbirliği içinde transferlerin koordine edilmesini amaçlıyor. Bu birimin görevleri arasında, Ramon Havaalanı’nın kullanımı da dahil olmak üzere Gazze’den çıkışları organize etmek, güvenlik kontrolleri yapmak ve üçüncü ülkelere seyahat için altyapı geliştirmek bulunuyor.

Bu duyuru, Gazze Şeridi’ndeki yerinden edilme krizinin tırmandığı bir dönemde yapıldı. İnsan hakları kuruluşları, bu planın “gönüllülük” adı altında gizlenmiş bir zorla yerinden etme operasyonunun başlangıcı olabileceği konusunda ciddi endişelerini dile getirdi.

Gazze’yi Filistinlisizleştirme Planı: Dayan’dan Netanyahu’ya Uzanan Tarihsel Süreç

İsrail’in bu planı yeni bir fikir olmaktan ziyade, on yıllardır süregelen bir politikanın devamı niteliğinde. Gazze’yi Filistinli nüfustan arındırma niyeti, çatışmaların yeniden alevlendiği Ekim 2023’ten çok daha eskiye dayanıyor.

  • 12 Haziran 1967: Dönemin İsrail Güvenlik Bakanı Moshe Dayan, Gazze’nin ele geçirilmesinin ardından bölgeyi “karmaşık bir sorun” olarak nitelendirmişti.
  • 1990’lar: Başbakan Yitzhak Rabin, Oslo Anlaşmaları sırasında Gazze’yi İsrail’den tamamen ayırma arzusunu dile getirerek “denize gitmek ya da denizde boğulmak” istediğini ifade etmişti.
  • 12 Ekim 2023: Sızdırılan bilgilere göre Başbakan Binyamin Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’a “Gazze sakinlerini Mısır’a nakletmek” için bir insani koridor önerdi.

Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’in “Siviller olmazsa Gazze’de insani kriz olmaz” şeklindeki açıklaması, bu politikaların altındaki niyeti açıkça ortaya koymaktadır.

Bu açıklamalar, günümüzde “insani koridor” olarak sunulan fikrin, aslında Gazze’yi “demografik bir yük” olarak gören ve ondan kurtulmayı amaçlayan köklü bir siyasi eğilimin sonucu olduğunu gösteriyor.

Savaşın Gölgesinde Artan Göç Söylentileri ve Toplumsal Bölünme

Savaşın başlamasıyla birlikte, çoğu çifte vatandaş olan 120 binden fazla Filistinli, Refah sınır kapısından Mısır ve diğer ülkelere geçti. Askeri operasyonların şiddetlenmesi, yıkımın artması ve kıtlığın felaket boyutlarına ulaşmasıyla, Gazzeliler arasında göç bir kurtuluş yolu olarak konuşulmaya başlandı. Ancak bu fikir, topraklarında kalmakta ısrar eden ve ağır kayıplara rağmen direnen kesim tarafından kategorik olarak reddedilerek derin bir toplumsal bölünmeyi ortaya çıkardı.

Bombardımana Rağmen Göçü Reddedenler: ‘Burada Ölmek, Gitmekten Daha Kolay’

Deyr el-Belah’ta bir çadırda yaşayan 34 yaşındaki Muhsin el-Gazi, evini, en büyük oğlunu ve enkaz altında kalan anne-babasını kaybetmesine rağmen göç fikrini kesin bir dille reddediyor.

“Bu toprakları terk etmeyeceğim. Burada ölmek, işgalcilere yalanlarını gerçekleştirme fırsatı vermekten daha kolay. İşgal güçleri, bizi taşımak için gemiler gönderse bile buradan ayrılmayacağım.”

Nuseyrat kampında yaşayan ve evinin yarısını kaybeden 45 yaşındaki Sami al-Dali de aynı görüşte: “Yerinden edilme başarısız bir İsrail projesidir ve ben onun duvarında bir taş olmayacağım.”

Yerinden Edilenler İçin Göç: ‘Artık Dayanamıyoruz’

Diğer yanda ise savaşın ve insani krizin altında ezilenler için göç, bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Ailesinin evini kaybeden ve yaralandıktan sonra koltuk değnekleriyle yürüyebilen Bilal Hassanin, Gazze’de bir gelecek kurma şansının kalmadığını belirtiyor.

“Her şeyimi kaybettim. Artık üniversite eğitimimi tamamlayamıyorum, yiyecek yok, su yok, elektrik yok. Gazze dışında hayatımı yeniden kazanmak istiyorum.”

Üç kez yaralanan Zakaria Farajallah ve hamile eşi Hanin Akl da benzer bir durumda. Hanin, “Evimizi kaybettik ve bir yerinden edilme kampından diğerine taşınıyoruz. Kendimiz ve çocuklarımız için güvenli bir ortam için acilen seyahat etmemiz gerekiyor” diyor.

Resmi ve Uluslararası Uyarılary

İsrail’in planı, Filistin ve uluslararası toplumda geniş çaplı tepkilere yol açtı. Hamas, planı “Filistin davasını tasfiye etme” girişimi olarak nitelendirdi. Birleşmiş Milletler (BM), savaş koşulları altında “gönüllü göçün” meşruiyeti olmadığını ve zorla yerinden etmenin uluslararası hukuka göre bir suç olduğunu vurguladı. İnsan Hakları İzleme Örgütü ve UNRWA gibi kuruluşlar da planın yeni bir Nakba’ya yol açabileceği uyarısında bulunarak Filistinlilerin topraklarında kalma haklarına saygı gösterilmesi çağrısı yaptı.