İmanın Hayatımızdaki Yeri ve Önemi
İman ve onun zıttı olan imansızlık, insanlık tarihinin en başından beri en temel ilgi alanlarından biri olmuştur. Yüce Allah, gönderdiği peygamberler ve indirdiği kutsal kitaplar aracılığıyla insanları bu konuda sürekli olarak uyarmış, imanın erdemlerini ve imansızlığın vahim sonuçlarını açıkça bildirmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de İman ve İnkâr
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de imanın ve inkârın sonuçları hakkında pek çok ayet bulunmaktadır. Bu ayetler, inananlara müjdeler verirken inkâr edenleri bekleyen akıbeti gözler önüne serer.
“Ey insanlar, Allah’a, Rasûlü’ne ve O’na indirdiğimiz Kuran’a iman edin! Allah, yaptığınız her şeyden hakkıyla haberdardır.”
(Tegabün Suresi, 8. Ayet)
“Ama iman edip sâlih ameller işleyenlerin mükâfatını Allah tam olarak verecek, hatta nihâyetsiz lutfundan onlara daha fazlasını ikram edecektir. Kendisine kulluktan kaçınıp büyüklenenleri ise, can yakıcı bir azap ile cezalandıracak ve onlar kendilerine Allah’tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı bulabileceklerdir.”
(Nisa Suresi, 173. Ayet)
“İmânı verip küfrü satın alanlar, kesinlikle Allah’a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Üstelik, onlar için acı verici bir azap vardır.”
(Âl-i İmran Suresi, 177. Ayet)
“Her kim de inkârda diretirse, sakın onun küfrü seni üzmesin. Neticede hepsinin dönüşü Bizedir ve yaptıklarının sonuçlarını onlara haber vereceğiz. Şüphesiz Allah, göğüslerde saklı tutulan en gizli niyet ve düşünceleri bile çok iyi bilir.”
(Lokman Suresi, 23. Ayet)
“Sizi yeryüzünde halîfeler yapan O’dur. Kim inkâr ederse, inkârı kendi kötülüğüne olur. Çünkü kâfirlerin inkârı, Rableri katında kendilerine karşı gazabın artmasına ve rahmetin kesilmesine sebep olacaktır. Sonuçta, kâfirlerin inkârı ancak kendi zarar ve ziyanlarını artıracaktır.”
(Fâtır Suresi, 39. Ayet)
İmanın İnsana Kazandırdıkları
İman; insanı dünyevi tüm baskılardan azade kılarak gerçek hürriyete ulaştıran, karanlıklardan aydınlığa çıkaran, kötü düşüncelerden arındırıp ulvi duygulara yönelten, hem bu dünyayı hem de ahireti mamur ederek kişiyi huzur ve saadete eriştiren ilahi bir nurdur. Yüce Allah, iman edip bu inancın gereğini yerine getiren müminleri, eşi benzeri görülmemiş nimetlerle dolu cennetle müjdelemiştir.
“İman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, onlar cennet yârânıdırlar, onlar da orada ebedî kalacaklardır.”
(Bakara Suresi, 82. Ayet)
“Allah, iman edenlerin dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin dostları ise şeytânî güçler olup onları aydınlıktan karanlıklara sürüklerler. Onlar cehennemin yoldaşlarıdır ve orada ebedî kalacaklardır.”
(Bakara Suresi, 257. Ayet)
Bu konuda bir Hadis-i Şerif’te şöyle buyrulmaktadır:
“Allahü Teâlâ buyurdu ki: “Ben, sâlih kullarım için cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın hayal edemeyeceği nimetler hazırladım.”
(Buhari)
İnancın Psikolojik ve Toplumsal Etkileri
İnanmanın, insanın ruhsal yapısı ve psikolojisi üzerinde derin etkileri vardır. Mümin bir birey, yaptığı her işin bir hesabı olduğunu, hiçbir iyiliğin karşılıksız, hiçbir kötülüğün de cezasız kalmayacağını bilir. Bu bilinç, kişiyi sürekli bir vicdanî muhasebe içinde tutar. Hiçbir eyleminin Yüce Yaratıcı’dan gizlenemeyeceğini bilen insan, cehennemden sakınıp cenneti kazanmak için çabalar. Bu tür bireylerden oluşan aileler ve toplumlar da doğal olarak huzur ve güven içinde yaşar.
İmanın Anahtarı: Kelime-i Tevhid
İmanın anahtarı, zikirlerin en faziletlisi ve cennetin müjdecisi olan “kelime-i tevhid”dir (lâ ilâhe illellâh). Kur’an-ı Kerim’de bu kavram, manidar bir örnekle açıklanır:
“Allah’ın nasıl bir misal getirdiğini görmedin mi? Kelime-i tayyibe’yi; kökü sâbit, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzetti. O ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara böyle misaller getirmektedir. Kötü sözün misali de kökü yerden sökülmüş, ayakta duramayan kötü bir ağaçtır.”
(İbrahim Suresi, 24-26. Ayetler)
Ayette geçen “kelime-i tayyibe” (güzel söz), aynı zamanda “kelime-i tevhid” olarak tefsir edilir. Bu benzetmeye göre iman, kökleri sağlam, dalları göklere uzanan ve daima faydalı meyveler veren bir ağaç gibidir.
(Devamı haftaya…)