İsveç’te Bir Başarı Hikayesi: Pizza Tezgahından Kalp Doktorluğuna Uzanan Yolculuk

Pizza Tezgahından Doktorluğa Uzanan Bir Başarı Öyküsü

Malmö’nün kalabalık caddelerinden birinde kebap ve pizza salonu işleten Mahmut, oğlu Mustafa‘yı her sabah okula bırakırdı. Bu sıralarda, Mustafa’nın öğretmeniyle aralarında geçen kısa sohbetler, genç bir hayatın seyrini değiştirecekti. Öğretmen, çalışkan öğrencisi Mustafa’nın potansiyelini görüyor ve babasına sık sık, “Mahmut, bu çocuğu okut; et, hamur işlerine bulaştırma!” diye telkinde bulunuyordu.

İsveç eğitim sisteminde, temel eğitimin sonlarına doğru öğrenciler yeteneklerine göre mesleklere yönlendirilir. Göçmen kökenli gençler genellikle marangozluk, tesisatçılık gibi zanaatlara yönelirken, aileleri de çocuklarının bir an önce para kazanmasını arzulayarak bu durumu onaylayabiliyordu.

Babanın Önceliği: “Para, Para, Para!”

Bir sabah Mahmut, öğretmenine dönerek, “Hoca, Mustafa’ya matematiği iyi öğret, gerisini boş ver” dedi. Niyeti açıktı; liseden sonra oğlunu yanına alıp bir pizza ustası yapmayı planlıyordu. Öğretmenin, “Çocuğun tüm dersleri iyi, üniversiteye gitmesini engelleme!” demesi üzerine Mahmut, “Hoca, bu İsveç devleti sana ayda kaç Kron maaş veriyor?” diye sordu ve ekledi: “Dünyada her şeyin başı para. Mustafa liseyi bitirince ona bir pizza dükkânı açarım; senin üç ayda kazandığını bir ayda kazanır…”

Hafta sonları babasına yardım eden Mustafa, okula yorgun geliyor ama okuma arzusundan vazgeçmiyordu. Liseden yüksek bir ortalamayla mezun olup tıp fakültesini kazandığında, babası Mahmut da durumu kabullenmek zorunda kaldı.

Annenin İsyanı ve Babanın İtirafı: ‘Doktor Annesi Desinler’

Mustafa’nın başarısını konuşmak için dükkânına uğrayan öğretmenine Mahmut, Kayseri’deki bir geleneği anlattı: “Bizde çocuk yazın esnaf yanına çırak verilir. Ticarete aklı yatkınsa dükkân açarız. Değilse, ‘Bunda iş yok, okusun bari’ deriz. Anladım ki Mustafa’m ticarette gevşek. Bırak gitsin okusun, hiç olmazsa anasına da ‘doktor annesi’ derler.”

Bu sırada tezgahta hamur yoğuran eşi Fatma, eşinin sözünü kesti:

“Bana bak Mahmut! Desinler tabii! Fatma’ya da ‘doktor anası’ desinler; ‘Sığır çobanının anası’ demesinler de… Binboğa dağlarında dana güttüğün günleri ne çabuk unuttun? İsveç’te cebine üç beş kron girince bitin kanlandı, o günleri anmaz oldun.”

Mahmut, eşinin bu çıkışıyla söylediğine pişman olmuştu.

Yıllar Sonra Gelen Gurur Dolu Karşılaşma

Yıllar hızla geçti ve Mustafa, Lund Üniversitesi Hastanesi’nde başarılı bir kalp doktoru oldu. Hatta öğretmeninin kalbindeki iki stenti de o takmıştı. Yıllar sonra bir mağazada karşılaştıklarında Mustafa, İsveçli bir doktorla evlenmiş ve bir kızı olmuştu. Babasının ise hala yeni bir pizza dükkanı açıp çalıştığını anlattı.

Göçmen Gençlerin İsveç’teki Gerçeği

Ancak Mustafa’nın hikayesi, genel tabloyu tam olarak yansıtmıyordu. İsveç’te göçmen ailelerin çocukları, ekonomik zorluklar ve dil engelleri nedeniyle eğitime yeterince odaklanamıyor. İstatistikler de bu durumu destekliyor:

  • İsveç’te orta öğrenime devam eden gençlerin sadece beşte biri göçmen kökenlidir.
  • Göçmen kökenli öğrencilerin %75’i, üniversite yerine meslek okullarını tercih etmektedir.
  • İsveç Suç Önleme Konseyi’ne göre, yabancı kökenli gençler, İsveçli gençlere oranla 2.5 kat daha fazla suça karışmaktadır.
  • Bu istatistiklerde, her üç gençten birinin üniversite eğitimi aldığı Türkiye kökenli gençler, suç oranlarında en alt sıralarda yer almaktadır.

Mustafa, göçmen gençlerin yüz aklarından biri olsa da, İsveç’teki tüm göçmen gençlerin onun kadar şanslı olmadığı bir gerçektir.

Not: Yazıda adı geçen kişilerin, kişilik haklarının korunması amacıyla gerçek isimleri değiştirilmiştir.