Plastik kirliliğine karşı küresel bir mücadele başlatmayı amaçlayan Küresel Plastik Anlaşması için müzakereler, 5 Ağustos Salı günü Cenevre’de kritik bir aşamaya giriyor. INC 5,2 olarak adlandırılan bu yeni oturumda, delegasyonlar geçen yıl anlaşmayı engelleyen anlaşmazlıkları aşmaya çalışacak.
Önümüzdeki iki hafta boyunca, ulusal temsilcilerin plastik kirliliğini durdurmak amacıyla yasal olarak bağlayıcı bir uluslararası metin üzerinde uzlaşması hedefleniyor. Geçen yıl aralık ayında Güney Kore’nin Busan kentinde yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması, beklentileri ve baskıyı daha da artırdı.
Artan Baskı ve Bilim Dünyasından Çağrı
Plastik krizinin çevre ve sağlık üzerindeki yıkıcı etkilerine dair artan farkındalık, sorunun büyüklüğüyle orantılı bir anlaşma yapılması yönündeki baskıyı yoğunlaştırıyor. Geçtiğimiz ay BM Okyanus Konferansı’nda 95’ten fazla ülke, ‘Güzel Uyandırma Çağrısı’ adlı bir deklarasyona imza atarak, plastik üretiminin ve zehirli kimyasalların kullanımının aşamalı olarak durdurulmasını içeren kapsamlı bir yaklaşımın gerekliliğini vurguladı.
Bu hafta ise 60’tan fazla önde gelen bilim insanı, Cenevre’deki hükümetlere iddialı ve uygulanabilir bir eylem planı üzerinde anlaşmaları için çağrıda bulundu. Bilim insanları, anlaşmanın sadece plastik atıklara değil, plastiğin tüm yaşam döngüsüne odaklanması gerektiğini belirtiyor.
Revolution Plastics Institute direktörü Profesör Steve Fletcher, “Bu sadece bir eylem çağrısı değil, bilim camiasının tanıklığıdır. On yıllardır kanıtların birikmesini izledik. Bu anlaşma, dünyanın plastikleri krizin ölçeğini ve aciliyetini yansıtacak şekilde yönetmeye hazır olup olmadığını test edecek.”
Plastik Krizi İçin Çözüm Yolları Neler?
Bilim insanlarına göre INC-5.2‘deki riskler oldukça yüksek ve bu, plastik kirliliğini tüm yaşam döngüsüyle ele alan bağlayıcı bir anlaşma için en iyi fırsat. Ancak taraflar arasında temel görüş ayrılıkları devam ediyor.
Üretim Sınırlaması mı, Atık Yönetimi mi?
Bazı büyük petrol üreticisi ülkeler, müzakerelerin yalnızca plastik atık yönetimine odaklanmasını istiyor. Bu ülkeler, son ürünün doğru yönetilmesi halinde plastik üretimini sınırlamaya gerek olmadığını savunuyor. Buna karşılık, bilim insanları ve birçok ülke, plastik üretimini sınırlayan ve azaltan hedeflerle tüm tedarik zincirini kapsayan kanıta dayalı bir yol haritası talep ediyor.
İnsan Sağlığı Tehdit Altında
Nano ve mikroplastiklerin beyinden anne sütüne kadar insan vücudunun her noktasına sızdığının tespit edilmesi, sağlık endişelerini ön plana çıkarıyor. Portsmouth Üniversitesi’nden Dr. Cressida Bowyer, konunun önemini şöyle açıklıyor:
“Plastiğin insan sağlığı için ciddi riskler oluşturduğuna dair açık ve giderek artan kanıtlar var. Ancak anlaşmada sağlığın korunmasına yönelik yaklaşım hala belirsizliğini koruyor. Anlaşmanın temel yükümlülüklerinde insan sağlığı üzerindeki etkiler doğrudan yer almalıdır.”
Ticaretin Anlaşmadaki Yeri
Uluslararası Çevre Hukuku Merkezi’ne (CIEL) göre plastiklerin yaklaşık yüzde 99’u fosil yakıtlardan üretiliyor ve ticaret, bu sistemin merkezinde yer alıyor. Northeastern Üniversitesi’nden Profesör Maria Ivanova, ticaretin çözümün bir parçası olması gerektiğini savunuyor: “Eğer ticaret plastik krizinin bağ dokusu ise, aynı zamanda tedavinin de bir parçası olmalıdır.”
Plastik Şirketleri ve Lobi Faaliyetleri
Greenpeace tarafından bu hafta yayınlanan bir rapor, Küresel Plastik Anlaşması’nın dünyanın en büyük petrokimya şirketlerinin lobi faaliyetleri nedeniyle tehdit altında olduğunu iddia ediyor. Rapora göre, bu şirketler bir yandan plastik üretiminin azaltılmasına karşı lobi yaparken, diğer yandan sektörden devasa kârlar elde ediyor.
- CIEL’e göre, Busan’daki son müzakerelere 220 fosil yakıt lobicisi katıldı.
- Greenpeace, Kasım 2022’den bu yana Dow, ExxonMobil, BASF, Shell gibi devlerin görüşmelere 70 lobici gönderdiğini belirtiyor.
- Lobicilerin amacı, anlaşmanın etkisini zayıflatmak ve dikkati kimyasal geri dönüşüm gibi “yanlış” çözümlere çekmek olarak ifade ediliyor.
Greenpeace raporunun yazarı Anna Diski, durumu şöyle özetliyor: “Plastik kirliliğinden kâr eden şirketlerin kuralları yazmasına izin veremeyiz. Lobicileri görüşmelerden men etmenin ve BM üye devletlerinin sağlam durarak güçlü bir antlaşmayı desteklemesinin zamanı geldi.”
Profesör Fletcher ise son sözü söylüyor: “Bilimsel fikir birliği açık. Tek soru hükümetlerin buna yanıt verip vermeyeceği. Bu, cesurca hareket etmek için dünyanın son şansı.”