ABD ve Rusya Arasında Tırmanan Nükleer Gerilim
Ukrayna savaşı nedeniyle tırmanan ABD-Rusya gerilimi, nükleer silahları da kapsayan tehlikeli bir boyuta ulaştı. ABD Başkanı Donald Trump‘ın iki nükleer denizaltıyı Rusya kıyılarına gönderdiğini doğrulaması, küresel siyasette tansiyonu yükseltti. Rusya ise bu hamlenin, eski Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev‘in sert açıklamalarına bir yanıt olmaktan ziyade, Rus donanmasının yeni gücü ‘Knyaz Pojarski‘ nükleer denizaltısına karşı bir önlem olduğunu iddia ediyor.
Kuzey’de Stratejik Savaş Nöbeti
Başkan Donald Trump, Newmax’e verdiği demeçte, ABD Deniz Kuvvetleri’ne verdiği talimatı teyit etti. Trump, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Bizi pervasızca nükleer savaşla tehdit eden Rusya’nın eski başkanlarından Dmitriy Medvedev’in sözlerini göz ardı edemezdim. Sosyal medya üzerinden bize saldıran bu kişinin sözlerinde bir parça bile gerçeklik payı varsa ABD vatandaşlarını korumak için önlem almalıydık. Bundan böyle iki denizaltımız, artık bizi tehdit eden Rusya kıyılarına çok daha yakın bir bölgede sürekli savaş nöbeti tutacak.”
Rusya: Asıl Sebep ‘Knyaz Pojarski’ Denizaltısı
Trump’ın kararına Moskova’dan yanıt gecikmedi. Federasyon Konseyi üyesi Senatör Vladimir Cabarov, kararın karşılıklı atışmalar sonucu alınmadığını belirtti. Cabarov, asıl nedenin Rusya’nın envanterine yeni kattığı modern nükleer denizaltı olduğunu vurguladı.
“Rusya askeri sanayisi, nükleer silah taşıma kapasitesine sahip modern nükleer denizaltı ‘Knyaz Pojarski’ testlerini tamamlayarak Rusya Kuzey Donanması’na teslim etti. Murmansk’ta konuşlanan bu denizaltı, kutup bölgesindeki vurucu gücümüzü artırıyor. Trump, Medvedev’i bahane ederek kendi nükleer denizaltılarını bu yüzden bize yaklaştırma kararı almıştır.”
Söz Düellosundan Nükleer Tehdide: Kriz Adım Adım Nasıl Büyüdü?
Gerilim, 28 Temmuz – 1 Ağustos tarihleri arasında sosyal medya üzerinden yapılan karşılıklı sert açıklamalarla tırmandı. Bir yanda Dmitriy Medvedev, diğer yanda ise Donald Trump ve Senatör Lindsey Graham arasındaki atışmalar krizi derinleştirdi.
Trump’ın “Ukrayna savaşına son vermesi için Rusya’ya son 10 günlük süre tanıyorum” şeklindeki ültimatomuna Medvedev, “Rusya, İsrail veya İran değildir. Bizimle ültimatom diliyle konuşmak, Ukrayna savaşını bitirmeyeceği gibi ABD ile Rusya arasında büyük bir savaşı tetikler” yanıtını verdi. Tartışmaya dahil olan Senatör Graham ise, “Başkan Trump şaka yapmıyor. Rusya bu şekilde davranmaya devam ederse, ABD’nin başında artık Joe Biden’ın olmadığını anlayacaktır” mesajıyla gerilimi artırdı.
Korkutan ‘Ölü El’ Polemiği
Sözlü savaşın son halkasında Medvedev, “ABD gibi büyük bir devletin lideri Rusya’nın tavrına alınıyorsa, biz doğru yoldayız demektir ve bu yolda ilerleyeceğiz” ifadelerini kullandı. Ancak en dikkat çekici açıklaması, Trump’a Sovyetler Birliği döneminden kalma ‘Ölü El’ doktrinini hatırlatması oldu.
‘Ölü El’, Moskova’daki komuta kademesinin tamamen yok edilmesi durumunda bile Rusya’nın nükleer cephaneliğini otomatik olarak düşmana karşı ateşleyecek bir sistemi ifade ediyor. Medvedev’in bu üstü kapalı tehdidi, Trump’ın iki nükleer denizaltıyı Rusya yakınlarına gönderme kararını tetikleyen son hamle olarak değerlendiriliyor.
Ukrayna Cephesinde Gelişmeler: Dron Saldırıları ve Nükleer Santral Riski
ABD ve Rusya arasında nükleer söylemler artarken, Ukrayna savaş alanında da hareketlilik devam ediyor. Rusya’nın Kiev’de bir binayı balistik füzeyle vurarak 36 sivilin ölümüne neden olmasının ardından Ukrayna, misilleme olarak Rus topraklarına dron saldırıları düzenledi.
Gece boyunca süren saldırılarda, Rusya’da orduya elektronik malzeme üreten bir fabrikanın yanı sıra iki önemli petrol rafinerisi hedef alındı. Vurulan tesislerin Moskova’ya yakın konumdaki “Rezan” ve “Novokuybişevski” rafinerileri olduğu bildirildi. Bu saldırıların, Rusya’nın güney bölgelerinde ciddi yakıt sıkıntılarına yol açabileceği belirtiliyor.
UAEA’dan Zaporijya Uyarısı
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), Ukrayna’daki Zaporijya Nükleer Santrali‘ne ait bir yardımcı tesisin vurulduğunu açıkladı. UAEA Direktörü Rafael Grossi, santral yakınlarında patlama sesleri duyulduğunu ve bölgeye yönelik hava saldırılarının devam ettiğini belirtti.
“Yardımcı tesis, ana binadan yaklaşık 1.200 metre uzakta yer alıyor. Bu saldırılar, telafisi mümkün olmayan feci sonuçlara yol açabilir.”
Grossi, bu durumun nükleer güvenlik açısından büyük bir risk taşıdığı konusunda uyarıda bulundu.