Sana Göre Haber

Tarihi Uyarılardan Günümüz Siyasetine: Türkiye’nin Yeni Komisyonu Neyi Amaçlıyor?

Geçmişten Gelen Uyarılar ve Günümüz Siyaseti

Gazeteci Uğur Mumcu, yıllar öncesinden bugünün siyasi atmosferini öngören şu satırları kaleme almıştı:

“Türkiye, Ortadoğu kargaşasına bugün de ABD istekleri doğrultusunda karışmıştır. İlerisi için manevra alanını şimdiden daraltmıştır. Geleceğin siyaseti bugünkü geçici dengelere göre saptanırsa, Türkiye yarın öbür gün çok acı sürprizlerle karşılaşabilir.” (07.02.1991)

Tam 34.4 yıl önce yapılan bu tespit, AKP’nin Ortadoğu politikası ve PKK eşittir PYD denklemiyle sürüklendiği tehlikeli sürece ışık tutuyor. Mumcu’nun onlarca yıl öncesinden geleceği analiz edebilme yeteneği, belki de öldürülme nedenlerinden biriydi.

Analiz Nedir?

Sözlüklerde “analiz” şu şekilde tanımlanır:

“Maddi veya düşünsel bir konuyu ana parçalarına ayırmak, sonra da o parçaların birbiriyle ilişkilerini inceleyerek sonuca ulaşma yöntemi.”

Analiz Yüzünden Bir Kurban: Tahir Elçi

Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Tahir Elçi (1966-2015) de bu “yöntem”in kurbanlarından biriydi. Elçi, PKK ile AKP arasındaki resmi ve gayri resmi ilişkileri gözlemleyerek ve “Elçiye zeval olmaz” deyişine güvenerek “PKK terör örgütü değildir” ifadesini kullanmıştı. Bu analizi, hem mantıksal hem de hukuki bir temele dayanıyordu. Zira güçlü bir hukuk devleti, terörle müzakere masasına oturmaz, örgütün lideriyle resmi görüşmeler yapmaz ve o liderin yazdığı metinlerin meydanlarda okunmasına izin vermezdi. Dahası, bu süreç için bir başbakan yardımcısı ve bakanlar görevlendirilmez, devlet makamlarında protokoller imzalanmazdı.

Uluslararası Perspektif ve Medyanın Rolü

Analizin en cüretkar örneklerini ise büyük devletler ve onların medya organları sergiliyor. Örneğin, Alman Der Spiegel dergisi, Merkel’in ziyareti sırasında Türkiye için altı sayfalık özel bir ek hazırlayarak “Dağılma Vakti (Eine Zeit Des Zerfalls)” başlığını atmıştı. Bu ifade, genellikle Yugoslavya gibi parçalanan ülkeler için kullanılıyordu. Aynı derginin geçmişteki “Cehenneme git Erdoğan!” manşeti de hafızalardaki yerini koruyor.

AKP’nin yeni “terörsüz Türkiye” projesine Batı’dan henüz coşkulu bir destek gelmiş değil. Anlaşılan o ki, bu defa daha temkinli bir yaklaşım sergiliyorlar. Peki, o dönemdeki “Dağılma Vakti” manşeti ne anlama geliyordu? Almanya’nın Batı adına bir temennisi mi, bir tahmini mi, şeytani bir planı mı, yoksa dostça bir uyarı mı? Muhtemelen hepsinden bir parça barındırıyordu.

“Büyük güçlerin ebedi dostlukları yoktur… Sonsuz ve mutlak çıkarları vardır!”

Yeni Komisyonun Gerçek Misyonu Ne?

Peki, Almanya veya diğer dış güçlerin ulusal çıkarı, Der Spiegel’in arzuladığı gibi Erdoğan’ın siyaset sahnesinden çekilmesinde mi, yoksa Türkiye’nin sürekli bir “dağılma tehlikesi” içinde varlığını sürdürmesinde mi yatıyor? İkinci seçenek daha ağır basıyor gibi görünüyor. Salı günü TBMM’de toplanacak olan “süreç komisyonu”, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası için mi, yoksa cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bir dört yıl daha devamı için mi çalışacak? “Komisyon” kelimesi kamuoyunda zaten pek sevimli bir çağrışım yapmıyor. Umarız ki, bu kez nefret uyandıran bir içerikle anılmaz.

Exit mobile version