Tekrarlayan İlişki Sorunlarının Gizli Nedeni: Çocukluk Senaryonuz

İlişkilerdeki Kısır Döngünün Kaynağı: Çocukluk Senaryoları

İlişkilerinizde sürekli aynı sorunlarla mı karşılaşıyorsunuz? Cevap, çocuklukta zihnimize kazınan ve “yaşam senaryosu” olarak adlandırılan derin kodlarda saklı olabilir. Bu kavram, çocukluk deneyimlerimizin yetişkinlikteki ilişkilerimizi nasıl şekillendirdiğini açıklar.

Bir çocuk, büyüme sürecinde sürekli eleştiriye maruz kalırsa, zihninde şu mesaj yankılanır: “Ancak mükemmel olursan sevilirsin!” Eğer sürekli yalnız bırakıldıysa, “Sevgi beklenir ama asla gelmez!” inancını geliştirir. Sürekli suçlanan bir çocuk ise, “Ben hatalıyım, bu yüzden terk edileceğim!” sonucuna varır. Bu deneyimler, çocuğun hayatı boyunca tekrarlayacağı bilinçdışı bir senaryo yazmasına neden olur. Bu senaryo içerisinde genellikle belirli roller üstlenilir: sürekli affeden, hep terk edilen ya da her şeyi düzeltmeye çalışan…

Çocukluk Senaryoları Yetişkinlikte Nasıl Devam Eder?

O çocuk büyür, ancak içindeki çocuk o eski senaryoyu taşımaya devam eder. Farkında olmadan hayatına sürekli aynı tipte, senaryosuna uygun insanları çeker: sevgisiz, ilgisiz veya zorlayıcı olanları. Çünkü bu durum ona tanıdık gelir. Kişi, bu süreçte önemli bir gerçeği gözden kaçırır: Aslında aradığı şey huzur değil, kendi hikâyesine olan sadakattir.

Örneğin, çocukluğunda hep “kurban” rolünü benimsemiş bir kadın, karşısına çıkan sağlıklı ve huzurlu bir ilişkide mutluluk yerine boşluk hissedebilir. Çünkü onun zihninde sevgi, mücadele ve dramla eş anlamlıdır. Dram olmadan sevginin de olmayacağına inanır. Benzer şekilde, sevgiyi yalnızca suçluluk hissettiğinde hak ettiğini öğrenmiş bir erkek, onu seven bir partner karşısında suçluluk duymadan rahat edemez. Bu yüzden huzurlu ortamı sabote eder, çünkü suçluluk duymadan sevgiye layık olmadığını düşünür.

Psikanalist Eric Berne’e göre, ‘yaşam senaryosu’ değiştirilmediği sürece, kişi ne kadar yer veya ortam değiştirirse değiştirsin, hikayesi aynı kalacaktır. Senaryo değişmeden hikâye, kişi değişmeden ise ilişki değişmez.

Ancak bu durumun umut veren bir yanı var: Senaryo yazılmış olsa da, devamı hâlâ boş bir sayfadan ibarettir. Ve o sayfaya artık bambaşka cümleler yazmak mümkündür!

Senaryonun Devamını Yazmak Sizin Elinizde

Bu noktada zihninizde bazı soruların belirmesi doğaldır:

  • “Benim yaşam senaryom ne?”
  • “Acaba ben de huzurdan mı korkuyorum?”
  • “İyi giden ilişkilerimi neden kendim bozuyorum?”

Bu sorularla yüzleşmek kolay olmasa da, gerçek dönüşüm cesaret gerektiren adımlarla başlar. Çünkü acıya tutunmak bir alışkanlık olabilir, ancak huzura yönelmek bilinçli bir karardır. Kaos tanıdık ve kolay gelebilir, fakat huzuru öğrenmek sabır ve çaba gerektirir. Bir senaryoda “terk edilen” rolünü oynamak basittir; çünkü roller, acı ve gözyaşı ezberlenmiştir.