Trump’ın Gazze İkilemi: Cumhuriyetçi Tabanın Artan Tepkisi
ABD Başkanı Donald Trump, perşembe günü yaptığı açıklamada Gazze’de “gerçek bir açlık” yaşandığını kabul ederek, “Orada olanlar korkunç. Evet, korkunç bir şey. İnsanlar çok açlık çekiyor” ifadelerini kullandı. Bu açıklamanın ardından, durumu yerinde incelemesi ve kendisine “net bir şekilde” rapor sunması için Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff‘u bölgeye gönderdi.
Witkoff, İsrail-ABD destekli ve sözde bir “yardım şirketi” olan GHF‘ye ait bir merkezi ziyaret etti. Ziyaret için her şeyin özenle hazırlandığı, örneğin Refah’taki dağıtım noktasında bekleyenlerin sayısının normalden çok daha az tutulduğu belirtiliyor. Trump, ziyaret sonrası “Steve ile konuştum. Birçok kişiyle harika toplantılar yaptı. Toplantının ana konusu Gazze’ye gıda yardımıydı… temelde halka gıda ulaştırmak için toplantılar yaptı” diyerek durumu geçiştirmeye çalıştı.
Ancak Trump’ın, İsrail’in bilinçli “aç bırakma mühendisliğinin” ve yardım merkezleri çevresinde IDF ateşiyle hayatını kaybeden yüzlerce sivilin farkında olduğu aşikar. Rusya’ya karşı zamansız nükleer blöf yapmasının altında yatan nedenlerden biri de bu. Zira artık sadece Mossad aparatı Epstein dosyası üzerinden kendisine operasyon çeken Netanyahu ile değil, aynı zamanda kendi tabanıyla da yüzleşmek zorunda.
Cumhuriyetçi Tabandan Yükselen Homurtular
Amerikan Demokratları’nın Gazze soykırımı üzerinden ele geçirdiği ahlaki üstünlük, Cumhuriyetçi tabanı rahatsız ediyor. Kongre üyesi Marjorie Taylor Greene‘nin “Gazze’de soykırım var” çıkışı, bu siyasi sıkışmanın en belirgin işaretlerinden biri olarak görülüyor. Trump’ın durumu daha fazla idare edemeyeceğini anladığı, Financial Times’ın haberine yansıyan bir gelişmeyle de doğrulandı. Önde gelen bir Yahudi bağışçıyla yaptığı özel görüşmede Trump, MAGA (Make America Great Again) tabanının İsrail’e karşı giderek daha düşmanca bir tavır sergilediğini itiraf ederek, “Kendi tabanım İsrail’den nefret etmeye başladı” dedi.
Başkan’ın önünde iki zorlu seçenek bulunuyor:
- Avrupa dahil dünya kamuoyunda ‘soykırımcı’ olarak nitelendirilen Netanyahu’nun tehditlerine boyun eğip onunla birlikte siyasi bir yenilgiye uğrayacak ve 2026 ara seçimlerinden zayıflamış bir lider olarak çıkacak.
- “Daha ne olabilir ki” diyerek rest çekecek ve kendisine karşı duran müesses nizam ile medya karşısındaki en büyük gücü olan Amerikan halkının çoğunluğuna güvenecek.
HERKES BİLİYOR
İsrail merkezli Haaretz Gazetesi‘nde yer alan bir yorumda durum şöyle özetleniyor:
“İsrail, hükümet bakanlarının neredeyse Olimpiyat seviyesindeki sahtekârlıkları sayesinde neredeyse haydut bir devlet olma yolunda hızla ilerliyor.”
Bu durum, akıllara Leonard Cohen’in ünlü şarkısı “Everybody knows” (Herkes biliyor) sözlerini getiriyor.
TRUMP, ELON’I AFFEDER Mİ?
Yıllar önce kapanan Epstein dosyasını yeniden gündeme taşıyarak ABD’de büyük yankı uyandıran Elon Musk‘ın bu hamlesinin anlık bir öfkeyle yapılmadığı, aksine buna mecbur bırakıldığı düşünülüyor. Görünen o ki, belirli güçler her ülkede nüfuz sahibi kişileri bir şekilde kontrol altında tutuyor ve istediklerinde onları İsrail’in çıkarları doğrultusunda hareket etmeye zorluyor. Bayatlamış Epstein dosyasının Musk dışında biri tarafından gündeme getirilmesi aynı etkiyi yaratmazdı.
ABD basınında yer alan ve Musk’ın, Trump ile yaşadığı gerilime rağmen Başkan’ın kampanyasına 15 milyon dolar bağışladığına dair iddialar, mucidin bir nevi diyet ödemeye başladığını gösteriyor. Trump’ın meselenin kişisel olmadığının farkında olduğu, ancak Elon’ın başına açtığı bu büyük belanın bedelini birkaç milyon dolarla kapatmayacağı da konuşuluyor.
AMAN TANRİ
Cumhuriyet Gazetesi, Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) bir “yaz etkinliği”ni haberleştirdi. Ancak haber, Uğur Dündar’ın cuma namazına giden çocukları “ihbar ettiği” eski tarz bir yaklaşımla kaleme alınmış bir utanç vesikası niteliğinde: “Çocuklara tekbir getirttiler! Etkinlikte sahneye çıkartılan çocuklar Allah’ın 99 ismi yani Esma-ül Hüsna okudu. Ardından tekbir getirdi.” Bu tür yayınlar, iktidarın herhangi bir çaba göstermesine gerek kalmadan, ana muhalefetin kendi sonunu hazırladığını düşündürüyor.